Onu da translate English
32,092 parallel translation
Ama olay onunla da alakalı değil çünkü onu da biliyorsun.
But that's not what this is about, and you know that, too.
Empati emülatörü ya da duygusal altyazılımı olmayan eski bir modeli alıp onu daha insansı yapmaya çalıştın.
You took an obsolete model with no empathy emulators or emotional subroutines, and you tried to make her more human.
Bu işin yüksek risk faktörü onu daha da ilginç hâle getiriyor.
The risk factor of this, which is high, makes it even more interesting.
Ama buna karar vermeden önce, onu da dinlemeniz gerektiğini düşünüyoruz.
But before you decide on that, we think it's best if you hear from him in his own words.
O zaman beni ikna etmeye çalıştığın gibi onu da doğru şeyi yapmaya ikna et.
- Then convince him to do the right thing like you tried to do once with me.
Çünkü onu da bulacağım, seni de bulacağım.
'Cause I'm gonna get to him, and I'm gonna get to you.
Nasıl düzeldi onu da bilmiyorum.
And no idea what fixed it.
- Bir saniye. Onu da atın.
You know what?
- Onu da mı çağırdın?
- Did you invite him?
Numaram değişmedi, ama belki onu da kaybetmişsindir.
My number hasn't changed, but maybe you lost that, too.
Onu da kaybedebiliriz diye endişelenmeye başlamıştım.
I started to worry that we'd lost him, too.
Onu da mı sikip attın?
You fuck her over too?
Onu da peşinden sürükleme.
Don't drag him down with you.
Diyelim ki tanıdığım ve bana yakın biri, gerçekten korkunç bir şey yaptı. Ve doğru olan şey, onu yetkililere teslim etmek ama bunu yapmak da birçok hayatı mahvedecek.
Let's say someone I knew, someone close to me, had done something truly horrible, and the right thing to do would be to tell the authorities, but doing so would destroy a lot of lives.
Ya da onu örtbas etmeyle ilgili.
Or the cover-up?
Önce güvenli bir yer bulacağız sonra da daha önce yaptığımız gibi onu bulacağız.
We're gonna make ourselves safe, and then we're gonna find her the same way we did before.
Kocam Seattle'da kayboldu ve sonra geri geldi. Ve sonra gene aldılar onu. Ve ben oturmuş kuşum için ağlıyorum.
My husband disappeared in Seattle, then came back, then got taken away again, and all I'm crying about is a stupid bird.
Onu evhamlandırmamı bırakmamı söyledi bırakacaktım da, ama zil sesini duydum.
He asked me to stop making her nervous, and I was going to, until I heard his ring tone.
Ya itiraf edip Michael'ı kurtarırsın ya da yalanlarına devam edip onu akıl almaz bir acıyla baş başa bırakırsın.
You can confess and save Michael, or you can continue to lie and condemn him to an eternity of unimaginable pain.
Onu sabahları sık sık havuz kenarında ya da yerde bulurmuş.
She often found him passed out by the pool or on the floor in the mornings.
İtiraf etmeliyim ki, onu çatıda çıplak gördüm.
I have to confess, I did see him naked on the roof.
Onu yaptığın anlamına da.
It doesn't mean you've actually done it.
Hata yaptığında da onu benim düzeltmem gerekiyor.
That's when I got to get his head straight.
Ama çok yakında..... Washington'dan gelen bir karar..... Chicago'da mafya hayatını değiştirecek... .. ve Onu tekrardan şiddet içine çekecekti.
A decision from Washington will change the mob in Chicago forever and bring him back into a life of violence.
"Big Jim'in" Chicago'da çok fazla tanıdığı olmasından dolayı..... Torrio, Onu vurması için New York'tan güvenebileceği tek bir adam olan..... Capone'un eski patronu Frankie Yale'i getirdi.
With "big Jim" having so many connections in Chicago, torrio brings in a New York hit man he knows he can trust : Capone's old boss, Frankie Yale.
Sadece normal dışı bir şey gördün mü ya da duydun mu, onu sormak istemiştim.
I just want to know if you've seen or heard anything out of the ordinary.
Ya onu vur ya da gemiyi kaybet.
Take the shot or lose the ship.
- O da onu diyor.
- That's what he's saying.
Ed Grann'in ekibi Olimpos şehrinin altyapısını genişletmeye ne kadar çok çalıştıysa, Mars onu yıkmak için daha da çok çalıştı.
