Açı translate Spanish
355,695 parallel translation
Bonus tartışmaya açık değil.
El extra no es negociable.
İkinizin hala açık bir dosyanız olduğuna inanıyorum.
Creo que ustedes aún tienen una investigación abierta.
Çocuklarımız bize gelip olgun ve açık bir şekilde endişelerini dile getirdiler. Aynı örnek davranışla onlara karşılık vermeliyiz
Nuestros hijos vinieron a expresarnos sus inquietudes en una forma madura y articulada, y debemos responder con un ejemplo de buen comportamiento.
Kapımızın her zaman açık olduğunu bilin.
Y sepan que nuestras puertas siempre están abiertas.
- Açıkçası Bago hariç.
- Excepto el'Bago, aparentemente. - Sí. ¿ Por qué?
Açık olmak için o benim, değil mi?
Para estar seguros, soy yo, ¿ verdad?
Size söylemiştim. Tommy T bayiliği açılabilsin diye kütüphanenin doğu kanadı kapatılıyor.
Se los dije, la biblioteca cerrará su ala Este, para convertirla en una franquicia de Tommy T.
Orson'a Tommy T mi açılıyor?
¿ Un Tommy T en Orson?
Satışa bakmak isterseniz saat altıda tekrar açılacak.
Abren mañana a las 6 : 00 a.m. por si quieren ir a ver las rebajas.
Evren açıkça sana bir şeyler söylemeye çalışıyor.
El universo claramente está intentando decirte algo.
Hayır başka, daha açıklayıcı bir şey. Mikrofişimde 1983 yılından bulduğum çok ilginç bir şey hakkında.
No, es otra cosa, algo más revelador, algo muy interesante que encontré en mi microficha de 1983.
Beraber bir geleceğimiz olmadığını hissediyorsam diyeceklerimde açık olmalıyım.
Siento que no tenemos un futuro juntos, debo ser claro, y decir lo que siento.
Kapı açık mı kalsın kapalı mı?
¿ Puerta abierta o cerrada?
Televizyon açık.
La tele está encendida.
Çok açık bir şekilde Brick'in kabul edilmediğini hatırlattı.
Sí, bueno, él me recordó no tan sutilmente que Brick no ha sido confirmado.
Friends'in açılışını tekrar yapıyoruz.
Estamos reinterpretando la entrada de "Friends".
Artık yatıya çağırmak, taco ve sevilen sitcomların açılışını yapmak yok.
No más pijamadas, no más tacos, y no más reinterpretar la secuencia de entrada
Annenin yerinde olsaydım sana bunu açıklardım.
Si hubiera seguido siendo tu mamá, te habría explicado esto.
Çok açık saçık.
Demasiado picante.
Tamam, seninle açık konuşacağım.
Bien, te diré la verdad.
Açıkçası yıldız olacağım.
Obviamente, yo seré la estrella...
çeviri : samet _ 419 Tatil mevsimi... Şemsiyeler açılır, temiz havlular gün yüzüne çıkar ve ışıltılı havuz hazırlanır.
La temporada de calor... cuando se levantan las sombrillas, se preparan las toallas frescas, y la piscina espumosa espera.
Suyu, kimyasalları masraf oluyor ve açıkçası etrafını biçmekten yoruldum.
Cuesta dinero, con toda el agua y los químicos, y francamente, estoy cansado de podar el césped alrededor.
Bu doğru. Göz açıp kapayıncaya kadar senin odan babamın benim odamda annemin TV odası oluvermiş ve sonra hepimiz evlenip çocuk sahibi olmuşuz ancak ailemizi koyacak odamız olacak mı?
Antes de que te des cuenta, tu cuarto será el cuarto de tele de papá, y mi cuarto se convertirá en el cuarto de tele de mamá, y luego estaremos todos casados con hijos,
Bu açıdan bakarsak, hâlâ annemle ne işin var?
Bueno, en ese caso, ¿ qué sigues haciendo con mamá?
Açıkçası para konusunda kötüsünüz.
Obviamente usted es mala con el dinero.
Benim de, her ne kadar Cindy açık tenli olmamı sevdiği için güneş tepedeyken kullanmayacak olsam da.
Yo también... aunque tal vez no esté aquí durante las horas de sol más fuertes, porque Cindy me quiere pálido.
