Biliyor musun al translate Spanish
2,004 parallel translation
Biliyor musun işe başladığımda...
¿ Sabías que cuando llegué al trabajo...?
Biliyor musun? O kadar istiyorsan, al o zaman.
Si lo quieres, salta por él.
Neden biliyor musun her 5 dakikada bir ben geleceğim.
¿ Sabes qué? No te preocuparás en ir al baño cada 5 minutos.
Neden Alley'e gitmek istemiyorum biliyor musun, çünkü restoran eski kız arkadaşımın.
Bueno, la razón por la que no quiero ir al Alley, es porque es el restaurante de mi ex-novia.
Biliyor musun? Bir şey daha var fıstık alerjisinin ne kadar kötü olduğu umurumda değil.
Y algo más, no me importa la severidad de su alergia al maní.
Biliyor musun? Zooey ve ben birkaç ay önce birlikte golf oynamıştık.
Zooey y yo jugamos al golf hace un par de meses.
Bildiğini tahmin ediyorum ama gene de soruyorum, yahudilerin bizim peygamberimizi öldürdüğünü biliyor musun?
Está al tanto, quiero creer, que los judíos mataron a nuestro Señor.
Biliyor musun, organları alanlar, vericilerin çılgınlıklarını da alıyor.
Ya sabes que los que consiguen los órganos heredan la locura del donante.
Biliyor musun?
Al carajo con esto.
Biliyor musun, Robbie her okulda başrolü alıyor.
¿ Sabes que siempre ha tenido el papel principal?
Kaç defa hastaları duyduğumu ve onları iyileştirebilmeyi dilediğimi biliyor musun?
¿ Sabes cuantas veces al días escucho a la gente desear tener los poderes sanadores que tú tienes?
Eğer bunu okulda giyerse ne olur biliyor musun?
¿ Sabes qué le pasará si va con esto al colegio?
Artık sikişmekten zevk alamaz olmuş, ne yapıyormuş biliyor musun?
Ahora ni siquiera se excita al coger, así que lo que hace es...
Biliyor musun seni sikeyim, Joe.
¿ Sabes qué? Vete al carajo, Joe.
Onun için yaptığım ilk iş neydi biliyor musun?
Yo también tengo los míos. ¿ Sabe cuál fue el primer trabajo que le hice al padrino?
Adil olmayan ne, biliyor musun? Ben Bennett'in en sevdiği mısır gevreğini bile atamazken senin o kızla sinemaya gitmen. Yapma Grace.
Lo que no es justo es que tú puedas ir al cine con ella y yo no pueda pasar por delante de los cereales favoritos de Bennett.
Gensoru Zamanında, sonda sordukları komik soruyu biliyor musun?
En Question Time, ¿ conoces la pregunta graciosa que siempre hacen al final?
- Hele Bishop'un götünü siktiği adam var bir tane, biliyor musun?
Hay un tipo que al que Bishop le pateo el trasero.
Biliyor musun, bir kaç gün öncesine kadar iki tane oldukları. aklıma bile gelmezdi, sen çocuktan bahsettiğinde kafamın içinde birden bir ışık parladı.
¿ Sabes? Hasta hace un par de días no tenía idea... que había dos de ustedes, hasta que mencionaron al chico, entonces caí... fue como una bombilla que se fue por encima de mi cabeza.
Biliyor musun, sayelerinde ilk kez evine zamaninda gidecek diye dusunebilirsin.
Estaba pensando que... al menos lo dejaran ir pronto para que regrese a casa a tiempo.
Biliyor musun, kimileri bu gibi olayları Casimir Etkisi'ne dayandırır.
Sabes, algunas personas atribuyen eventos como estos al efecto Casimir.
Tabloyu satın alan polis şefi onu ne yaptı biliyor musun?
¿ Querés saber qué hizo el comisario al que le vendí el cuadro?
Barnabeez'de salata söylediğinde aslında ne alıyorsun biliyor musun? Gerçek çok pişmiş yumurta değil.
Oye. ¿ Sabías que cuando pides una ensalada en Barnabeez no es realmente huevo duro lo que trae?
Ne biliyor musun, siktir et.
¿ Sabes qué? Al carajo.
Biliyor musun, başlarda sana çok kızgındım.
Sabes, al principio estaba furiosa contigo.
Kimden bahsettiğini duymak isterim biliyor musun?
Tu sabes lo que me gustaria escuchar al respecto?
Bu mankafadan her hafta ne kadar mal alıyoruz biliyor musun?
¿ Sabes cuánto le compramos a este cretino... -... todas las semanas?
Biliyor musun, Küba'da herkes eşit sağlık hizmeti alıyor.
Sabes, en Cuba, todos reciben el mismo tipo de cuidado médico.
