Başka bir şey bilmiyorum translate Spanish
300 parallel translation
- Ama onun hakkında başka bir şey bilmiyorum.
- Pero no sé nada más de él.
Başka bir şey bilmiyorum.
No conozco nada más.
Dartmoor'da yaşadığınız dışında başka bir şey bilmiyorum... Çantanızdaki Devon County Chronicle gazetenizin üzerinde 14 Temmuz tarihi var.
No sé nada, salvo que Ud. vive en Dartmoor y que tiene en su maletín el periódico de Devon del 14 de junio.
Bea, başka bir şey bilmiyorum.
Bea, ya no sé qué ocurre.
- Başka bir şey bilmiyorum.
- No sé más.
Başka bir şey bilmiyorum dedim size.
Yo no sé nada más.
- Başka bir şey bilmiyorum.
No sé nada más.
Başka bir şey bilmiyorum.
Dijiste adiós y te marchaste.
- Başka bir şey bilmiyorum.
- No sé nada más.
Apache'ler oraya götürdüler. Başka bir şey bilmiyorum. İyi misin, Jimmy?
si quiere morir pude ir allí porque este es el momento que los Apaches se están reuniendo... para volver a hacer una "visita"
Onun hasta olduğunu yazmıştınız. Romatizması olduğunu söylüyordunuz ve başka bir şey bilmiyorum. Fakat sapasağlam görünüyor.
Me escribió usted diciéndome que estaba enfermo que tenía reuma y no sé que más cosas, y resulta que está sanísimo.
Başka bir şey bilmiyorum.
Yo no sé nada más.
Zengin bir herifle kaçtı işte. Başka bir şey bilmiyorum.
Se fue con un hombre rico, y eso es todo.
Doğruyu söylüyorum. - Başka bir şey bilmiyorum.
Te digo la verdad, es todo lo que tengo.
Başka bir şey bilmiyorum.
Desconozco si tenía otro problema.
Ama sahip ve Mingo'dan öğrendiğimden başka bir şey bilmiyorum.
Pero sólo sé lo que me enseñaron el amo y Mingo.
Hepsi bu, başka bir şey bilmiyorum.
Es todo lo que sé. No tengo más información.
Aslında, bu yer hakkında "The Carlyle" adından başka bir şey bilmiyorum.
No sé absolutamente nada de este sitio excepto que se llama Carlyle.
Bundan başka bir şey bilmiyorum.
Es lo único que sé.
Başka bir şey bilmiyorum, yemin ederim!
¡ No sé nada más, lo juro!
Başka bir şey bilmiyorum.
En una lanzadera.
Raju Pandit. Ondan başka bir şey bilmiyorum..
Raju, se las vendo a Raju Pandit.
Başka bir şey bilmiyorum.
No se nada mas.
Başka bir şey bilmiyorum.
¡ No sé nada más!
Başka bir şey bilmiyorum.
Y en cuanto sale me entero que el muy cabron va por ahi con mi chica, y no se que mas.
Hatıralarının arada bir görünmesinden başka bir şey bilmiyorum.
No he tenido más que recuerdos fugaces.
Ama başka bir şey bilmiyorum.
Pero aparte de eso, no sé.
Başka bir şey bilmiyorum.
No sé nada más.
Bir şey bilmiyorum dedim. Başka diyeceğim yok.
Le dije que no sé nada y eso es lo que hay.
Bilmiyorum, aklıma başka bir şey gelmiyor.
No lo sé, no se me ocurre nada más.
Sırf meraktan mı yoksa başka bir şey mi var bilmiyorum.
No sé si sientes curiosidad o si es otra cosa,... algo más.
Ama bu halimle sana yükten başka bir şey değilim ne zaman düzeleceğimi de bilmiyorum.
Pero ahora solamente soy una carga, y no sé cuándo mejoraré.
Bilmiyorum. Eminim daha başka bir şey de yapılabilirdi.
No sé... estoy segura de que se podía hacer otra cosa.
Ama sahip ve Mingo'dan ögrendigimden baska bir sey bilmiyorum.
Pero sólo sé lo que me enseñaron el amo y Mingo.
Şimdi ben bir fahişeyim ve bir erkeğin altına yatmaktan başka... hiçbir şey bilmiyorum. hastalık kapmaktan ölümüne korkarak.
Ahora yo soy una puta, y no sé nada... excepto que llevo un hombre a cuestas, estoy aterrada, me iré a ese pequeño casino.
Bilmiyorum. Sadece alkol yüzünden değil. Başka bir şey daha var.
No sé, no era sólo alcohol, había algo más.
Bilmiyorum. Roger kullanacağı arabada sorun ya da başka bir şey var mıydı?
No lo sé. ¿ Roger tuvo algún problema con el auto o algo así?
Sebebi banyo yapamaması mı ya da başka bir şey miydi bilmiyorum.
No sé si fué porque no podía bañarse o alguna otra razón.
Bir şey beni başka bir şeye götürüyor ve bir sonrakinde karşıma ne çıkacağını bilmiyorum.
Sigo a mi olfato. Una cosa lleva a la otra y no sé qué es lo próximo que voy a encontrar.
Aklımdan neler geçiyor bende bilmiyorum. Bunda yanlış bir şey yok. Kafan başka yerdeyse.
- Hoy no parece que tengas... la cabeza para muchas cosas.
Başka ne söyleyebileceğimi bilmiyorum. Her şey bir yana onu hala önemsiyorum.
No sé qué más decir excepto que, a pesar de todo...
Ben de flütten başka bir şey bilmiyorum.
Yo sólo sé tocar la flauta.
Bir şey bilmiyorum. Hayır, başka bir şey olmalı.
tiene que ser otra cosa.
Altında başka bir şey var mıydı bilmiyorum.
No sé si algo más sucedió.
- Bilmiyorum. Başka bir şey var mı?
- No lo sé. ¿ Algo más?
Bilmiyorum. Demek istediğim, endişeleniyorsan... Polisi aramaktan başka yapabileceğin bir şey yok.
No sé, la policía no tiene nada mejor que hacer.
Yapabilirlerdi, bilmiyorum, belki asteroid'i yörüngede hareket ettirebiliyorlardır ya da başka bir şey?
Es posible que puedan cambiar la órbita del asteroide o algo similar.
- Bilmiyorum başka bir şey olmalı.
No se que otra cosa podria haber pasado.
Ne kadar doğru bilmiyorum ancak, bana geçen gece birlikte olduklarını söyledi başka da bir şey bilmiyorum.
No sé si es verdad, pero él me dijo que estuvieron juntos anoche. - Y no sé que más.
- Başka bir şey olmadığına emin misin? Bilmiyorum.
- Seguro que solo es eso?
Başka bir şey için, bundan vazgeçmeyi düşünür müydün bilmiyorum.
Supongo que no habrás pensado en la posibilidad de dejarlo por otra cosa.
başka bir isteğiniz var mı 22
başka bir gün 31
başka biri mi var 22
başka bir şey yok 82
başka bir şey yok mu 20
başka bir şey ister misiniz 24
başka birşey 59
başka biri 45
başka bir şey istemiyorum 16
başka birini bul 21
başka bir gün 31
başka biri mi var 22
başka bir şey yok 82
başka bir şey yok mu 20
başka bir şey ister misiniz 24
başka birşey 59
başka biri 45
başka bir şey istemiyorum 16
başka birini bul 21