"Babanın gömleklerinden hangisini seviyorsun açık mavi mi, koyu mavi mi?"
"¿ Cuál camisa de cuadros de papá es mi favorita, la azul oscuro o la azul claro?".
Anne, lütfen açımdan çıkar mısın?
Ahora, mamá, ¿ podrías por favor salir de la toma?
Çörek dükkanındaydım ve yan tarafına yeni bir dükkan açılmıştı, The Giftery.
Estaba en la tienda de donas, y la nueva tienda, "El Regalador" estaba en seguida.
Ama benimki açılabilecek bir şey değil.
Pero el mío no es algo que se pueda abrir.
Bir de açık olmak için, o kedi videosu granit fiyatlarını araştırırken çıktı, kimseye söylemiyorsunuz.
Y para ser claros, el video del gato... salió de la nada cuando estaba investigando precios de granito, así que no compartas eso con nadie.
Ama lisede partiye gidip gitmemeniz fark etmez çünkü benim dünyam gerçekte üniversitede açıldı.
Pero, saben, no importa que yo no iba a fiestas en la preparatoria, porque mi mundo de veras se amplió en la universidad.
Hayallerimden biri uyanınca otomatik açılan TV'nin icat edilmesi, diğeri Avrupa'ya gitmek.
Inventar una televisión que se encienda cuando despiertes, e ir a Europa... esos son mis dos sueños.
Açıkçası ailen seni çok doğru yetiştirmiş.
Claramente tus padres te educaron bien.
Anagram belirteçini içeriye gizledim ama temel olarak bir örnekli açıklamaydı.
He enterrado el anagrama indicador en un sitio indebido, pero... era una simple ilustración.
Bunu nasıl açıklayacaksın?
Bien, pues, ¿ cómo explicas eso?
Açıkçası, - çünkü buna ihtiyacın var.
Oh, sí, es obvio
Hazır, çekil, git! Oh, benimki açık.
¡ Preparado, listo, ya!
Açıkçası, neden bunu yapıyorlar?
Honestamente, ¿ por qué lo hacen?
Seamus Doyle olarak, gün için vinç arkadaşım açıkladı.
Como Seamus Doyle, mi compañero "wincher" por el día me explicaba
Yani, tamam, ırk açık. İşte başlıyoruz.
Entonces... de acuerdo, vamos a correr, adelante
Baggsy, skorlamanın nasıl çalıştığını açıklamak için hazırdı.
"Baggsy" se acercó para explicarme cómo funcionaba el sistema de puntos
Böylece sürüşü iyi bir açıyla tutar,
Para poder conservar el derrape con un buen ángulo
Üzgünüm ama aylardır acı çekiyorsun ve kimseye gitmiyorsun.
Bueno, lo siento, pero te ha dolido durante meses, y no quieres ir a ver a nadie.
O köpeği kaybetmenin acısını dindirmek için aldıkları köpek de öldü.
El perro nuevo que compraron para superar el dolor de perder a ese perro, está muerto.
Belki burada oturmalı ve bende sebep olduğun acıları düşünmelisin.
Tal ves deberías sentarte aquí y pensar en todo el dolor que me has causado.
Açık bar!
¡ Barra libre!
Bir sürü arkadaşım ve aile öldü, acıyı önlemeye çalışıp duruyorum.
Muchos amigos y familiares han fallecido así que solo quiero trabajar y trabajar para evitar el dolor.
Üzgünüm, aç değilim.
Está bien. No tengo hambre.
Acıkmaya başladım.
Tengo hambre.
açıkça 70
açıyorum 51
açım 163
açılmıyor 31
açıklama 21
acımasız 58
açıktı 18
acil mi 32
acilmiş 30
acil servis 72
açıyorum 51
açım 163
açılmıyor 31
açıklama 21
acımasız 58
açıktı 18
acil mi 32
acilmiş 30
acil servis 72
acıklı 17
açıklayayım 67
acıktın mı 52
acil durum 292
açıklayabilirim 134
açıkça söyle 26
acınası 21
açıklayacağım 42
açılın 243
acilen 34
açıklayayım 67
acıktın mı 52
acil durum 292
açıklayabilirim 134
açıkça söyle 26
acınası 21
açıklayacağım 42
açılın 243
acilen 34