Yoldalar translate English
602 parallel translation
Yoldalar! geliyorlar.
They're on their way!
Çabuk. Yoldalar.
- They're on their way.
Belki de inatçı çocuklar gibi yanlış yoldalar.
Misguided maybe, like wayward children.
- Evet, fazla gecikmezler. Yoldalar... Şu yamacın iki yanından gelecekler.
They're coming in - coming in from both sides of that slope.
Yoldalar.
They're down on the road.
- Tevis'le yoldalar.
- She coming with Tevis.
3 saatir yoldalar ve geri dönmediler.
Way they was riding them horses, they won't last three hours.
Şu anda yoldalar Mac.
They're moving now, Mac.
Yoldalar, buradan 15 km uzakta.
They're on their way. About ten miles from here.
Yoldalar.İstedikleriniz yarına kadar gelmiş olur.
Should be here tomorrow.
Savunmanın tanıkları henüz yoldalar efendim.
If it please the court, witnesses for the defense are still en route.
- Yoldalar efendim.
- They're en route, sir.
Güneye çıkan yoldalar, üç kilometre kaldı.
Two miles out on the south road.
Şimdi kasabanın kuzey tarafına çıkan yoldalar.
They're just outside town on the north road.
Yoldalar mı?
They're on their way!
Ya bugün ayrılıyorlar, ya da yoldalar.
They said they're leaving today or they're on their way.
Şu anda seni sorgulamak üzere yoldalar.
They're on their way to question you now.
Doğru yoldalar.
They're right on.
Yanlış yoldalar gibi görünüyor.
It seems like they're on the wrong track.
Yoldalar.
It's on the way.
Diğer adamları arayıp hala yoldalar mı öğren dedim.
I said call them other fellas and see if they're still on the road.
"Evet, hedeflerine doğru yoldalar ve kimse onları geri çeviremez" demiş.
He said, "Yes. They're on their way, and no one can bring them back."
- Yoldalar.
- They are at the road.
Hepsi yoldalar.
They're on their way.
- Yoldalar.
- On the way.
Tanrıya şükür içimiz rahat, yoldalar
♪ Thank the Lord there's relief on the way
Sanırız şu anda Paris'e doğru yoldalar.
We presume they're both on the road to Paris.
- Yoldalar, geliyorlar.
- They're on their way.
Yoldalar.
They're on their way.
Çocuklar tekrar yoldalar, Cole.
The boys are riding again, Cole.
Yavaşlar, ama sürekli yoldalar.
Moving steady, but not fast.
Acele edin. Yoldalar!
Hurry they're on their way!
- Şu anda yoldalar.
- They're on their way here right now.
Yoldalar. Ama yapabilecekleri pek bir şey yok, Al.
They're on their way, but it's no good running'to them, Al.
Laboratuar görevlileri yoldalar, Komiser.
The lab guys are on their way, Lieutenant.
Ticaret Odası üyeleri ve başka hayranlar yoldalar.
Members of the Chamber of Commerce and other fans are on the way.
Führerin kendi cerrahları şu an yoldalar. Onlar gelen dek O'nu canlı tutun.
The furior's own sergeons are comming Keep him alive untill then
- Yoldalar. Rahat ol.
- They're on their way.
- Yoldalar.
They're on their way.
Ulusal muhafızlar yoldalar.
National Guard's just up the road.
Ana yoldalar.
They're hangin'a right on Main.
Amerikalılar belki de oyuncaklaro ile yoldalar.
The Americans perhaps have a way with toys.
Yoldalar ve aralarında bazıları tatlı gözüküyor da, ama dikkat!
Strange creatures are on the increase, many seem adorable, but beware!
- Şimdi yoldalar.
- and they're on the way.
Karıncalar yoldalar.
Those ants are on their way.
Yoldalar, geliyorlar.
they're on their way.
Yoldalar.
Should be there soon
Sağlık görevlilerine bildirildi, yoldalar.
Paramedics have been notified, they are on their way.
Yoldalar.
They're on the way.
Yoldalar.
They're on their way!
Yoldalar.
On their way.
yoldayım 53
yoldaş 232
yolda 98
yoldaşlar 278
yoldayız 37
yoldan çekil 147
yoldaş stalin 26
yoldaş general 60
yoldan çekilin 174
yoldaşlarım 16
yoldaş 232
yolda 98
yoldaşlar 278
yoldayız 37
yoldan çekil 147
yoldaş stalin 26
yoldaş general 60
yoldan çekilin 174
yoldaşlarım 16