Öyle yaptı translate English
4,803 parallel translation
- Evet, öyle yaptık.
- Yeah, we did.
Herhalde öyle yaptı.
Of course he did.
Hayır, ben de öyle yaptım.
Then I'm the same as you.
Jenna Kaitlyn'nin arkadaşı diye öyle yaptım.
I thought'cause Jenna was Kaitlyn's friend...
Öyle yaptın.
You did.
- Tüm bu operasyona asla devam etmemeliydim. - Biliyorum, öyle yaptım...
I never should have gone along with this entire operation.
Ve bu kez senden uzak durmanı istediğimde, öyle yaptın.
And this time, when I asked you to stay away, you did.
Hayır, hayır. Öyle yaptığını sanmıyorum.
No, no, no, I don't think you do that.
- İnsanlar öyle yaptığını mı sanıyor?
Do people think you do that?
Evet, öyle yaptın.
- Yes, you did.
Evet, öyle yaptım.
Oh... yes I did.
Öyle yaptılar, değil mi?
They do that, don't they?
Aynen öyle yaptım. Boka sakladım.
I did, indeed hide gold in shit.
Sid Godley'ın 1954 yılındaki konuşmasından Teğmen Maurice Steele'i kaybettik, Teğmen Steele'nin komutası altındaydım, bana kalıp yerimi tutma emrini verdi birkaç kez kötü yaralanmama rağmen ki öyle yaptım.
During the action, we lost Lieutenant Maurice Dease, who also received the VC, Sid Godley speaking in 1954 and I came under the command of Lieutenant Steele, who then gave orders to remain and hold the position -
Ama sanırım öyle yaptım ve o da aynıydı.
But I suppose I did. And it was identical.
Öyle yaptık.
We did.
Ben de öyle yaptım.
So that's what I did.
Bebeğim markette yaptığımız şey var ya zorunda olmadıkça öyle şeyler yapmayacağız, tamam mı?
Hey, baby, that thing we did at the store? We don't do that, unless we have to, yeah?
Sonra nükleer bomba yaptı, Japonya'nın bir parçasını yok eden bir silah, ve öyle görünüyor ki, eğer yanlış ellere geçerse, dünyanın sonu gelebilir.
He created the nuclear bomb, a weapon that leveled parts of Japan, and, frankly, could still end the world if the devices got into the wrong hands.
Aniden ortaya çıkıyor, seni kucaklıyor ve yaptığı her şey unutuluyor, öyle mi?
So he comes in gives you a hug all's forgiven?
Öyle mi yaptınız?
Do you?
- Ben öyle yaptım.
I mean, that's what I did.
Aynen öyle, ve bak ne yaptın.
That's right, and look what you did.
Öyle de yaptı.
He did.
Belki Habeş'in yaptığı gibi annem de öyle bir yol bulmuştur.
Perhaps like the Abyssinian, my mother found one of them.
Diyorsunuz ki, zeitgeist size bunu yaptırdı, öyle mi?
So you're saying the zeitgeist made you do it?
Bir seçim yaptı, ben de öyle.
She made a choice, and so am I.
Ben yaptım, Rollo da öyle.
I chose, and Rollo chose.
Neden öyle bir şey yaptı ki?
Why the hell would she do that?
Demek çok araştırma yaptın öyle mi?
So you did a bunch of research, huh?
Öyle mi yaptı?
Yeah. Did she?
Kimse öyle bir şey yaptı mı bilmiyoruz, henüz.
We don't know that anyone did, yet.
Daha önce de yaptın, öyle değil mi?
You've done this before, okay?
İlerleyip, merdiveni tırmanan daha sonra da özgüvenle geri inip sırf eğlencesine seksi İngilizce öğretmeniyle seks yapan kadın ol. - Sen öyle mi yaptın?
Be the woman who moves away, climbs the ladder, and then confidently comes back and has sex with her hot old English teacher just for kicks.
Mesela, sürekli eskiden yaptığımız şeyleri anlatıyorsun küçük olduğum zamanki, sanki öyle olmamı istermişsin gibi, ama daha büyüğüm şimdi.
Like, you keep talking about all these things that we used to do when I was younger, like you want me to go back to that, but I'm older now.
Yani sizin burada yaptıklarınız da öyle.
You're doing here, too.
Biz öyle sürprizler yaptık ki o insanlar bir daha doğum günü kutlaması yapmadılar bile.
We've surprised people so much that they could no longer celebrate their birthday at all.
Öyle mi yaptım?
I did?
sakın öyle değilmiş gibi davranma çünkü yaptığın tam olarak buydu.
And don't- - don't act like you didn't, because that's exactly what you did.
Öyle olsa bile virüsün özü aynı olacaktır ve benim de testini yaptığım şey bu.
Even if it was, its essential core would be the same and that is what I test for.
Öyle bir şey yaptıysa bile başarısız olmuş.
Well, if he did... he was quite unsuccessful.
Vajinasıyla öyle bir şey yaptı ki.
She did this thing with her vagina.
Öyle bir şey yaptığımda geriye lanet bir kafa kalmaz.
When I'm done, he won't have a fucking head left.
Rakip şirket ile ne yaptığı hakkında da bir fikriniz yok, öyle mi?
And you have no idea what Ella was taking to the competition?
- Öyle mi yaptı?
Did she, now?
Öyle yaptığım için özür dilerim.
Sorry about that.
Öyle mi yaptık?
Did we?
Sokakta öyle çalmanın gerçek sanat olduğunu düşünüyorsun, ama gerçekte yaptığın umutsuzluk.
You think that playing on the street for nothing is integrity, but really it's desperation.
- İnek ahırında yaptın öyle mi? Vay canına.
Oh, the cow barn, you say.
- Yaptınız, öyle mi?
Oh, you did, did you?
- Öyle mi yaptı?
- Oh, did she?
öyle yaptım 45
yaptı 88
yaptın 100
yaptım 350
yaptılar 29
yaptık 46
yaptınız mı 19
yaptın mı 91
yaptım bile 41
yaptığını beğendin mi 27
yaptı 88
yaptın 100
yaptım 350
yaptılar 29
yaptık 46
yaptınız mı 19
yaptın mı 91
yaptım bile 41
yaptığını beğendin mi 27
yaptım mı 24
yaptığım bu 21
yaptı mı 24
yaptığına bak 22
öyle mi 14811
oyle mi 19
öyle değil mi 4374
öyle degil mi 23
öyle mi dersin 362
öyle olsun 692
yaptığım bu 21
yaptı mı 24
yaptığına bak 22
öyle mi 14811
oyle mi 19
öyle değil mi 4374
öyle degil mi 23
öyle mi dersin 362
öyle olsun 692
öyle bir şey değil 75
öyle işte 113
öyle bir şey yok 92
öyle oldu 102
öyle mi diyorsun 87
öyle demek istemedim 274
öyle ya da böyle 119
öyle ki 92
öyle misin 81
öyle görünüyor 500
öyle işte 113
öyle bir şey yok 92
öyle oldu 102
öyle mi diyorsun 87
öyle demek istemedim 274
öyle ya da böyle 119
öyle ki 92
öyle misin 81
öyle görünüyor 500