Belki daha da fazla translate Spanish
161 parallel translation
Belki daha da fazla.
Quizá más que eso.
- Belki daha da fazla.
- Tal vez más.
- Belki daha da fazla.
- Puede que más.
Belki daha da fazla.
Tal vez más.
Böyle bir ev için, oraya bak, şuraya bak, onu al, bunu koy, bütün gece sürer, belki daha da fazla.
En una casa como ésta, mirarlo todo, seleccionarlo y escogerlo, me llevaría toda la noche... y más.
Belki daha da fazla olmuştur.
Creo que pasó más tiempo.
Ama ben her iki ligin de lideri durumundaydım 25, belki daha da fazla...
Aún así, fui líder en ganados en ambas ligas... casi 25, tal vez más...
Bilmiyorum. Bir hafta, belki daha da fazla.
No sé, dentro de una semana.
Onu günde on kez açtım, belki daha da fazla.
La abría 10 veces por día, quizá más.
Belki daha da fazla.
Quizás más.
Hüküm giymiş muhtemelen binlerce, belki daha da fazla masum insan vardır.
Probablemente haya habido... miles de... personas inocentes condenadas... y probablemente habrá miles más.
- Tanrım. Belki daha da fazla.
Tal vez un poco más.
Akciğer dokularınızın % 60'ını kaybettiğinizi söyleyebilirim, belki daha da fazla.
Diría que ha perdido... el 60 % de su tejido pulmonar, quizás más.
Belki daha da fazla.
Tal vez más alto.
Bilirsin... bu zamanda, bu asırda... insanlar... hiç olmadıkları kadar vahşileşiyorlar... belki daha da fazla.
En esta época... la gente es tan violenta como siempre. Tal vez, más.
Ama monoksit bir saat kadar süre alıyordu, belki daha da fazla.
Pero el monóxido podía tardar una hora.
Belki daha da fazla...
Incluso mejor.
Sonra ben "hayır" dedim 5 kere, belki daha da fazla.
Y luego dije que no, como 5 veces, o tal vez más.
Lamba en azından üç gündür buradaydı, belki daha da fazla.
La lámpara lleva aquí unos tres días, quizás más.
İnşaatı altı hafta geciktirecektir. Kışın geldiğini düşünürsek, belki daha da fazla.
Eso demorará la construcción al menos seis semanas, probablemente más si el tiempo no acompaña.
Çalışmalarımız binlerce, belki daha da fazla insanın hayatını kurtarabilir.
Podemos salvar miles de vidas o incluso más.
Ortalama bir öküz 15 ya da 18 dolara satılıyor. Belki de daha fazla.
Eso significa que se paga entre 15 y 18 dólares por cabeza.
- Belki daha fazla, onu da öğreniriz. Bak!
- Puede que más, lo averiguaremos. ¡ Mira!
Bu olanlar yaklaşık üç sene ya da belki daha fazla öncesindeydi. Kış zamanıydı.
Eso fue hace unos tres años, quizá más.
Evet, orada bütün bir müfrezeyi devirirsin, ya da biri bir bomba icat eder ve şıp diye 100000 kişiyi öldürür ve belki de daha fazla madalya alır.
Antes de la guerra,... iba dando tumbos, perdido entre la multitud.
Bir kadının ona verebileceğinden daha fazla şey istiyordur belki de.
Quizá quiera más de lo que su mujer le da.
Belki bundan sonra daha da fazla olacak.
Deberían ser más, tal vez venir más ahora.
Belki sabahtan önce daha da fazla.
Quizás más antes del amanecer.
O da en az benim kadar karşı. Belki daha fazla.
Está en contra tanto como yo, quizá más.
5 milyon yıl kadar. Belki daha fazla da olabilir.
Unos cinco millones o tal vez más.
Belki de daha fazla, çatıda.
Quizá más. En el tejado.
Oh, 10 ya da 12,000 şişe, belki daha fazla.
10 ó 12000 botellas.
Biz onlardan daha az karmaşık düşünüyoruz. Ya da belki daha fazla. Bilmiyorum.
Al final pensamos que es menos complicado... o quizás más... ¡ no sé!
11 yıl önce olmalı. Belki ondan da daha fazla.
Tal vez más, incluso.
Gerçekten dışarıda "Otel" yazıyor. Belki de daha açık olmalıyım. "Geceyi atlatma oranı % 50'den fazla... olanlar için Otel."
