Senin iyiliğin için translate English
873 parallel translation
Sana layık biri olmadığımdan senin iyiliğin için gidiyordum.
I was trying to leave for your own sake because I knew I wasn't good enough for you.
Queenie, bunu senin iyiliğin için yapıyorum anlamıyor musun?
Oh, Queenie, don't you see what I'm doing is for your own good?
Anlamıyor musun, ben de bunu senin iyiliğin için...
And don't you see what I'm doing is for your...
Hank senin iyiliğin için böyle konuşuyor.
What Hank has been saying to you is for your own good.
Söylediklerim senin iyiliğin için.
What I'm saying's for your own good.
Biliyorum, ama senin iyiliğin için.
I know what's good for you.
Bunu senin iyiliğin için yapıyorum.
I'm doing this for your own good.
Senin iyiliğin için validen rica ediyordum. Senin zalimliğin kadar onun merhametli olmasını rica ediyordum.
I have been pleading with the Governor on your behalf... asking him to be as merciful as you would be cruel.
Antonia onunla senin iyiliğin için evleniyor.
Antonya's marrying him for your sake.
Ablamdan ziyade senin iyiliğin için değil mi?
Isn't it for your sake rather than hers?
Senin iyiliğin için.
Your welfare.
Otoku'yu senin iyiliğin için kovduk.
We sacked Otoku because she was bad for you
Onlar sadece resmi görevlerini yapıyor. Senin iyiliğin için.
Howard... they are only doing their official duty for your own good.
Çok üzülüyorum ama, senin iyiliğin için.
I feel dreadful about it, but it's for your sake.
Elbette bu beni ilgilendirmez, ama senin iyiliğin için.
Sure, it's none of my business, but it's for your own good.
Senin iyiliğin için hepsini bitirdim.
I finished it for your own good.
Neyse, bu hoşuma gitmiyor. Senin iyiliğin için olsa bile.
Any anyway I don't like to do it, even for your own good.
- Bu senin iyiliğin için.
- It's for your own good.
Ama şimdilik, bunun senin iyiliğin için solduğunu bilmelisin.
But now, you just have to believe that it's for your own goo
Bu senin iyiliğin için söylüyorum sadece.
I only say it for your own good.
Senin iyiliğin için söylüyorum Rick.
It's just that you're not doing yourself any good, Rick.
Memnunum. Memnunum. Senin iyiliğin için söylüyorum, o kadar.
I'm just telling you for your own good.
Senin iyiliğin için doğru olanı yapıyorum.
I have to behave correctly for your sake.
- Bu senin iyiliğin için.
- This is for your own good.
Bunu senin iyiliğin için yapıyor.
She does it for your own good.
İster inan ister inanma Harry, bunu senin iyiliğin için yapıyorum.
Believe it or not, Harry, I'm doing it for your own good.
dünyada hiç kimse Peter'in iyiliğini benden daha fazla isteyemez... ama senin yerinde ben olsaydım - ve bana inan, senin iyiliğin için söylüyorum -
Now, there's no one in the world fonder of Peter than I am... but if I were in your place - and believe me, I say this for your own good -
Ya da senin iyiliğin için.
Now it's for his own sake.
Senin iyiliğin için.
For your sake.
Senin iyiliğin için.
It's for your own good.
- Bunu senin iyiliğin için yaptım.
- Gee, I only did it for your good.
Sadece senin iyiliğin için.
Oh, it's only for your own good.
Senin iyiliğin için Beth, bu mektup gün yüzüne çıkabilir.
For your sake, Beth, so this letter might come to light.
Senin iyiliğin için seni küçük bir penaltı ile cezalandıracağım.
For your own sake, I have to brace you up with a little penalty.
Senin iyiliğin için yapacağım.
It's for ya own good.
Beğenmeyebilirsin fakat senin iyiliğin için.
You may not like it but it's for your own good.
Ne yaptıysam senin iyiliğin için yaptım. Ama karşılığı buymuş!
I turn myself inside out to do you a favour, now I'm the heavy!
Bu karar senin iyiliğin için.
The decision is for your own good.
Baba, hastane senin iyiliğin için engel oluyor, farkında değil misin?
Father, can't you realize the hospital stopped you for your own good?
Hep senin iyiliğin için, Christiane.
Always for your good, Christiane.
Senin iyiliğin için söylüyorum.
I'm telling you for your own good.
Senin iyiliğin için.
For your own good.
- Keşke gerçek olsaydı. Senin iyiliğin için gerçek olmasını isterdim.
JERRY RAIGAN, TRYING TO FIND A LITTLE HAPPINESS, THAT'S ALL.
- Hepsi senin iyiliğin için tatlım.
- It's all for your own good.
Bana inan Spencer, bunu senin iyiliğin için yapıyorum.
Believe me, Spencer, I'm doing this for your own good.
Leslie, bizim gerçekleri bilmemiz, senin kendi iyiliğin için.
Leslie, it's for your own good that we know the facts.
Senin de gelmeni ve olanları kendi iyiliğin için görmeni istiyorum.
I want you to... I want you to come up and see for yourself what happens.
Bu senin kendi iyiliğin için.
It's for your own good.
Senin kendi iyiliğin için, lütfen inan bana!
Irene, Irene... It's for your own good, believe me!
Ne yaptıysam, senin kendi iyiliğin için yaptım.
Whatever I did, I did for your own good.
Buraya gelmesi senin kendi iyiliğin için, Nancy.
He's here for your own good, Nancy.
için 166
içinde 110
içine 18
içiniz rahat olsun 22
için rahat olsun 32
içinde ne var 103
içinde ne vardı 18
içine gir 16
senin adın nedir 33
senin adın ne 311
içinde 110
içine 18
içiniz rahat olsun 22
için rahat olsun 32
içinde ne var 103
içinde ne vardı 18
içine gir 16
senin adın nedir 33
senin adın ne 311
senin 814
seninle 184
seninle olmak istiyorum 35
senin için çıldırıyorum 35
seninle konuşmak istiyorum 561
seninle evlenmek istiyorum 67
senin yüzünden 95
senin adına sevindim 78
senin için 556
seninleyim 95
seninle 184
seninle olmak istiyorum 35
senin için çıldırıyorum 35
seninle konuşmak istiyorum 561
seninle evlenmek istiyorum 67
senin yüzünden 95
senin adına sevindim 78
senin için 556
seninleyim 95