Anlamsız translate Spanish
4,562 parallel translation
Anlamsız.
No tiene caso.
Kahretsin Jill, bu çok anlamsız.
Maldita sea Jill, esto no sirve de nada.
Biz burada olmayacağız. Anlamsız!
Nosotras no estaremos aquí.
Love'ı şiddet içermeyen, anlamsız ve rastgele bir eylemle alaşağı edeceğiz.
Vamos a atacar a Love con un acto de no violencia sin sentido.
Fazla umutlu aileler, anlamsız tikleri tepki işareti olarka görüyorlar.
Aunque los familiares esperanzados vean algunos movimientos leves y señales de respuesta. No creo.
Bu çok anlamsız.
NO ESTÁ BIEN, NO.
Beş Kralın Savaşı artık anlamsız.
Esta Guerra de los Cinco Reyes no tiene ninguna importancia.
Anlamsız şeyler.fakat yoktu Olanların hepsi kitaplarla ilgiliydi.
Algo fuera de lugar. Nada en los libros.
Anlamsız gelen birçok şeye anlam vermeye çalışıyordum.
Intentando darle sentido a un montón de cosas que no tienen sentido.
Bu anlamsız geziye çıkıyorsun. Şu an halkına öncülük etmen gerekiyordu.
Te unes a esta búsqueda sin sentido cuando deberías estar guiando a tu pueblo.
Gece çok anlamsız... tıpkı kara bir hançer gibi.
La noche es vasta, es como una daga negra.
Sadece anlamsız buluyorum.
- Es que creo que esto no tiene sentido.
Şikâyet etmiyorum. Görünen o ki, şu sıralar hayatımda anlamsız sekse ihtiyacım var ama... sen seks yaparken kendini kaybetmek istediğini söyledin.
Y es que resulta que en este momento quiero sexo sin sentido en mi vida, pero dijiste que quieres perderte en el sexo.
Bu çok anlamsız.
Esto no tiene sentido.
Söyledikleriniz anlamsız.
Están diciendo muy rápido palabras que no significan nada.
Anlamsız işlerle uğraşıyor.
Esto es absurdo.
Bir sürü anlamsız şey yazmışsın.
Lo que escribiste son garabatos.
Bu anlamsız olurdu.
No tendría sentido.
Bu da bana çok anlamsız geliyor. Aptalca, olamaz.
¡ No tiene sentido, no puede ser!
Bunlar anlamsız.
Están muy mal escritas.
- Shell olmadan her şey anlamsız geliyor.
Nada tiene sentido sin Shell. Carajo.
- Anlamsız bir şey.
- No es nada. No es nada.
Tyler'ın okulu açık olsaydı, bu anlamsız cinayet hiç yaşanmayacaktı.
De haber estado abierta la escuela de Tyler esta muerte sin sentido nunca habría tenido lugar.
Bu iş anlamsız olmaya başladı.
- Esto se está poniendo jodidamente ridículo.
Bu çok anlamsız.
Esto es ridículo.
Bu çok anlamsız.
Eso es una locura.
O çağrıyı bekledin de bekledin ve sonuç olarak, anlamsız bir hayatın oldu.
Ha esperado y esperado esa llamada y como resultado ha llevado una vida sin sentido.
O bir seferlik anlamsız bir şeydi. ve bir daha bunun hakkında konuşmayacağımızdan anlaştık.
Fue una cosa sin sentido de una vez, y hemos acordado no volver a hablar de eso otra vez.
- Şu anlamsız, başbelası Lydia, değil mi?
- Esa alborotadora vacua de Lydia, ¿ verdad?
Bir devletin kendi halkını bombaladığını görmek bunları çok anlamsız kılıyor.
Todo eso no vale nada cuando has visto a un gobierno bombardear a sus propios ciudadanos.
Anlamsız!
No tiene sentido...
İnsanların evlerini, belgelerini ve mallarını anlamsız aramalar ve gasp olaylarına karşı güvenlik altına almaları için insan hakları vardır.
El derecho del pueblo a que sus casas, documentos y efectos personales estén a salvo de registros y embargos injustificados no podrá ser vulnerado.
Talia Kavramı bana anlamsız gelen şeyler söylüyor.
Talia Concept habla de cosas de las cuales ignora el significado.
Sonra bu yaptığın baş ofis tarafından bile onay almayan anlamsız şeyleri eski haline döndüreceksin.
luego puedes deshacer toda esta brujería, nada de esto ha sido incluso aprobado por la oficina central
Yani bu muhabbetinin anlamsızlığı çünkü kışın ortasında Antarktika'dayız ve o bana havanın soğuk olup olmadığını soruyor.
Es la mitad del invierno, y ella me está preguntando si hace frío fuera.
Çok anlamsız.
No tiene sentido.
Burada anlamsız olan birşey var.
Es algo que sólo.
Yoksa anlamsız olmazdı.
De lo contrario, no tendría sentido.
Bu çok anlamsız.
- Esto no tiene sentido.
Bu anlamsız.
Es irrelevante.
Bu senin anlamsız savaşın.
Ésta es su guerra necia.
Bu anlamsız savaş, çocukları harekete geçirecek.
Esta guerra necia está estimulando a estos chicos.
Bu anlamsız savaş tam olarak neyle ilgili?
¿ De qué se trata realmente, esta guerra artificial?
Anlamsız şeyler sorma o zaman.
Si no tiene sentido o no es divertido, no lo digas.
Bir çete savaşının ortasındayız... ve bütün çalışanlarım hangi adinin ölümü sonsuza dek... minnettar olunacak diğer adiyi öldürdüğünü bulmak gibi... anlamsız bir göreve kendini adamış durumda.
Joe, estamos en el medio de una guerra de bandas, y todo mi pueblo son actualmente comprometido con la tarea sin sentido de tratar de encontrar que especial Prick matado algún otro pinchazo por cuya muerte debemos estar eternamente agradecidos. Todavía eres un miembro de Homicidios.
Sığ ve anlamsız jestlerle dolu bu dünyada birine sahiden yardım edebilmek için bir fırsatmış gibi geliyor bana bu.
No, creo que en un mundo de superficialidad y detalles sin sentido, esta es mi manera de ayudar a alguien de verdad, ahora mismo.
Anlamsız çünkü.
No tiene sentido.
Böyle bir tahrip anlamsız.
Tal ruina... Es... un sin sentido.
Öyle söyleyince anlamsız geliyor ama kim benim gibi olmazdı ki?
Bueno, suena medio dramático cuando lo pones de esa forma, pero, ¿ quién no lo estaría?
Anlamsız kaygılarım için beni mazur görün.
Mis disculpas por haber pensado otra cosa.
Bugün Aziz Valentine'i andığımız gün. Kıymet verdiğimiz şeyleri anlamsız bir şekilde daha çok şişko ve daha az çekici yapmak adına şeker ve çikolata vererek kendi devletine başkaldırdığı için halk tarafından başı kesilmiş bir adam.
Hoy es el día en que honramos a San Valentín, un hombre decapitado públicamente por desafiar a su gobierno, intercambiando dulces y chocolates para hacer que los objetos de nuestro afecto estén más gordos y menos atractivos.
anlamadım 1209
anlamıyorum 2163
anlamı 137
anlamadın 43
anlamıyorsun 843
anlamında 18
anlamıyor musun 942
anlamı nedir 18
anlamı ne 66
anlamıştım 59
anlamıyorum 2163
anlamı 137
anlamadın 43
anlamıyorsun 843
anlamında 18
anlamıyor musun 942
anlamı nedir 18
anlamı ne 66
anlamıştım 59