English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → English / [ O ] / Onu da getir

Onu da getir translate English

234 parallel translation
Onu da getir.
Bring her in.
- Onu da getir.
- Get him. - Now?
Sağ ol ama şimdi arkadaşımla gitmeliyim. Onu da getir.
Thanks, but I've got to go with my friend.
Onu da getir.
Bring her along.
- Tamam. Onu da getir.
- Fine, bring it over.
Onu da getir.
Bring him along.
Bize geldiğinde onu da getir.
Bring her for a drink when you come.
- Oğlum iki günlüğüne bana geliyor. - Onu da getir.
Come out to the house for the weekend.
Onu da getir istersen.
Bring her along if you like.
Yarın onu da getir ve bir bakalım.
Alright. Why don't you bring him down tomorrow? - And I'll have a look at him.
- Ya küçük lamba? - Onu da getir.
- And the little lamp, sir?
Onu da getir.
Bring her.
Bir dahaki sefere onu da getir.
Next time, you bring her.
- Onu da getir.
Bring her.
Onu da getir o zaman.
Bring her along.
- Onu da getir. - Ne?
Bring her with you.
Onu da getir.
Bring her with you.
Onu da getir.
So bring her.
Onu da getir yemeğe. - Olur mu?
Oh, could I?
Onu da getir.
Bring him as well.
Onu da getir.
Get her.
- Onu da getir.
- Take it and he
Yarın saat 2'de onu da getir.
Bring her around tomorrow, 2 : 00.
- Istersen onu da getir.
- Bring her along if you like.
- Bebeği görmesi için onu da getir.
Well, why don't you bring her back to see the baby?
Ya onu getir, ya da yerini söyle ben getiririm.
Bring him here, or tell me where he is and I'll get him myself.
O kadını geri getir belki aynı şekilde onu da hatırlarım!
Bring the dame back and maybe I'll remember her!
Onu buraya getir de o da bir kaç gün kalsın.
Take her here to live for a few days, too.
Onu getir Quarrel ve kamerayı da.
Get her, Quarrel, and the camera.
Dışarıda bir çocuk var. Onu getir.
Go and fetch him as quickly as you can.
Onu da buraya getir.
Get him up here.
Ölü ya da diri onu geri getir!
You must bring her back dead or alive.
Onu da yanında getir.
And bring him with you.
- Onu da beraberinde getir. Merak etmeyin, eğer sağ ise onu bulacağım.
Well, don't worry, if he's alive, I'll find him.
- Onu da buraya getir. Yemek soğuyor.
The food's gettin'cold.
Onu da getir.
Well, bring her along.
İstiyorsan getir onu da.
Bring her along if you want.
Onu da getir.
Well, hey, bring him along.
Tamam, onu da yanýnda getir.
Okay, bring her along.
Diğeri hala dışarıda, git getir onu.
The other one's still outside. Go and get him.
Tamam, onu da buraya getir.
All right, get him in there.
Bir dahaki sefere onu da yukarı getir...
Next time, bring her up...
Sonra da onu getir.
Then you just pull him in.
Onu buraya getir şarap için, sohbet edin, güzel bir yemek sonrası onu Beyaz Gül'e götür. Gecenin sonunda da konyak ve espresso ısmarla. Sonra da o iki helikopter konusunu aç.
Bring him here vintage wine blah blah blah, elegant dining get him blown at the White Rosete brandy, espresso.
Bölümdeki tüm adamları kullansan da umurumda değil, sadece onu geri getir ; Ölü yada diri.
I don't care if you have to use every man in this department, but just bring him back, dead or alive.
Kızı da alıp buraya gel, anladınmı! Hemen onu getir dedim!
YOU GET THAT DAUGHTER AND YOU GET BACK HERE NOW, UNDERSTAND?
Şimdi sen Davis'i getir ki onu da kutlayalım, kurnaz şey seni.
Now, you bring Davis around so we can congratulate him, that sly boots.
- Onu da arabayla getir.
Bring him and the car.
Getir onu! Arjun gelince, Karan da onu takip eder!
When Arjun has come, Karan too will follow!
Onu altıda getir, Gil.
Six o'clock, Gil.
Onu da yanında getir.
Bring him along.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]