Belki değil translate Spanish
4,384 parallel translation
Belki değil.
Quizá no.
Şey... belki değil liposuction.
Quizá no liposucción.
Belki de burada kalmalıyız, değil mi büyük anne?
Quizá no haya que ir, ¿ verdad, abuela?
Belki.. biraz tembel ama.. bu sorun değil ki
Tal vez él sea un poco lento, pero... Si esta es la peor de sus preocupaciones, entonces están bien.
Belki Luke'un Olympus'u yok etmesini sadece... Annabeth ve Grover bana yardım ettiği için durdurabildim, değil mi?
Tal vez solo impedí que Luke destruyera el Olimpo porque conté con la ayuda de Annabeth y Grover.
# Belki de ondadır son söz # En ummadığınız anda gelir # Onu reddetmek mümkün değil
Ella podria ser la respuesta viene cuando menos lo esperas le y nadie puede rechazarla aqui viene la diosa
Belki de bu iyi bir fikir değil.
Tal vez esto no es una buena idea.
Seni değil, ama belki iyi bir arkadaşını.
Tú no, pero un buen amigo, tal vez.
Belki eskisi gibi iş çıkaramıyorum. Ama bu berbat ettiğimiz ilk iş değil.
Puede que ya no esté como antes, pero no es la primera que fallamos.
Belki, yeterli değil.
"quizas" no es suficiente.
- Hayır, öyle değil. İçkiler, haplar, aldatma ya da aksi tavırların olmasa, kim bilir belki de yürüyebilirdi.
Y quién sabe si, de haber sido solo la bebida, o la droga, la infidelidad o el carácter, hubiera funcionado.
Belki Afrika'da değişir, ama burada değil.
Quizá en África, pero no aquí.
Belki dans etmelisin. - Dans edebilirsin, değil mi?
- Bailas, Huh?
Uh, bilirsiniz? Bilemiyorum, belki bana eski kafalı dersiniz ya da herneyse, ama bu benim eşimden yapmasını isteyebileceğim bir şey değil, tamam mı?
Pero eso es algo que no querría que mi esposa hiciera, ok?
Tamam, belki biraz eskidirler ama mayın mayındır sonuçta, değil mi?
Es decir, son un poco viejas, pero una mina es una mina, ¿ de acuerdo?
Tanrı'dan dilememeni önermeliyim. Ama çok az bir meblağ için, o kadar da iyi bir tavsiye değil belki de.
Debería aconsejarle dirigirse a Dios, pero... no lo vamos a molestar por una suma tan baja.
Belki bir kurabiyede değil, filler üzerindeki bir dozdandır.
¡ Tal vez con dosis para elefantes, pero no por una galleta!
Belki o doğru sözcük değil.
Quizás no sea esa la palabra adecuada.
Avrupa Parlamentosu olsa belki, ama burada değil.
A menos que quieras ser eurodiputada.
Belki Halliburton'dan değil ama, Halliburton Teen'den.
Tal vez no Halliburton, pero sí Halliburton Teen.
Belki de bunun yolu Güney California'daki en büyük iş adamı olmaktan değil...
Tal vez la forma de hacerlo no es ser el mayor empresario del sur de California, sino...
Belki ileride çifte buluşma yaparız, değil mi kayınbirader?
Quizá nos espera una cita doble, ¿ no, cuñado?
Belki gerçek hayatta değil ama hayallerde.
Quizás no en la realidad, pero sí en la imaginación.
Belki çok sık değil.
Bueno, no muy seguido.
Tamam. Belki yarın akşamki partiye getiririz değil mi?
Oh, bien....... Sí, tal vez te llevaremos tu parte mañana por la noche a la fiesta, ¿ eh?
Onun için belki çok geç ama kuyruğundan ayrılmamak için geç değil.
Tal vez es demasiado tarde para eso, pero no es demasiado tarde para cola-cirte.
Seni belki incitebilirler diye değil. Çünkü incitecekler.
No es porque puedan lastimarte, es porque lo harán.