Pondré un cartel : "Hotel sólo apto para personas con un 50 % de probabilidades de vivir".
Oyunun kurallarını bana da anlatırsanız belki biraz daha fazla zevk alabilirim.
Si me explicase las reglas del juego, me divertiría.
2 aydır bekliyorum, belki daha fazla... 60 gün tamam, ama 63 ya da 64 olmaz...
Te irás. - Llevo dos meses esperando. Más.
Belki bir saat, ya da daha fazla.
Quizá una hora. Quizá más.
- Belki daha da fazla.
Quizá más.
Belki daha fazla. Belki yolda da birkaç tane toplarız.
Y lo que podamos conseguir por el camino.
Süpermarkettekiler yıllardır donmuş halde belki daha da fazla. Neden süpermarkete gitmedik? Taze olmalılar.
Deben ser frescas.
General, Dr Jackson Abydos'da bir kabartma buldu. 1000 ile mümkün, belki daha fazla koordinatlarıdır.
General, el Dr. Jackson encontró un cartucho en Abydos con 1.000 coordenadas posibles, quizá más.
"Diğer uygarlıklarla iletişim kurmanın artık rüyalarımızı bile aşan bir durum olmadığına, bunun insanlık tarihinin doğal bir parçası olduğuna ve belki de pek çoğumuzun ölmeden bunun gerçekleştiğini göreceğimize hergün daha da fazla bilimadamı inanıyor."
Los científicos creen que el contacto con otras civilizaciones ya no está más allá de nuestros sueños sino que será un evento natural en la historia de la raza humana que tal vez ocurra durante la vida de muchos de nosotros.
Belki bir yerlerde birisi, uzak bir ormandayken içleri dışlarına çıkabilecek olan o domuzlar yerine üretim programı ya da terfisi konusunda daha fazla endişeleniyordu.
A Io mejor alguien estaba más preocupado por plazos de producción o ascensos que por aquellos soldados rasos en una jungla remota, que acababan con las tripas en la mano.
Dinleyin, insanlarının sizin kadar belki daha da fazla gelişmiş olduğu... bir gezegene gitmiştik. Yo, yo değil.
No.
Belki daha fazla sayıda postere ihtiyacın vardı, hayatım.
A lo mejor necesitabas más pancartas.
Mm, belki de başka ilaçları da "yer değiştirirsek" daha fazla hastayı tedavi edebiliriz.
Quizás podríamos "reasignar" otros medicamentos,... tratar a más pacientes.
Belki bugün daha da fazla. Onu yakalayacağız. Çünkü biz, onu yakalayana kadar durmayacağız.
No pararemos hasta atraparlo.
Belki yüzlerce değil ama bir çift, üç ya da daha fazla.
Mejor cientos no, sino otros 2 o 3.
O da kazanabilirdi, belki gelecek sefere kazanır. Ama benim kazanma ihtimalim daha fazla. ... veya onunki.
Sabes, podría haber ganado ella, y quizas, la próxima vez lo haga... pero mas probablemente, las posibilidades estan a mi favor... o a favor de ella aparentemente, estamos parejos
Haklıydı bunu ona ben yapmıştım ve hoşuma da gidiyordu asıl komik olansa onu hala seviyordum hatta belki şimdi daha fazla sonunda bana ihtiyacı olduğunu, [br] beni takdir ettiğini hissetmiştim.
Tenía razón. Yo le había hecho eso y estaba disfrutándolo. Lo curioso era que todavía la amaba.
belki daha sonra 97
belki daha az 29
belki daha fazla 71
daha da fazlası 27
belki 3654
belki de 1259
belki bir gün 64
belki de öyle 45
belkide 50
belki sen 32
belki daha az 29
belki daha fazla 71
daha da fazlası 27
belki 3654
belki de 1259
belki bir gün 64
belki de öyle 45
belkide 50
belki sen 32
belki değil 57
belki mi 36
belki sonra 108
belki başka zaman 69
belki de hayır 17
belki biraz 51
belki ben 27
belki bir dahaki sefere 27
belki bu 38
belki de ben 23
belki mi 36
belki sonra 108
belki başka zaman 69
belki de hayır 17
belki biraz 51
belki ben 27
belki bir dahaki sefere 27
belki bu 38
belki de ben 23