English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Spanish / [ B ] / Bazen de

Bazen de translate Spanish

13,952 parallel translation
Bazen erken geliyor, bazen de bir anda üç ay ortadan kayboluyor.
A veces llega temprano y a veces desaparece durante tres meses.
Gerçek bazen delilerin aklında yatar.
La verdad a veces reside en la locura de la mente. Venga.
J.D. Salinger, sayısız hayalciye sekizinci sınıflara, bazen de suikastçılara ilham verdi.
J. D. Salinger inspiró a soñadores, estudiantes de primer año y, en ocasiones, a asesinos.
Normalde yüzer ama bazen de batar.
Normalmente flota, pero a veces hunde.
Evet gerçekten de yapıyorum ve bazen de tanınmış biri bile olabiliyorum.
Sí, lo tengo, y a veces... hasta me reconocen.
Bazen de yaptıkları yanlarına kalır.
Y algunas veces se salen con la suya.
İyilik karşılığında yapılan iyilikler... Ve evet bazen de para karşılığında...
Unos favores por otros, y sí, algunas veces con dinero de por medio...
Bazen Birleşik Devletler'de infazlarda kullanılır.
A veces se utiliza en los EE.UU. en las ejecuciones.
Bunu duymanın zor olduğunu biliyorum ama bazen haklı olarak kötü şeyler yapmak zorundasındır.
Sé que es difícil de escuchar... pero a veces, tienes que hacer algo malo por los motivos adecuados.
Önümüzdeki bir saat içinde sizi gücün koridorlarına, kapalı kapıların ardına ve hatta çarşafların arasına götüreceğiz. Olivia Pope'un bazen ürpertici bazen kirli ama daima gizli kalmış dünyasına gireceğiz.
Durante la siguiente hora, os vamos a llevar por el interior de los entresijos del poder, tras puertas cerradas, y, sí, incluso entre las sábanas, para descubrir el, a veces emocionante, a veces sórdido,
Çocuğa nereye gittiğimi söylerim bazen, bilirsiniz, olur da...
Le digo al chico dónde estaré a veces, saben, en caso de...
Bazen Tom öğle yemeğini yemeyi unutuyor, bu yüzden eve geldiğinde yesin diye mutfakta ona kızarmış peynirli sandviç hazırlıyordum.
A veces Tom se olvida de comer, por lo que estaba en la cocina haciendo un sándwich tostado de queso para cuando llegase a casa. ¿ Qué hora era?
- Bazen trajedilerin tek kurtulanı suçlu hissedebilir.
A veces el único sobreviviente de una tragedia puede sentir culpa.
Bazen karım kendine zaman ayırsın diye kızımı da götürüyorum.
A veces me la llevaba conmigo para darle a mi mujer algo de tiempo a solas.
Bazen işe yaradı bazen yaramadı ama her halükarda her şey bittiğinde hepsi beni tanımıyormuş gibi davrandılar.
Algunas veces funcionó y otras no. pero de cualquier manera, cuando todo terminaba... todos actuaban como si no me conocieran en absoluto.
Bazen büyük imkanlar hemen gözümüzün önündedir ama görmeyi istemediğimiz için onları görmeyiz.
A veces, las grandes posibilidades están en frente de nosotros, y no las vemos porque elegimos no hacerlo.
Bazen ordudaki zamanlarımı özlüyorum biliyor musun?
A veces echo de menos estar en el cuerpo, ¿ sabes?
Herkesin bazen biraz eğlenmeye ihtiyacı vardır, değil mi?
Todos necesitan entretenimiento de vez en cuando. ¿ No?
Mesela bazen bir şey görürsünüz, isteyiverirsiniz öylece.
Sabe que a veces cuando ve algo, lo quiere de repente.
Hayat sadece savunma yapmak demek değildir bazen başarıya ulaşmanın tek yolu hücuma geçmek diyen sen değil misin?
¿ No eres tú quien me dijo que la vida no se trata de actuar a la defensiva, que a veces la única manera de tener éxito es trabajar la ofensiva?
Bazen adı "temizleme" veya "kızıl zaman" bir dünyada "cinayet gecesi" bile diyorlar.
A veces lo llaman la limpieza o la hora roja. En otro mundo lo llamaban simplemente la noche de los asesinatos.
Bazen hayatımın saçmasapan bir terslikler dizisinden ibaret olduğunu hissediyorum.
A veces siento que toda mi vida es una serie de locuras vagamente relacionadas.
Hayatta her zaman savunma oynanmayacağını bazen kazanmanın tek yolunun atak yapmak olduğunu bana söyleyen kişi sen değil miydin?
¿ No eres tú quien me dijo que la vida no se trata de actuar a la defensiva, que a veces la única manera de tener éxito es trabajando la ofensiva?
Sadece bazen yemek yapmak sakinleşmeme yardımcı oluyor. Doktor Light hakkında bir şeyler duydun mu?
Es solo que, a veces cocinar me ayuda a relajarme. ¿ Has escuchado algo acerca de la Doctora Light?
Çünkü bazen o filmlerde oynama yapıyorlar bu yüzden de karıştırmış olabilirsin?
Porque suelen editarlos mucho y por eso puede ser que te confundiste.
