Bir bana translate Spanish
114,127 parallel translation
- Ne alıyorsa bir tane de bana.
Que sean dos de lo mismo.
Mike yanlış anlama ama Palmer'a karşı o kozu elde etmek için bayağı bir zahmete girdik ve sen bana öldürecek gibi baktın.
Mike, no pretendo ser un imbécil, pero nos costó mucho conseguir esa mierda contra Palmer y parecía que querías matarme.
- Bana bak sana iyi bir para ödedim. Bu işin üstüne düşmezsen etrafa beş para etmez olduğunu yayarım.
Te pagué bien para hacer un trabajo y si no te esfuerzas más en esto, publicaré que no sirves para una mierda.
Bana anca şimdi gelmiş olman bir şeyler döndüğünün kanıtı.
Pero solo acudes a mí ahora, lo que significa que algo está pasando.
- Sana açık açık bir şey var mı diye sordum ve bana yalan mı söyledin?
¿ Te pregunté sin rodeos si algo estaba pasando - y me mentiste?
Gibbs bana bir teklif yaptı.
Gibbs me hizo una oferta.
O yüzden size bir soru soracağım ve cevabınızı iyi düşünmenizi öneririm. Çünkü bana kalırsa, avukat olup olmamanız cevabınıza bağlı.
Voy a hacerle una pregunta y le sugiero estudiar cuidadosamente su respuesta, porque en lo que a mí respecta, de su respuesta depende si será o no abogado.
Hazır bu konudayken, bana ve müstakbel karıma da bir şeyler kalsın istiyorum.
Y, ya que estamos en eso, quiero algo extra para comprar algo lindo para mí y mi prometida.
Sanırım söylemeye çalıştığım şey aşırı tepki verdiğimin farkındayım. Ama yalvarırım Tara lütfen bana bir şans daha ver. Seni bir daha hayal kırıklığına uğratmayacağıma söz veriyorum.
Supongo que lo que intento decir es que actué de forma irracional, pero, por favor, Tara, si me das otra oportunidad... prometo que nunca más te decepcionaré.
O kadının öncesinde bana teklif vermemesinin bir nedeni olduğunu biliyordum. Artık amacının bunu görmemi istemen olduğunu biliyorum.
Ahora sé que es porque quería que viera eso.
Tabii ki, herhangi bir zaman bana uyar.
Cuando quieras está bien.
- Artık değilim çünkü bana getirdiği son gizemli adam anlaşmamız hakkında hiç bir bilginin açığa çıkmayacağını söyledi.
- Es una espía corporativa. - Ya no... porque el último hombre misterioso que trajo dijo que nadie sabría nada de nuestro acuerdo.
Bana okuduğum bir şiiri hatırlattı.
Me recuerda a un poema que leí una vez.
O yanımdayken bir daha bana böyle dokunma.
No vuelva a tocarme así cuando ella esté presente.
Bana bir iyilik borcu var.
Créanme, me debe un maldito favor.
Ayrılmamızın hemen sonrasında öfkeli olduğu bir sırada Kevin bana dönüp "Söz verdiysen tutman gerekir sanıyordum." dedi.
Justo después de que nos separamos en un momento de ira... Kevin se me encaró y dijo : "Pensé que'voto'significaba promesa".
Ya bana bilgi getirecek ya da bu uğurda ölecek. Bu da başka bir bilgi, nereye basıp nereye basmayacağımı söyleyecek.
Nos trae información o se convierte en carne de cañón y eso aporta otro tipo de datos acerca de dónde podemos pisar y dónde no.
Çünkü bu bana göre sadece bir oyun Todd.
Porque para mí solo es un juego, Todd.
- Bana bir Michter's Celebration ver.
Dame un whisky "Mitcher's Celebration".
Bana bir oda ve serum ayarlıyor.
Me consigue una habitación y una intravenosa.
Bana nakit ödememi söyledi. Kitapları kimin aldığına dair bir kayıt yok.
No hay constancia del comprador.
Bana bir helikopter ve baş dönmem için bir göz bağı yollayıp beni derhal buradan çıkar!
Búscame un helicóptero y una venda para el vértigo y sácame de aquí cagando hostias.
Bana çılgın diyebilirsin, ama arı kovanına çomak sokmak ile... tarih öncesinden kalma gibi görünen canavarları bıçaklamak arasında bir fark yok.
Llámame loca, pero creo que la línea de patear el nido de avispas también se aplica a apuñalar a los monstruos enfadados de aspecto prehistórico.
Ve içinden bir tarafın bana inandığını biliyorumi asla inanmayı bırakmadığını...
Y sé que hay una parte de ti que me cree, que nunca dejó de creer.
Jackson'ın bana gönderdiği yeni melezden bir örnek.
Es una muestra del nuevo híbrido que Jackson me ha enviado.
Tanıdığım bir muhabir arkadaşım var ve annen onu sana ne olduğunu bulması için ikna etti. Ve bana söyledi, bu yüzden buradayım.
