Siz de translate English
24,422 parallel translation
Siz de kimsiniz?
_
Siz de nereden...
Why won't you- -? [groans]
Siz de heyecanlı değil misiniz, tayfa?
Aren't you excited, gang?
- Affedin efendim ama siz de benim zihnime dalıp girdiniz.
With due respect, sir, you broke into my mind.
Siz de buzun üstündesiniz.
And you're on ice.
Çıkarır masaya vururum ve siz de bir halt yapamazsınız.
I could put my little man on this table, And there's not one thing you could do.
Siz de bunu görüyor musunuz?
You guys see this?
- Siz de izin mi verdiniz?
And you let her?
Siz de bu koyunları hayrına beslemiyorsunuz.
You don't raise sheep for their own sake?
Koyunlar içerde yetiştirilecek, siz de mutlu olacaksınız.
The sheep will be raised indoors, and you'll all be happy.
O gece siz de oradaydınız, değil mi?
You were there that night, right?
Siz de başkan bey beni iyi haşladınız.
And you, Mr. Mayor, you really raked me over the coals.
Ama siz de melekseniz, o kadın da melekse...
But if you're an angel, and she is an angel...
Ben size Yaratılış'ı verecektim ve Siz de bana Eug..
I give you Genesis back and you help get Eug...
Aramızdan ilk kişi nasıl o basamağa uzandıysa siz de onun gibi uzandınız.
You reached out like the first of us to reach out for that rung.
Siz de Birim Şefi Jack Garrett olmalısınız değil mi?
You must be Unit Chief Jack Garrett, eh?
Siz de onlardan biriydiniz değil mi?
You were one of them, weren't you?
Bu ülkede kraliçelerin yönetimi altında çok güzel işler yapıldı. Siz de bir istisna olmamalısınız.
Great things have happened to this country under the sceptres of her queens and you should be no exception.
Yani gecikmeyi kabul edersem siz de kocamın soyadı konusunda bana yardımcı olmayı düşünebilirsiniz.
So, if... I agree to the delay, perhaps you will consider supporting me in the matter regarding my husband's name.
Pis işlerini size yaptırmak istemiş Başpiskopos. Siz de kabul etmişsiniz. Yazıklar olsun.
She asked you to do her dirty work for her and you agreed, Archbishop, shame on you.
Siz de mi?
You two too?
Peki, Elaine birazdan gelir. Siz de bu arada en harika tavrınızı takının.
Well, Elaine will be out in a minute, so in the meantime, just be your awesome self.
Ah You ve Lee San, siz de benimle gelin, May'in izini süreceğiz.
Ah You, Li San, come with me to the dock supervise May.
Siz de yumruklarınızı kullansanıza!
You guys all use your fists too.
- Siz de Tommy o zaman?
- So you're Tommy?
Müsadenizle, siz de Paterson, New Jersey'li bir şair misiniz?
May I ask if you too are a poet of Paterson, New Jersey?
- Siz de duydunuz mu?
- You heard it too?
Siz de kimsiniz?
Who are you?
Buna siz de dahilsiniz.
You two are included.
- Ve siz de biliyorsunuz.
- Man, what do you want?
Ve siz de bunun tuhaf olmadığını düşündünüz?
And you didn't think that was weird?
Kayda geçsin diye beni neden kenara çektiğinizi sordum ve siz de bana söylemediniz.
Just for the record, I asked you why you pulled me over, and you couldn't tell me.
Başınızdan gideriz, siz de rahat rahat fırlatışınızı yaparsınız.
We'll be out of your hair, and you can launch.
- Siz de hala oradasınız!
- And still all of you.
- Siz de fena değilsiniz.
You're not so bad yourself.
Siz de döndüğünüzden beri boş durmamışsınız.
And you guys haven't stopped since you've been back.
Doktor Kang Mo Yeon. Siz de asker olmalıydınız.
Doctor Kang, you should have become a soldier.
Siz de kızları bırakın.
Let the girls go.
Siz de kaçak olarak ilaç üretmeye başladınız.
So you began to manufacture illegal drugs.
Ve siz de davanın azli için buradasınız sanırım?
And I guess you, Mrs. Florrick, you would move for dismissal?
Siz diğerlerine haber verirken biz de malzeme toplarız.
We'll gather supplies while you tell the others.
Belki de onu bu yüzden siz öldürdünüz.
And maybe you killed him for it.
Siz 2'de gidiyorsunuz. Ben kalıyorum.
You leave at 2 : 00.
Sonrasında bu yolu takip ederseniz, Meyerizm yolunu ya biri size uzanır, ya da siz birine uzanırsınız bu şekilde de başlarsınız.
And then if you follow this way, the path of Meyerism, someone'll reach out to you, or you'll reach out to them, and you will have started.
Ve size söz veriyorum, siz yanımda durursanız ben de yanınızda dururum.
And I promise you, you do right by me,
Bir de siz varsınız, Bay Coates.
And erm... you too... Mr Coates.
Ne ben yalan söylüyorum, ne de siz bana.
I shall not lie and neither shall you.
- 1961'de siz verdiniz ama.
You made the call, in'61.
Siz yokken de rahiple eşi bir kaza geçirecek.
While you're away, the Pastor and his wife will have an accident.
Ne de olsa siz tanıdığım en zeki insanlarsınız.
After all, you are the smartest people I know.
Siz vermiş olsanız bile yine de kara borsada ilaç satmaktan tutuklu.
Even if you had given it to her, she's still under arrest for dealing in the black market.