Yoldayım translate English
1,262 parallel translation
Dolambaçlı yoldayım.
I'm done with my little detour.
Ben de yoldayım.
I'm on my way too.
- Yoldayım, geliyorum.
- I'm on my way.
Ayrıca bu kız oldukça çekici ve sana bir aletmişsin gibi bakıyor. Yani doğru yoldayım.
Plus, she's hot and thinks you're a tool, so I'm way ahead.
Yoldayım.
I'm on my way.
Los Angeles'e doğru yoldayım.
I'm on my way to Los Angeles right now.
Tamam, sen onu ara, ben yoldayım.
Okay, you call him. I'm on my way.
Tamam, yoldayım.
Okay, I'm on my way.
Yoldayım.
Oh, hey. I'm on my way.
Hala yoldayım.
I'm still driving.
Yani... bilirsin, hayatım tam da olması gerektiği gibi gidiyordu, sonra birden rotadan çıktı, ve şu an ben tamamen farklı bir yoldayım.
I mean... you know, my life was going along exactly as it should, and then suddenly it just jumped the track, and now I'm on a completely different line.
- Şehrin dışındaki 17. yoldayım.
- I'm stuck outside the city on Route 1 7.
Tamam, ben yoldayım.
Okay, I'm on my way.
Yali'nin sorusunu cevaplamak adına doğru yoldayım demekti.
I'd be well on my way to answering yali's question.
Yoldayım.
I'm on the road.
Yoldayım.
- I'm on my way.
Ama yoldayım.
But I'm on my way.
Yine yoldayım...
I'm on the road again...
Sonunda yoldayım.
I'm on my way at last.
Kalbimde bir tutku istiyorum Bugün insanların sevdiği gibi yoldayım
I want a passion in my heart Today I'm they way folks like it
Yoldayım, ben buralardayım.
I'm on my way, I'm already here.
Yoldayım.
I'm on my way now.
Merhaba Min-jun. Yoldayım.
Hi, Min-jun. I'm on my way.
Ben Kalil. Yoldayım.
I'm on my way.
Yoldayım.
On my way. Go.
Çünkü yeni bir yoldayım.
Because I'm on a new path.
- Pekâlâ, yoldayım.
- All right, I'm on my way.
Şey, yoldayım.
Well, I'm on my way.
İstatiksel olarak, önündeki yoldayım.
Statistically, I'm on course to be way ahead of you.
- Yoldayım.
- I'm on my way.
Evet, yoldayım.
Great.
Evet, yoldayım. Bilmiyorum.
Yeah, I'm on my way.
Metropolis'te yoldayım ve yanlış dönüş yaptım sanırım.
I'm driving in Metropolis, and I seem to have made a wrong turn.
Ama ona yoldayım demiştim.
I told him I was on my way.
- Hayır, yoldayım.
- No, I'm on the road.
- Yoldayım, oraya geliyorum!
I'm heading there now.
Yoldayım.
On my way.
Yoldayım.
I'm on the move.
Aslına bakarsan şimdi yoldayım.
No, I'm on my way now, though.
Enrique, saat 7'den beri yoldayım.
Enrique, I've been on the road since 7 : 00.
- Bölüm beş, masa dört.Yoldayım.
- Pit Five, Table Four. I'm on my way.
Yoldayım..
I'm on my way...
Yoldayım. Oraya ulaşacağım.
I'm on my way. I'm gonna get there.
- Anlaşıldı. Yoldayım.
- Copy that, on my way.
Pekâlâ, tali yoldayım.
All right, I'm on the off-ramp.
Evet, şu an yoldayım.
Yeah, I'm on my way now.
Evet Jo, tabi ki, evet, yoldayım.
Yeah, Jo, yeah, sure. Yeah, I'm on my way.
Yoldayım, görüşürüz.
We should talk. I'm on my way.
Yoldayım.
I'm on my way, all right?
- Tony, Yoldayım.
- Almeida.
Sanırım şu mavi yoldayız.
I think we're on this blue road.
yoldaş 232
yolda 98
yoldayız 37
yoldaşlar 278
yoldan çekil 147
yoldalar 39
yoldaş stalin 26
yoldaş general 60
yoldan çekilin 174
yoldaşlarım 16
yolda 98
yoldayız 37
yoldaşlar 278
yoldan çekil 147
yoldalar 39
yoldaş stalin 26
yoldaş general 60
yoldan çekilin 174
yoldaşlarım 16