Yapmamız gereken bu translate English
680 parallel translation
Bu kıyı şeridini gözden geçirmek için yapmamız gereken bu.
This is what we have to do to get around this shoreline.
Yapmamız gereken bu!
That's what we must do!
- Yapmamız gereken bu.
- That's the thing to do.
Yapmamız gereken bu.
This is what I think we'd better do.
Onu birakacağız, yapmamız gereken bu.
We're gonna dump him, that's what we'll do.
Tek yapmamız gereken bu.
That's all we need.
Yapmamız gereken bu.
That's what we do.
Evet, yapmamız gereken bu.
YES! THAT'S WHAT WE MUST DO.
Yapmamız gereken bu.
That's what we must do.
İşte yapmamız gereken bu.
So here's what we're gonna do.
Yapmamız gereken bu.
That's what we ought to do.
Bu kadar, yapmamız gereken bu.
That's it, we'll have to.
Yapmamız gereken bu.
That is what we must do.
Tek yapmamız gereken bu levhayı geriye doğru kaydırmak.. .. ve aynı levha elektrik sayesinde eski yerine kayacak.
All we have to do is to slide this bar back here, and the self-same bar slides back into place here through electricity.
Yapmamız gereken bu.
That's exactly what we should do.
Ve şimdi bizim de yapmamız gereken bu.
And that's what we're going to do.
Yapmamız gereken bu, bu ikimiz içinde geçerli.
That's what we have to do. You know that and I know that.
Bana öyle geliyor ki, tek yapmamız gereken bu enlem boyunca ilerlemek.
Now it seems to me, all we have to do is simply sail along this line of latitude.
Yapmamız gereken bu mu?
What are we supposed to do?
Tüm bu maddeleri yüzeye getirdiler ve bizim tek yapmamız gereken onları toplamak.
They've brought all this stuff up and we just have to pick it off the surface.
Artık yapmamız gereken tek şey, onu bu işe dahil edip planını ortaya çıkarmak.
We've only to get him involved and reveal his plan.
- Yapmamız gereken de bu.
- That's all there is to it.
- Tek yapmamız gereken bu.
And that's all there is to it.
Evet, bu durumda yapmamız gereken kesinlikle bu olmalı.
Yes, under the circumstances... - I think that's exactly what we should do.
Şu anda yapmamız gereken benim bu öğleden sonra Springfield Af Kurulunun huzuruna çıkmam özürlerimi sunmam, ve davanın geri çekilmesini istemem.
The thing for us to do now is for me to appear... before the Pardon Board of Springfield this afternoon... present our apologies, and ask that the case be withdrawn.
Tek yapmamız gereken, bu doldurulmuş gömlekli antikaları şoka sokacağız ve acele buradan atılacağız.
All we have to do is to shock the sensibilities of this prize collection of stuffed shirts, and we will be promptly ejected.
Şimdi yapmamız gereken her şeyi açıklığa kavuşturup bir randevu ile bu işi sonlandırmak.
Were that the case, it would be much better to clarify everything and find closure with a formal appointment.
Yapmamız gereken ilk şey, bütün bu mühimmatı köprüye yerleştirmek.
You all have a job to do.
Bu hayatta yapmamız gereken şey... çalışkan ve dürüst olmaktır.
You do best in life... by working hard and being honest.
Yapmamız gereken şey : bu üretimi durdurmak.
You only need a cure if someone's infected, what we've got to do it to stop it being produced.
Teneke basınçlı, yani sprey gibi bir şey. Bizim yapmamız gereken ise bu patladığında yeteri kadar uzakta olmak.
Our problem will be.. will be, er, to get away, to get away far enough to, er... when it explodes.
Yolunu bulup bu güzel kıza yeniden ulaşır, Bianca'yı kazanmak için iki mutlu rakip oluruz, yapmamız gereken tek şey var.
We may yet again have access to our fair mistress... and be happy rivals tor Bianca's love... if we labor to effect one thing especially.
Şimdi tek yapmamız gereken, oğlunu bu işi becerebileceğime...
All we have to do now is to convince your son...
Şimdi, tek yapmamız gereken, bu mührü cihazımız tarafından elektronik olarak kayıt altına almak.
So. This imprint is the only thing that will be registered electronically by this equipment.
Bence yapmamız gereken tek şey, bilgisayara bu terminalle bağlanıp mümkün olan en hızlı cevabı almak.
I think all we have to do is.. Call the computer with this terminal.. and we get the fastest possible answer.
Yapmamız gereken iş için çok az adamımız var. - Bu doğru.
We're too few for the work that needs to be done.
Tek yapmamız gereken, bu soruna bilimdeki diğer sorunlar gibi bakmamız.
All we have to do is attack this problem like any other in science.
Bu durumda şimdi yapmamız gereken, Jerry Parks'ı öldürmek isteyen birini aramak.
So what we have to do now is look for somebody who wanted to kill Jerry Parks.
İşte yapmamız gereken de bu, Bay Mclntosh : Acele etmeliyiz.
Mr. Mclntosh, I think hurrying is exactly what we should do.
Bu yalnızca yapmamız gereken bir şey.
It's just something we gotta do.
Yapmamız gereken de bu.
That's what I'd do.
Yapmamız gereken ilk şey bu ayak takımını, orduya benzer hale getirmek.
The first thing we must do... is to turn this rabble into something like an army.
Söyleyeceğim gibi bu sabah yapmamız gereken birkaç biyokimyasal tahlil daha var.
As I was about to say there are a few more biochemical tests we must perform this morning.
Yapmamız gereken ilk şey, bu kargalardan kurtulmak.
First thing we have to do is get rid of these crows.
İlk yapmamız gereken şey erken saatte sokağa çıkma yasağı ve ikinci olarak bu uyuşturucuların satıldığı yerleri kapatmaktır.
The first thing we've got to do is have an early curfew, And the second thing we have to do is close down the places Where they've been selling these drugs.
Tek yapmam gereken, bunun tam olarak ne kadar olasılıksız olduğunu hesaplamak... bu sayıyı sonlu olasılıksızlık üretecine vermek... bir bardak taze çay verip, çalıştırmak.
"'So all I have to do to make one "'is work out exactly how improbable it is... "'feed that figure into the finite improbability generator...
Bu baban ve benim yapmamız gereken bir şey.
This is something that your father and I need to do.
Bizim şimdi yapmamız gereken, bu ifadeyi ve sahibini alt etmek.
What we must do is put the deposition and its author in the shredder.
Hadi ama, şimdi tek yapmamız gereken Mikis Kalenda'yı duruşmaya çıkarmak... Bu Jane foster ın kasedi mi?
Come on, now, all we need to nail Mikis Kalenda in court... is that tape of his bout with Jane Foster Lodge.
Bu, Massachusetts eyaletine yeterli gelecektir. Tek yapmamız gereken Kramer'ın imzası ve 3 şahit olmasıdır. Sonra parayı alırız.
This will satisfy the Commonwealth of Massachusetts and all we need is Kramer's signature and three witnesses and we got it.
Eğer bu dediğinde haklıysan bütün yapmamız gereken kiminle ilgili hikaye yazmaya çalıştığını öğrenmek. Böylece ilk şüphelimiz ortaya çıkar.
If you're right about that, all we gotta do is find out who he was trying to expose... and we've got our prime suspect.