Öyle ya translate English
7,642 parallel translation
Öyle ya da böyle... burası hayatınızı sonsuza dek değiştirecek.
One way or another, this place is gonna change your life forever.
İki ay içinde öyle ya da böyle orduya yazılacak.
In two months, he'll enlist anyway.
Öyle ya da böyle, Lumen'i alacağız.
One way or another, we will get the "Lumen".
Öyle ya da böyle mi?
One way or another?
O zaman öyle ya da böyle bitirelim hadi.
Then let's end this. One way or the other.
Sara'nın öyle ya da böyle bizi seni terk edeceğini biliyordum.
I knew Sara would leave us. Leave you. One way or the other.
- Çünkü bana öyle yapmamı söyledin ya.
Because it... That's what you told me to do.
Ya öyle yapacaksın ya da benimle o otobüs durağına geleceksin.
Either that or you come to the bus station with me.
Öyle ya da böyle, Robert.
For better or for worse, Robert.
- Öyle ya da böyle, bu olacaktı.
One way or another, that was gonna happen anyway.
Ya öyle ya böyle.
One way or another.
Öyle ya da böyle, izleri bırakalı uzun zaman geçmiş.
Yeah, well, either way, the trail is cold.
Öyle ya da böyle önünde bir hayat var, Dustin.
Eventually, you're gonna land, Dustin, with some kind of life in front of you.
Öyle ya.
I know I can't count on you guys to do that. Oh, right, right.
Artık gitmen gerekiyor. Öyle ya da böyle.
It's time for you to go, one way or the other.
Öyle ya da böyle
Happen this way, happen that way...
Ya öyle ya da böyle son birkaç yıldır bu işi yapıyor.
Either that, or he's been operating here For the last few years.
Öyle ya da böyle Fisk, Owlsley ve bu tarz olaylara adı karışan herkes hak ettiğini bir şekilde bulacak.
One way or another, Fisk, Owlsley, anyone connected with what they've been doing, they're gonna get what's coming to them.
Öyle ya da böyle gelecek. Ölüm.
It's gonna happen one way or another... death.
Ama öyle ya da böyle o laboratuvara gireceğim.
But one way or another, I'm getting into that lab.
Sürekli yan odada olacak, öyle ya da böyle.
She's always gonna be in the next room, one way or another.
Aynen öyle, peki ya adam?
She must indeed. But what of him?
Yarına kadar öyle. Hekim Choake Truro'ya geri çağırılmış.
And Dr Choake called away to Truro and not back till morning.
Öyle almanın ihtimali yüzde 20 ya da kaçabilirsin.
You got a 20 % chance of getting it that way, or you can run.
Yıllardır ya da öyle gibi.
For ages, or so it seems. Time passes differently for me.
Beğenin ya da beğenmeyin,... bu şov korosunu artık ben yönetiyorum ve nasıl istersem öyle yönetirim.
Now, like it or not, I am running this show choir now, and I'm gonna run it how I like.
Her şey kontrolümdeydi ya da ben öyle olduğunu sanıyordum.
I HAD THAT SHIT ON LOCK, OR SO I THOUGHT.
Ya öyle değilse?
What if it doesn't?
Maske takıp çatıdan çatıya atlamak da öyle, Oliver.
So is putting on a mask and jumping off of rooftops, Oliver.
O kadar kötü değildi ya, öyle miydi?
It wasn't that bad, was it?
Ya, öyle mi?
Oh, really?
Sahne adı ya da lakap. Öyle bir şey işte.
A stage name or nickname or something.
- Sosyal hizmetli ya da öğretmeni? Öyle biri yok.
Okay, well, maybe a social worker or a teacher?
- Hayır, o, ya öyle mi, değil mi?
No, she didn't, either, did she? Maybe so.
Ya da en azından hanımlara öyle söylüyor.
Or at least that's what he tells the ladies.
Öyle değil mi ya?
Right?
Peki ya hiç öyle hissetmezsen? İyi olduğunu bilene kadar bir yere gitmeyeceğim.
I'm not gonna leave until I know you're okay.
- Clive öyle diyor ama bu doğru olsa bile bu Clive'in neden Ray'i dövdüğünü ya da işkence sırasında merkeze geldiğini açıklamıyor.
Well, so Clive says. Even if it's true, that doesn't explain why Clive was beating Ray up or showing up for these torture sessions at Cobra HQ.
Hadi ya? Öyle mi?
- Yeah, is that right?
Ne oldu öyle ya?
What the hell has happened?
Evet, öyle ki senin için bir şeyimiz var.
Yes, in fact, so much so that we've got something else for ya.
Ve Kabir'e de söyle... Nitha'ya nasıl öyle davranabiliyordu?
And please tell Kabir... how was he behaving with Nitya?
Öyle mi?
Oh ya?
Geleceği gördüğü için sana Raina'ya sormanı söylerdim ama burada değil öyle değil mi?
I'd tell you to ask Raina... she can see the future... but she's not here, is she?
Ya da değiş tokuş yapmama falan öyle mi?
Ortrade them off, or whatever?
- Ben de öyle dedim ya.
Yeah, well, that's what I said.
Öyle çuvalla para önüne altın tepside gelmiyor, sırf uçabiliyorsun diye veya duvarlarda yürüyebiliyorsun ya da 5 ton göğüs ağırlığı basabiliyorsun diye.
Not a lot of high-paying jobs you can walk into just'cause you can fly, or walk through walls, or bench-press five tons.
Herkes böyle söylüyor ama ya öyle olmazsa?
That's what everybody says, but what if it isn't?
Öyle söylesene ya.
That's all right, then (! )
Şu anda hissettiğin o öfke var ya, geçtiğimiz iki yıldır her gün öyle uyanıyordum ben.
That anger you're feeling, that rage - that's exactly how I woke up every day for the past two years.
Ya kal ya da git öyle mi?
Fight or flight, huh?
öyle ya da böyle 119
öyle yapma 26
öyle yapacağım 74
öyle yapalım 41
öyle yapıyorum 18
öyle yaptım 45
öyle yap 58
öyle yaptı 25
öyle yapın 26
öyle yaparım 22
öyle yapma 26
öyle yapacağım 74
öyle yapalım 41
öyle yapıyorum 18
öyle yaptım 45
öyle yap 58
öyle yaptı 25
öyle yapın 26
öyle yaparım 22