Bazen hastalarımı hatırlamak için onları hatırlatacak not düşerim de.
A veces escribo descripciones de mis pacientes para ayudarme a recordarlos.
Sadece bazen istiyorum ki sen de benimkini biraz olsun umursa.
Ojalá que alguna vez te importe un poco la mía.
Bazen sadece biraz zaman vermek zorundasındır biraz mesafe.
A veces tienes que darle algo de tiempo, un poco de espacio.
Ama bazen birine ders vermenin en iyi yolu onları cezalandırmak değil en çok değer verdiklerini cezalandırmaktır.
Pero a veces la mejor forma de enseñar a alguien una lección no es castigándolos, es castigar a aquellos que más le importan.
Evet ama bazen evden dışarı çıkıp uzaklara sürüp şehirden çıkıp geri gelmek iyi oluyor.
Sí, pero a veces está bien salir de casa, conducir, salir de la ciudad, volver.
Bazen cadılar güçlü bir tılsım ya da eseri gücü içine gizleyerek saklar.
A veces las brujas ocultan un poderoso talismán o reliquia escondiendo la magia dentro de él.
Bazen, birisinin sana ateş etmesini durdurmanın tek yolu zırhını çıkarmaktır.
Bueno, a veces la mejor manera de conseguir que alguien pare de dispararte balas es quitarte la armadura.
Neticede, kıdemli kişilerin çoğunluğun iyiliği için yoldaşlarını ortadan kaldırması alışılagelmiş bir şey. Fakat bazen böyle kişiler yoldaşlarını hafife alırlar.
Hay, después de todo, sólidos precedentes de altos cargos eliminando camaradas en la búsqueda del bien común, pero a veces esos tipos subestiman a sus camaradas.
Okulumuzun sloganının "Herkes için üniveriste" olmasına rağmen üniversite herkes için değildir bazen.
Aunque nuestro lema de la escuela es'colegio para todos', veces universidad no es para todos.
Bazen cesur olmanın tek yolu, cesurmuş gibi davranmaktır.
A veces la forma de ser valiente, es pretender ser valiente.
Benim yaşım da, beyin rolodeksi bazen eroinden daha iyidir.
A mi edad, tirar de imágenes de archivo es casi mejor que la realidad.
Bazen mahrem konulari kendinden büyük hale getirmek daha kolaydir.
A veces es más fácil hacer cuestiones íntimas de algo que es más grande que tú.
Bazen bu elemanlar Khempal'in odasinda toplanir ve kagit oynarlardi.
A veces esta gente se reunía en la habitación de Khempal a jugar cartas.
Bazen ben de yetilerimi kontrol edemiyorum.
A veces yo tampoco puedo controlar mis facultades.
Çünkü bazen henüz yeterince büyük olmamamıza rağmen seçimler yapmak zorunda kalırız ve sonra bunlardan pişman oluruz.
Porque a veces tomamos decisiones para las cuales no tenemos edad suficiente, y después nos arrepentimos de ellas.
Ama bazen biraz şüpheli durumdayız. Daha önce görmediğimiz şeylerden.
Pero a veces desconfiamos un poco de las cosas que nunca hemos visto.
Tüm bunları geride bırakmanızı sağlıyor, bu bazen sadece bir anlık olsa bile o an yetiyor.
De alguna forma te permite dejarlo todo atrás quizá solo por un momento, pero a veces ese momento es suficiente.
Bazen bu, konfor alanınızın çok, çok, çok dışına çıkmanızı gerektirir.
A veces eso significa alejarte mucho de tu zona de confort.
Bazen benden de gençmiş gibi hissediyorum.
A veces tengo la sensación de que es más joven que yo.
Bazen dağın dörtte üçüne tırmanmış olabilirim, ama 20. "Evet" i almazsam fişi çekecek durumda olurum.
A veces eso significa que he hecho tres cuartos de la montaña, y que no puedo conseguir esos 20 síes y que abandono.
Bence bu benim için bazen bir şeydeki potansiyeli görüp sonra onu ortaya çıkarmaktır.
Creo que para mí, a veces, solo se trata de ver potencial en algo e intentar plantearlo.
Evet, bazen çalışan bir duşumuz ve güzel bir duş perdemiz var.
Sí, y tenemos una ducha veces el funcionamiento y esa dulce cortina de la ducha.
Bazen asıl önemli olan şeyleri fark etmek için bir şok etkisi gerekir.
A veces hace falta un shock para darse cuenta de lo que de verdad importa.
Bazen.
De vez en cuando.
Bazen sayılar yerine kendine güvenip, ekibine inanıyorsun.
Una cosa que aprendí de ti fue que no siempre se vive de los números. A veces confías en ti mismo, crees en tu equipo a pesar de los números.
Bazen bir hacker hakkında bir şeyler duyarsın.
Ocasionalmente, podría oiga hablar de un hacker.
dede 298
deli 209
denise 139
deme 332
detroit 189
dean 111
dennis 260
delia 49
dell 45
denis 42
debbie 254
dedi 2780
denver 202
deuce 21
delorean 17
dent 20
dendi 27
denny 66
deniz 113
demiş 290
ders 21

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]