No matter how hard Ed Grann's team worked to expand Olympus town's infrastructure, Mars worked even harder to tear it down.
O yüzden onu mümkün olduğunca dışarıda tutmaya çalışmak istersiniz.
So you would want to try to keep it out as much as possible.
Sonra da kaynaklarımızı, sermayemizi, teknolojimizi dostluklarımızı kullanarak onu gerçekleştiririz.
And then we bring to bear our resources, our capital, our technology, our friendships, and then we make it real.
Ya da yatak odası fotoğrafçılığı kuponu görmüştüm, onu yaparız.
Or I saw a Groupon for boudoir photography.
Ama bildiğim bir şey var o da, eğer birine değer veriyorsan her türlü onu kollarsın.
But what I do know is, when you care about someone, you have their back either way.
Ben de onu diyecektim dün geçerken bir baktım da daha da büyümüş gibi.
Yes, I meant to tell you... I walked past it last night and I... I actually saw it get a little bit bigger.
Onu düşünüyordum da.
I've been thinking about him.
- Onu okulda da yapabilirdim.
I could do that at school.
Eğer bir güç ağına bağlanabilseydim ya da Kang'in iletişim ağı her neyse onu hekleyebilseydim...
If I could tap into a power grid or hack whatever Kang's comm network is...
Neden onu yeniden aşılamıyorsunuz ya da ısırmıyorsunuz?
Why don't you re-vaccinate him or bite him?
Ama Mike, Gallo'ya tahliyesini teklif etti. Gallo da kabul etti sonra onu neden zehirlesin ki?
But Mike offered to get Gallo parole and Gallo took him up on it, so why would he poison him?
Hayır Harvey, Mike'ı ikna edebilsin diye ayarladın. - Bu da onu ikna edecek.
No, you pulled in every favor you had so that Harvey could convince Mike to do what you wanted and this is gonna make that happen.
Kahve insanı öldürür. SPK ile oynamak da öldürür ama onu bırakacak gibi durmuyorsun.
So will playing chicken with the SEC, but you don't seem to have a problem with that.
Frank Gallo'nun hiçbir yere gitmeyeceğini bulmam bu kadar uzun sürdü. Çünkü yukarıda onu koruyan insanlar var.
It took me so long to find out that Frank Gallo's not going anywhere because he's got people up in high places who are protecting him.
Onu buraya sokmanı da istememiştim.
And I sure as hell didn't ask you to put him in here in the first place.
Orada söylenmeyen şey ise, Kazancın artmayacağı. Çünkü CEO işi sikine takmıyor, ki bu da onu prenses gibi giyinmiş bir para tuzağı ³ yapıyor.
What it doesn't say in there, is that the earnings aren't gonna grow, because the CEO doesn't give a shit, which makes it a value trap dressed up like a princess, and I wouldn't touch it with a ten-foot pole.
İşin o kısmında insanlığın en iyi yönlerini görmüyorsunuz,... ki bu da onu bir süreliğine yapabileceğiniz bir şey haline getiriyor.
You don't exactly see the best of humanity at that job, which makes it one you can only do for so long.
Onu zengin bir adam yapabilirim dedim ve bir emlak işine girmeye ikna ettim o da bana parasını verdi.
I thought I could make him a rich man and I convinced him to go in on a real estate deal... and give me his money.
Onu tam da böyle oynadım.
That's exactly how I played her.
Gerçek üstü kâbuslar, adrenal sisteminin aşırı yüklenmesini sağlayıp onu yoğun bir savaş ya da kaç durumuna sokuyor.
Vivid waking nightmares that are sending her adrenal system into overdrive, putting her in a state of extreme fight-or-flight.
Dışarıda onu aradığımızı biliyordun.
You knew we were out there looking for her.
Bence biri ya da bir şey onu koruyordu.
I think someone or something was looking out for him.
Onu dışarıda bulduk.
We found him outside.
onu da getir 24
onu da bilmiyorum 20
onu daha önce hiç görmedim 66
david 2467
davıd 24
darling 44
daddy 17
danny 1357
daniel 570
dana 196
onu da bilmiyorum 20
onu daha önce hiç görmedim 66
david 2467
davıd 24
darling 44
daddy 17
danny 1357
daniel 570
dana 196