Süper iletken ne biliyor musun?
¿ Sabes al menos lo que es la superconductividad?
Biliyor musun? Belki de ikimizin birden, aynı anda taşınması ağır gelmiştir.
Quizás es demasiado que nos mudemos los dos al mismo tiempo.
Biliyorum! Ve ilk başlarda çok harika olduğunu sanmıştım, ama şimdi,... çok ağır gelmeye başladı, biliyor musun?
Y pienso que fue grandioso al principio, pero, es simplemente demasiado, sabes?
Yüzde yüz. Tamamen. Biliyor musun, hayatımda birkaç şeyi halletmem gerek..
Al cien por cien, totalmente lo hice, totalmente, es sólo que, ya sabes, necesito darme cuenta de algunas cosas mamá, y,
Neden hiç basketbol oynamadığımı biliyor musun?
Oh! Sabes por qué nunca jugué al basket en la universidad?
Geçen hafta doktora gittim. Ne dedi biliyor musun?
Fui al doctor la semana pasada. ¿ Sabes qué me dijo?
Oradan çıkarken neler hissettim, biliyor musun?
¿ Sabes cómo me sentí al marcharme de la habitación?
Neden yetimhaneye geldin, biliyor musun?
¿ Sabes por qué llegaste al orfanato?
Curzon Caddesi'ndeki silahlı olayı, iki ölüyü biliyor musun?
¿ Está al tanto del tiroteo en Curzon Street, dos muertos?
Gideon'un "Alışılagelmiş Bilgelik" de neyi anlattığını biliyor musun? Aptallık aşamaları.
¿ Sabe cómo llamaba Gideon a la sabiduría convencional?
Burası benim geldiğim ilk tiyatroydu, biliyor musun?
Ey, ¿ sabes que este fue el primer teatro al que entré?
Biliyor musun, bak eğer bana iyi davranırsan belki seni bir ara stüdyoya götürürüm.
Si eres realmente bueno conmigo... quizás te lleve al estudio alguna vez.
Stan, şehir merkezine gidip kokain almak ne kadar tehlikeli biliyor musun?
Stan, ¿ tienes idea de lo peligroso que es ir al centro a comprar crack?
Biliyor musun... Lois bir süre evde olmayacak alışveriş yüzünden.
Sabes, Lois fue al supermercado, no estará en casa por un rato.
Biliyor musun, Peter bu kadar alışveriş, yemek ve dekorasyondan sonra itiraf etmeliyim ki ; yeni seni acayip derecede seviyorum.
¿ Sabes, Peter? . Con todas las compras, la cocina, la decoración ; debo decir que estoy disfrutando de este nuevo Peter, y todo eso.
Bilmem, neler oldu biliyor musun? Annemin söyledikleri... Korkunç şeyler söyledi.
OK, no se si estás al tanto de lo que pasó y lo que mi madre dijo, pero... fue horrible y...
Bunun hakkında bir şey biliyor musun?
- ¿ Sabes algo al respecto?
Biliyor musun, beni başından savmanı ama aynı zamanda hâlâ bir şansım olduğunu hissettirmeni seviyorum.
Me gusta que me ignores pero al mismo tiempo, me haces sentir que te intereso y que quizá tenga una oportunidad.
Sonunda ne oluyor biliyor musun?
¿ Qué pasa al final?
Glynis, o gün neden bankaya gittiğini biliyor musun?
Glynis, ¿ sabe por qué ella fue al banco ese día?
Doğal düzene ne kadar zarar verdiğini biliyor musun?
"y me pregunté : al menos comprendes" "que interrupción eres para el orden natural"
Biliyor musun beni saklambaçta yendiğinde daha dört yaşındaydı.
Sabes... Ella tenía cuatro años la primera vez que me ganó al escondite. ¡ Cuatro! La busqué durante horas.
Al Capone'u hatırlıyor musunuz? - Ona nasıl hüküm giydirdiler biliyor musun?
¿ Recuerdas a Al Capone?
biliyor musun 6673
biliyor musunuz 1377
biliyor musun baba 17
biliyor musun peg 18
all right 20
allo 25
alex 1064
alice 882
alvarez 41
allah rahmet eylesin 22
biliyor musunuz 1377
biliyor musun baba 17
biliyor musun peg 18
all right 20
allo 25
alex 1064
alice 882
alvarez 41
allah rahmet eylesin 22
alexei 36
alacakaranlık kuşağı 39
alacakaranlik kuşaği 23
allah 1043
alan 546
alarm 144
alvaro 24
allen 166
ally 413
alma 146
alacakaranlık kuşağı 39
alacakaranlik kuşaği 23
allah 1043
alan 546
alarm 144
alvaro 24
allen 166
ally 413
alma 146