Mi amiga es reportera y tu madre la convenció para que averiguara lo que había pasado contigo.
Ve ailem her zaman kız kardeşime göz kulak olmam için bana güvendiler, bu yüzden birkaç kez kendim için bir şey yaptığımda, kötü son buldu.
Y mis padres siempre esperaban que yo cuidara de mi hermana, así que las pocas veces que he hecho algo por mí misma, han terminado mal.
Sen bana bir şey aldın, komik. Bende sana bir şey almıştım.
Bueno, tú me has traído algo, qué gracioso.
- Bana bir şey mi aldın?
Yo también tengo algo para ti. - ¿ Tienes algo para mí?
- Bana söylemek istediğin bir şey mi var?
¿ Quieres decirme algo?
Bana bir efsaneyi yaratan türden bir şey gibi geldi.
Bueno, a mí me parece que ese es el material del que se hacen los Legends.
Bana bu devir ve vahşi hayatıyla ilgili bir kitap ver işim buymuş gibi seni bilgi bombardımanına tutayım.
Dame un libro sobre esta época y la fauna de esta era y lanzaré bombas de conocimiento como si ese fuera mi trabajo.
Ve bana bir alana bir bedava şansı verdi.
Y me dio un acuerdo de dos por uno.
Bana sert bir şey getir.
Solo tráeme algo fuerte.
Eğer bana bir kez olsun değer verdiysen, onları rahat bırakırsın.
Si alguna vez te importé, los dejarás en paz.
Buna rağmen bir annem vardı, samimi değildi, bizim tarzımız değildi, fakat bana değer verdi.
Aunque tuve una madre, nunca fue amorosa, no es lo nuestro, pero a pesar de eso, ella cuidó de mí.
Bana herhangi bir şeyi yaptırması için emretmek zorunda değil.
No tenía que ordenarme que hiciera nada.
O ve bana aşık olmanı sağlamak. Kendini öldürmeni engellemek ve ya bir nedenden dolayı sana portakal suyu içirmek.
Eso y hacer que te enamores de mí y / o evitar de que te suicides y / o hacerte beber jugo de naranja por alguna razón.
Sana saygı duyuyorum, lütfen bana bir şans daha ver.
Te respetaré, solo por favor, dame otra oportunidad...
Bunun karşılığında bana bir iyilik borçlandığının farkına varmışsındır.
Espero que te des cuenta de que... Me deberás un favor a cambio.
Ve bana bilinmeyen bir kaynaktan daha fazlasını getirene kadar, hikaye yarıda kalmıştır.
Y hasta que no puedas ofrecerme más que solo una fuente de la NFA, la historia es DOA.
Bu bir Hoshin fırkateyni, bana indirmede yardım edin.
Es una fragata Hoshin, así que enséñame cómo aterrizarla.
Bana dahil olamadığına dair bir kanıt gerek yoksa suçu senin üstüne atacaklar ve ben onları durduramayacağım.
Eso es un récord en la comisaría. Necesito probar que no estabas involucrado, o te van a echar la culpa de esto, y no podré pararlos.
Bir kez olsun bana doğruyu söyle.
Dime la verdad por una vez.
Ve bana ödediğinden emin olmak için buradayım çünkü senin gibi bir iş adamıyım.
Y estoy aquí para asegurarme de que me paga, porque, soy un hombre de negocios, como tú.
Winn, bana bir ingiliz anahtarı getir.
Winn, consígueme una llave inglesa.
Ben çocukken bir Durlan elçisinin bana anlattığı bir gezegen var.
Hay un planeta del que un emisario de Durlan me habló cuando era un niño.
Canım bize partnerim ve bana yalnız bir dakika verir misin?
Cariño, ¿ puedes... dejarnos a mi socio y a mí un momento a solas?
Sadece geçen hafta. Bay JC Penney bana bir mektup gönderdi.
La semana pasada, el señor JC Penney me envió una carta.
Babamın kamerasının ezilişi bana bir şeyi hatırlattı.
Ver la cámara de mi padre destrozada me ha recordado algo.
Bana bir şeyler vermen lazım.
Tienes que darme algo.
bana 1773
bana bunu yapma 64
bana yardım et 686
bana uyar 325
bana ne 176
bana yalan söyleme 146
bana göre 203
bana bak 1395
bana öyle bakma 161
bana gel 139
bana bunu yapma 64
bana yardım et 686
bana uyar 325
bana ne 176
bana yalan söyleme 146
bana göre 203
bana bak 1395
bana öyle bakma 161
bana gel 139
bana yalan söyledin 158
bana bir sigara ver 29
bana güven 272
bana biraz para ver 28
bana sorma 88
bana biraz zaman ver 38
bana ver 290
bana biraz su ver 19
bana bir bira ver 21
bana yardım eder misin 113
bana bir sigara ver 29
bana güven 272
bana biraz para ver 28
bana sorma 88
bana biraz zaman ver 38
bana ver 290
bana biraz su ver 19
bana bir bira ver 21
bana yardım eder misin 113