English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → English / [ S ] / Söyleyebilirim

Söyleyebilirim translate English

10,635 parallel translation
Buradaki herkes adına konuşamam Maggie Lin ama eğer gidersen seni deli gibi özleyeceğimi söyleyebilirim.
Look, I can't speak for everyone here, Maggie Lin, but I'll tell you right now that if you go... I'll miss the hell out of you.
Seninle bir noktada benzediğimizi söyleyebilirim :
I'll tell you one way I think we're probably a lot alike.
Eğlence programları üzerinde kontrol kulesi işlevi yürüttüğümüzü söyleyebilirim.
We're pretty much the powerhouse over the whole variety sector.
Olduğunu söyleyebilirim.
I dare say.
Herkese göre bir iş olmadığını söyleyebilirim.
It's not for the faint of heart, I can tell you that.
Ayrıca 60 yaşındaki birine göre koşarken yaptığı hıza bakılırsa tehlikede olduğunu söyleyebilirim.
And judging by the speed his 60-year-old legs are moving, I would say he's in danger.
Sadece şunu söyleyebilirim ki babasının günahları, vatan hainliği veya her neyse, bu genç adamın malları üzerinde etkili olmamalı.
I can only submit that the sins of the father, treason or otherwise, should have no bearing on what is legally this young man's property.
Anneme kafede çalışmayı bıraktığımı söyleyebilirim.
I could tell my mom I'm quitting the coffeeshop.
Bu resimlere bakara söyleyebilirim ki, bu olaya Daya Bay gibi yaklaşıyorsunuz.
Judging from these pictures, you're treating this like Daya Bay.
Muhbirim Helios'un yerini size söyleyebilirim diyor karşılığında Orta Doğu'lu müşteriyi vuran Komiser Fan'ı ona verirsek.
According to my informer, he can give me the whereabouts of Helios if we give him the officer who shot the Middle Eastern buyer, who happens to be Inspector Fan.
Bildiğim kadarıyla söyleyebilirim ki, Richie'nin tüm yaptığı Seth'i sınırın güneyinde bir bok çukurunda çürümeye terk etmesiydi.
As far as I can tell, all Richie's done is leave Seth to rot in a shithole south of the border.
Bildiğim kadarıyla söyleyebilirim ki bura da kör uçuyoruz.
As far as I can tell, we're flying blind here.
- Bir zamanlar senin de öyle olduğunu bir vurgun için erekte olduğunu söyleyebilirim.
- I can tell when you got a stiffy for a score, brother.
Ama buna hâlâ tutunduğunu söyleyebilirim.
But I can tell you're still holding on to it.
Çocuklar, boş ruhlarınız ve nişancılığınız çok etkileyici ve artık söyleyebilirim ki bu simülasyon değildi.
Children, your empty souls and flying fingers are very impressive, and I can tell you now that was no simulation.
D.Alicia, Bay Alfonso'ya yemekten sonra gelmesini söyleyebilirim.
D.Alicia, I can ask Mr. Alfonso to come after eating.
Altındaki ve üstündeki ilanlara bakarsak bir haftadır asılı olduğunu söyleyebilirim.
Judging by the flyers underneath this one and the ones partially covering it, I'd guess it's been up there for about a week.
Mutlu kraliçelerin nasıl olduklarını sana söyleyebilirim.
I can tell you how happy queens are.
Sadece şu kısmı söyleyebilirim belki.
Except, maybe this one part.
Söyleyebilirim.
I can tell.
Biraz sarhoş olduğum için bunu sana söyleyebilirim.
Now that I'm a little drunk, I can tell you this...
Vasquez ve Simon'ın sırları sebebiyle burada olmayı hak ettiklerini söyleyebilirim. Hırsları sebebiyle.
And I can tell you that Vasquez and Simon deserve to be here because of their secrets, because of their rage.
Kuraklıktan çiftçiler birer birer ölürken daha ne söyleyebilirim ki?
