English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Spanish / [ B ] / Biliyorsun işte

Biliyorsun işte translate Spanish

1,015 parallel translation
- Biliyorsun işte.
Bueno, pues es que...
Biliyorsun işte, beni öptüğün.
- Cuando me besaste.
Biliyorsun işte, yaşlı kadınınla birlikte.
Ya sabe, con la vieja dama
- Biliyorsun işte.
- Ya sabes.
Sarah, birbirimizi göremeyiz ki. Biliyorsun işte, konferanslar, toplantılar.
No nos ibamos a ver con conferencias, reuniones...
Biliyorsun işte... O gün...
Lo sabes bien, el... el día.
Artık biliyorsun işte.
Ahora ya lo sabes.
O genç bayanın adını hatırlamıyorum, biliyorsun işte, O.
No recuerdo el nombre de la joven, eso te lo dejo a ti.
Tamire geleceklerini söylediler, ama biliyorsun işte.
No se quedan fijas.
Biliyorsun işte, bu doğru değil.
¿ Sabes? Eso no es cierto.
Niye her seferinde soruyorsun? Biliyorsun işte...
Por qué lo preguntas todo el tiempo?
Postumus'un sürgününde işbirliği yapmıştı. Biliyorsun işte.
Ella tuvo la culpa de que mandaran a Póstumo al destierro, tú lo sabes.
- Biliyorsun işte.
- ¿ Hacer qué? - Ya sabes.
Biliyorsun işte, her yıl ilk karşılaşmamız biraz tuhaf oluyor.
Bueno ya sabes que cada año es algo difícil romper el hielo en el primer instante que nos vemos.
Biliyorsun işte, Jekyll ve Hyde gibi.
Ya sabes, comoJekyll y Hyde.
Peki şimdi biliyorsun işte.
Bueno, ahora lo sabes.
Biliyorsun işte, yukarıda.
Ya lo sabes, ahi arriba.
Biliyorsun işte, aptalca davrandım. Üzülmüştüm.
- Me encapriché, estaba nerviosa...
- Biliyorsun işte... onun.
- Ya sabes... a ella.
Biliyorsun işte.
Ya sabes.
Baskının neden olduğunu düşünüyor ve... biliyorsun işte
Piensa que es el estrés y... ya sabes, todo eso.
Biliyorsun işte, burada yapamam.
Sabes que aquí es imposible.
Biliyorsun işte!
- ¡ No! ¡ Tú!
Babam kabul etti ama annemi biliyorsun işte.
Mi papá estaba de acuerdo, pero ya conoces a mi madre.
Biliyorsun işte, biz...
Bueno, tú sabes, estamos...
Biliyorsun, dışarıda işte olduğundan daha da kötüsün.
Sabéis... sois peores afuera que en el trabajo.
İşte, artık biliyorsun.
Ya está. Ahora ya lo sabes.
Onun işte, biliyorsun.
Es la de él, ¿ sabes?
Biliyorsun, Britanya denizlere hükmediyor... ama göklere hükmedemiyor gibisinden şeyler işte.
Ya sabes, Gran Bretaña domina el mar... pero no domina el cielo, y todo ese tipo de cosas.
Erkeklik gururunu koru. Şimdi biliyorsun beni işte.
Conserva tu orgullo de varón, ahora ya me has visto.
İşte... Biliyorsun, anlattım.
Ya se lo he explicado.
Herkesin dışında planı kimlerin bildiğini ve kimin bu işte yeterince iyi olduğunu, bir tek sen biliyorsun. Ben değil.
Y quitando a todos, sólo tú sabes quién conocía el plan, y quién era lo suficiente bueno para llevarlo a cabo.
İşte bu yüzden. Biliyorsun.
Por eso lo hice, y tú lo sabes.
Uzun bir süre, biliyorsun, sana baktığı şekilde işte.
Largo rato, ya sabes, igual que cuando te mira a ti
Şimdi iyi dinle, işte asıl soru geliyor, duyusal cihazlarının doğru duyumsadığını nereden biliyorsun?
Ahora escucha, aquí va la gran pregunta... ¿ Cómo sabes que las evidencias que te revelan tus aparatos sensores es correcta?
O şey işte. Gayet iyi biliyorsun.
Usted los sabe muy bien.
Stan'i biliyorsun zaten Bu işte benim kadar terleyen tek adam
Conoces a Stanton, el único en este negocio que suda tanto como yo.
Ölmüş işte biliyorsun.
Está muerto, sabes.
- Biliyorsun, Millie Lammoreaux işte. - Mmmm.
Ya sabes, Millie Lammoreaux.
İşte. Yükseklik korkum olduğunu biliyorsun.
Sabes que tengo vértigo.
Böyle işte. Artık kolunu nerede kaybettiğini biliyorsun.
Ahora sabes dónde dejó su brazo.
- İyi işte, biliyorsun artık.
- Ahora lo sabes.
Bu işte hoşlanmayacağını biliyordum. Karımı ve bütün her şeyi biliyorsun.
Sabía que te molestaría, que te enfadarías por lo de mi mujer.
Biliyorsun, bir tür açık kırmızı işte.
Es rojo, rojo claro.
- Ne biliyorsun? - Biliyorum işte.
- ¿ Cómo es que sabe eso?
- Biliyorsun, heyecanlandıran şeyler işte... - Azcık bile gergin değilim
Lo más sorprendente es que ni siquiera estoy nervioso.
Bu işte çok iyi olduğumuzu biliyorsun.
Creo que será genial.
Diğerleri işte biliyorsun.
Ustedes saben.
- İş hayatı işte, biliyorsun.
- Negocios, ya sabes cómo es eso.
Gelemem Joey. Gündüz de başka bir işte çalıştığımı biliyorsun.
Mañana trabajo.
Ama biliyorsun işte, sadece televizyon işi.
Mil quinientos por show para empezar. Pero, tú sabes, es solo televisión.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]