Teğmen o translate English
364 parallel translation
Bayan, bu vaftiz oğlum Teğmen O'Rourke.
Ma'am, this is my godson Lieutenant O'Rourke.
Acaba Teğmen O'Rourke'la akraba olma ihtimaliniz var mı?
This Lieutenant O'Rourke, are you, by chance, related?
Teğmen O'Rourke, ahıra kadar gelebilir misiniz efendim?
Would Lieutenant O'Rourke please step over to the stable, sir.
Sadece Teğmen O'Rourke için küçük bir hoşgeldin.
It's just a little welcome for Lieutenant O'Rourke.
Böylece Teğmen O'Rourke da seni görebilir.
So Lieutenant O'Rourke can have a look at you.
Teğmen O'Rourke'u birliğinin orada bulabilirsiniz efendim.
You'll find Lieutenant O'Rourke with his troops, sir.
Teğmen O'Rourke, beni izleyin.
Lieutenant O'Rourke, follow me.
Beyler, emir subayım Teğmen O'Rourke sizinle o ilgilenecek. - Beyler.
Gentlemen, this is my adjutant, Lieutenant O'Rourke who will take care of you.
Eğer Bill yüzbaşı bende teğmen olsaydım... o raporları yazabilir, ben de burada olabilirdim.
If Bill was a captain and I was a lieutenant, he could make out the reports and I could get here first.
Teğmen O'Hashi, efendim?
Lieutenant O'Hashi, sir?
Teğmen O'Hashi telsizin yanında değil.
Lieutenant O'Hashi isn't near the first platoon radio.
Teğmen O'Hashi'yi bulacaksın.
Find Lieutenant O'Hashi.
Teğmen O'Hashi, ilk seti aştıktan sonra bu tarafa doğru ilerleyecek.
Lieutenant O'Hashi, when he reaches the first trench, - to pinch in this way, to his right. - And report back to me.
Teğmen O'Hashi dedi ki...
Lieutenant O'Hashi said...
- Teğmen O'Hashi dedi ki...
- Lieutenant O'Hashi said...
Bayan O'Shaughnessy, bunlar da Tegmen Dundy ve Çavus Polhaus.
Miss O'Shaughnessy, Lieutenant Dundy and Detective Sergeant Polhaus.
Teğmen, yapamadım kusuruma bakma. Bu günlerde o kadar yoğunum ki.
Well, Lieutenant, I'm sorry I couldn't make it.
Teğmen, duruma hakim olmak o kadar da zor olmasa gerek.
How you talk to me! Lieutenant, it should not be too difficult to grasp the situation.
Bu doğru, Teğmen Forrestal. Donanma Bakanı'nın oğlu mu o?
That is correct, Lieutenant Forrestal.
Teğmen Michael O'Rourke, efendim.
Lieutenant Michael O'Rourke, sir.
Çavuş Mulcahy, ambulans ve eskort Teğmen Michael O'Rourke için.
Sergeant Mulcahy, with ambulance and escort for Lieutenant Michael O'Rourke.
Teğmen için Apache Kalesi'nden gönderilen ambulansa eskortluk yapıyoruz, efendim.
Escorting the ambulance from Fort Apache for Lieutenant O'Rourke, sir.
Michael Shannon O'Rourke, teğmen, Birleşik Devletler ordusu.
Michael Shannon O'Rourke, lieutenant, United States Army.
O yaz, ayda iki kez Teğmen ve ben müzik dinledik.
So twice a month that's what I listened... The Lieutenant and I.
O içeride, Teğmen.
He's in there, Lieutenant.
Eğer o şekilde olduysa, Teğmen, elimizden gelen tüm yardımı yaparız.
If so, we will all possible help.
Bütün Amerikalılar o teğmen gibi değil.
All Americans are not like that lieutenant.
Angel, seni Teğmen'le tanıştırmak istiyordum ama kendisi y-a-l-n-ı-z kalmak istiyormuş. Of be Leo.
Hey, Angel, I'd like to introduce you to the lieutenant, but he wants to be A-L-O-N-E.
- O kadar bilgili değilim teğmen.
I ain't that hep, Lieutenant.
O yapmadı teğmen.
He didn't do it, Lieutenant.
Mesele o teğmen.
All the way, Lieutenant. It's Conroy.
O Teğmen Rob Dancy, benim emrime yeni atandı.
He's Lt. Rob Dancy, just been transferred to my command.
Teğmen, o yakında buralardan ayrılacak.
He'll be leaving soon, lieutenant.
Teğmen. Hemen dönüp o perdeleri asmalıyız!
We've gotta get back and hang those window curtains right away!
Teğmen Costa onu boşver, o dokuz canlı biridir.
- He'll be OK. He's got nine lives.
- Teğmen, büyük Alman tanklarından biri, o büyük tanklardan!
- One of those big Kraut tanks! - Where?
Bakın Teğmen, ölmesi gereken biri varsa o da bu yerde yatan pislik parçasıdır.
If ever a man needed killing, it's that no-good putrid piece of trash lying there.
O öldü, Teğmen.
He's gone, Lieutenant.
O zaman hızlı gideyim senyör teğmen.
Then I'll go fast, signore lieutenant.
O tepeyi asla 12 adamla alamayacağını biliyorsun... teğmen.
You know you'll never take that hill with 12 men... lieutenant.
Ama Teğmen Roget o gece devriyesinde Lejeune'u öldürdü... sonra da bana sessiz kalmam için şantaj yaptı.
But Lieutenant Roget killed Lejeune on that patrol... and then blackmailed me into keeping quiet about it!
Ya teğmen ve diğerleri o şeyin içindeyse!
Suppose the Lieutenant and the others are in that thing.
- Teğmen Manion'un karısı... Laura Manion'u o gece barda gördünüz mü?
- Did you see Laura Manion Lt. Manion's wife, in the bar that night?
Teğmen Manion'u o gece Iron City'deki cezaevine mi götürdünüz?
Did you take Lt. Manion to the jail here in Iron City that night?
O halde eğer ilişkiniz yıldırım aşkı değilse... Teğmen Manion'u boşanmadan önce tanıyor olmalısınız.
Then unless yours was a whirlwind courtship you must've known Lt. Manion before your divorce.
Galiba ben kocamla dans ederken, o teğmen... durmadan aramıza giriyordu.
I think it was because the lieutenant was cutting in too much when I danced with my husband.
O ve o öteki savcı bizi büroya götürüp... Teğmen Manion hakkında sorular sordular.
Him and that other lawyer took us to his office and asked us questions about Lt. Manion.
- O zaman Teğmen Cantrell'i tanıman gerekir?
- Then you must know Lieutenant Cantrell?
O adam, teğmen yelken atölyelerini dolaşıyormuş.
That man, the lieutenant, he's checking all the sail-lofts.
O zaman Teğmen Gerard, eyaletteki şöhretli amirlerden biri olarak asla tek kollu biri olmadığı sonucuna mecburen vardınız.
Then, Lieutenant Gerard, with your reputation as one of the most brilliant police officers in the state, you were forced to conclude that there never was a one-armed man.
Teğmen Graham, çekil o lanet olasι çanιn başιndan!
Lieutenant Graham, get away from that damn bell!