What more can I tell you other than the farmers dying off drought?
Alınlarında ki çentiklerin derinliğine bakarak bunların insan tırnağını ile yapılmış olduğunu söyleyebilirim.
And the depth of indentations on their foreheads suggest the markings were made with a human fingernail.
Pek deneyimli değilim ama profesyonel olduklarını söyleyebilirim.
You know, my experience is limited, but I'd say they were professionals.
Ve anladığım için söyleyebilirim ki böyle bir yükü kendi başına taşımak asla iyi bitmez.
And because I do, I can tell you, carrying a burden like that, it never ends in any way but bad.
- Bize güvenmediğini söyleyebilirim.
- I'd say you don't trust us.
Ama boğulmadığını, dövülmediğini ya da vurulmadığını söyleyebilirim.
But I can tell you, she wasn't strangled, beaten, or shot.
Bu odayı terk edersem burada olduğumu bile hatırlamazsınız. Ama ben söylediğiniz her şeyi söyleyebilirim. Gömleğinizin rengini, saçınızın şeklini...
If I left this room, you wouldn't even remember I was here, but I could tell you everything you said, the color of your shirt, the part of your hair.
17 sene önce bir seçimde tek bir kelimeyi tam olarak kaç kere yanlış telaffuz ettiğinizi söyleyebilirim. Ama siz annemin adını bile söyleyemezsiniz.
I know exactly how many times you mispronounced a single word in a debate 17 years ago, and you couldn't tell me my mother's name.
Ortalama olduklarını söyleyebilirim.
I'd say they're about average.
Oldukça memnun olduğumu söyleyebilirim.
I'd say I'm quite satisfied.
Bunu nasıl kibarca söyleyebilirim bilmiyorum fakat mümkünse evimden siktir ol git.
And I don't know how to say this nicely, but get out of my house.
- Nereye kaçtığını söyleyebilirim.
I can probably tell you where he's run to.
Şu an bir şeyden kaçtığını söyleyebilirim mesela.
Like, I can tell when you're holding back.
Nerede olduğunu söyleyebilirim.
I can tell you where it is.
- Size neler yaptıklarını söyleyebilirim.
- Oh, I can tell you what they've done.
Bu dosyayla hiçbir alakam yok bunu söyleyebilirim.
That's not to say I had anything to do with this, far from it.
Ben de bunu harekete geçirenin Ari olduğunu söyleyebilirim.
And I would argue that Ari set this into motion.
Millerce öteden sana bunu söyleyebilirim.
I can tell you... from a thousand miles away.
İsterseniz, KİRA'nın profilini size söyleyebilirim.
I can tell you, if you want. KIRA's profile.
Vay, ı bu gerçekten söyleyebilirim.
Wow, I can tell this is really...
Ne zaman öldüklerini söyleyebilirim belki.
When, perhaps.
Daha iyiye gitmedi ama bunu söyleyebilirim.
It hasn't gotten any better, I can tell you that.
Liderlik geçmişimin olmadığını söyleyebiliriz kesinlikle. Ama size şunu söyleyebilirim. Cehennemde beş yıl geçirdikten sonra...
I certainly don't have a traditional background for leadership, but I can tell you this- - after five years in hell,
Sana söyleyebilirim ki pervane rüzgarı öyle kolayca düzgün şekilde yönlendirilemez.
I can tell you that slipstream space simply cannot be navigated that accurately.
Şunu söyleyebilirim, çok yakındı.
That was close. I'll say.
Patronum beni arıyorsa, ben istifa onu söyleyebilirim?
If my boss is looking for me, can you tell him I quit?
Hâl böyleyken bunu onlara nasıl söyleyebilirim?
Tomorrow, we're having a one year anniversary dinner with everyone there. How can I say that at a place like that?
Evet, şarkı söyleyebilirim.
Yes, I sing.
Harvey'in ne yapacağını söyleyebilirim.
That put him on the map. I'll tell you what Harvey would do.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]