"Belki de bunu bir uyarı olarak kabul etmelisin, Martin Uyarı değil de belki aklını başına toplaman için bir öneri."
"Quizá, Martín, uno debería ver esto como un evento que cause cautela. " No tanto como una advertencia, "sino una sugerencia para seguir derecho y al punto".
- Mesele yetenek değil. Belki senin için değil.
Quizá no para ti.
- Belki bir gün, ama şimdi değil.
¡ Quizás algún día, pero no ahora!
Ya da belki de seni ilk gördüğüm zaman. Belki o zaman da değil.
O tal vez la primera vez que te vi Tal vez ni siquiera entonces.
Önceden öyleydi belki ama artık değil.
Una vez, quizás, pero ya no.
Belki farkına varmamışsındır ama, ölmek artık eskisi gibi değil!
Tal vez tu no lo has notado, pero morir no es lo que era.
Belki doğrudan söylememiştir ama seni buna, o manipüle etti değil mi?
A lo mejor no te lo dijo directamente, pero te manipuló para que lo hicieras.
belki zamanı değil ama unutmadan yapalım.
Igual no es el mejor momento, pero es que si no después se me olvida.
Belki şu anda değil ama bu adamı ben yarattım, tamam mı?
Quizá ahora no, pero yo inventé a este tipo.
Belki gerçek değil...
Tal vez no es real...
Yani.. Evet. Belki de bu dirilmenin bir parçasıdır, değil mi?
A ver, vale, quizás es parte de la reanimación.
Bu bir... aslında... aslında... Korkunç bir şey olduğu vakit yani şey gibi bir deprem, belki de bir soykırım... Bence bazen birinin bir şeye ulaşması için kötü bir fikir değil.
Sabe en realidad cuando algo terrible ocurre o... una masacre creo que a veces no es una mala idea que una persona se abra.
Belki kocamı başka bir kadına,... belki arkdaşlarımı birbirine kaptırıyordum...,... ama bugün değil.
Quizá aún perdería a mi esposo por otra mujer, a mis amigos, pero hoy no. Oh, Dios mío.
Belki de yanılıyorsun, bu da gerçek değil.
Quizás estés equivocada, esto tampoco es real.
Belki iner inmez değil ama birkaç gün sonra.
Tal vez no es correcto pero después de unos días.
Belki çok iyi biri değil.
Tal vez no sea un tipo muy agradable.
Belki de o şekilde değil.
Quizá no de ese modo.
Bakın, ben de tuhaf değil demiyorum ama belki de onu görebilmek için işe girmiştir.
Solo creo que quizá aceptó el trabajo porque quería verla.
Belki sonra sipariş veririm. Verebilirim değil mi? Şerefe.
- Voy a ordenar uno más tarde, lo haré.
- Belki de hakikat bu evin sonraki nesle bırakılmasıydı, miras olarak değil.
Tal vez la verdad es que esta casa es una carga para la próxima generación, no un legado.
"Bazılarınız yarın değil, üç yıl sonra belki işlerinizi " geri kazanacaksınız. "Çoğunuz zaten kazanamayacaksınız" dersem...
"Oigan, algunos quizás recuperen sus empleos no mañana, sino dentro de tres años y la mayoría nunca recuperará su empleo".
Belki bir şey aldı ve açıkça düşünce değil.
Tal vez tomaste algo y no piensas claramente.
Belki de değil.
Tal vez no.
Bunu soylemenin sirasi degil belki ama... 18'imde anoreksi hastasiydim ve mahvolmustum.
Este no es el momento de decirlo... pero cuando tenía 18 años, tuve un poco de anorexia y así me quedé.
belki değildir 19
değil mi 44479
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değil mi 44479
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
değilse 32
değilsiniz 26
değil mi canım 39
değil mi dostum 28
değil mi anne 66
değil miyim 77
değil misin 154
değil mi çocuklar 56
değil mi efendim 66
değilse 32
değilsiniz 26
değil mi canım 39
değil mi dostum 28
değil mi anne 66
değil miyim 77
değil misin 154
değil mi çocuklar 56
değil mi efendim 66