Büyük bir ev translate Spanish
591 parallel translation
Kiradan çık sana büyük bir ev alacağım.
Múdate de ese agujero donde vives. Te conseguiré una bonita casa.
Şehirde büyük bir ev.
Una gran casa en la ciudad.
Şehirde büyük bir ev.
Una bonita casa en el campo.
Burası büyük bir ev. Burada kaç kişi çalışıyorsunuz?
Deben de ser muchos empleados.
Büyük bir ev. İyi geceler efendim.
- Buenas noches, señor.
Hayır, beş mil ilerde, büyük bir ev.
No, en una casa a 10Km de aqui.
Güzel giysilerin, iyi alışkanlıkların olurdu. Büyük bir ev. İyileşmeye gelen zengin müşterilerin olurdu.
Habrías tenido un sombrero de copa, ropa buena, una gran casa, y pacientes ricos que acudirían a tu consulta.
Bu büyük bir ev.
Es una casa grande.
Jefferson'la bu yıl büyük bir ev aldık.
Jefferson y yo hemos tomado una casa muy grande este año.
Kendime yeni, büyük bir ev yaptırmak için harika bir zaman seçmişim, değil mi?
He escogido un buen momento para comprar casa nueva, ¿ no?
Theresa Teyze, büyük bir eviniz var. Bu koca ev, sadece seninle Marty için.
Tienes una casa grande y vives sola con Marty.
Tek başına bunun kadar büyük bir ev istemezsin.
No necesita una casa tan grande.
Sana büyük bir tören yaparım, büyük bir ev inşa ederim.
Les haré una gran boda. Les construiré una casa.
Yolun ilerisinde. Arkada büyük bir ev, dedi.
- En una gran casa, que dijo él.
Hani ağaçlıklı bir yolu olan kırmızı tuğladan büyük bir ev.
¿ En una gran casa de ladrillo rojo con árboles a la entrada?
Büyük bir ev?
¿ Una casa grande?
Büyük bir ev, uşaklar limuzin, dolgun bir harcama hesabı. Bunları bir fıstık ezmeli sandviçe mi değişeceksin?
Una casa grande, sirvientes... limosina, cuenta de gastos, ¿ y quieres abandonarlo todo... por un sándwich?
Tiber nehrine bakan geniş pencereleri olan büyük bir ev.
Es grande, tiene una ventana que da al Trastévere.
Çok büyük bir ev.
Ya sabe cuán grande es este lugar...
Büyük bir ev, şık giysiler ve güzel yemekler.
Una casa grande, ropas buenas, y comida buena.
Bir keresinde, San Francisco da, büyük bir ev görmüştüm, binlerce ışık... evin tavanında büyük bir üzüm salkımı gibi asılıydı.
He visto gran casa una vez, en San Francisco con mil luces, colgando como un gran racimo de uvas en una rama en el techo
Yani kendime büyük bir ev alsaydım hepinizi davet ederdim ve...
Si tuviese una casa grande... Quiero decir, si finalmente consigo una casa grande, invitaría a todo el mundo y...
Pazartesi işçiler gelecek arsayı kazacaklar temel atacaklar, zemin kat, büyük bir ev!
El lunes vienen los trabajadores, Van a excavar en el solar, van a hacer una bodega, fundamento, una gran casa!
Orada yok Rex, büyük bir ev satın aldı.
- Vamos a su club. - Se ha comprado una casa.
Büyük bir ev, süslü bir karı ve spor ayakkabıyla gezen bir çocuk.
Una gran casa, una mujer loca y un hijo con zapatillas.
- Kaç odan var? - Çok büyük bir ev değil.
¿ Cuántas habitaciones tiene?
Ben İspanya'nın güneyine, Endülüs'e gidip büyük bir ev alacağım. Birinci baskı kitaplarla dolu bir kütüphanem ve ayakkabı odam olacak.
Yo me voy a comprar una casona en Andalucía, España con una biblioteca de primeras ediciones y un cuarto para mis zapatos.
Eşim büyük bir ev alma konusunda beni kandırdı. Birkaç çocuk daha istiyor, bu tür zırvalıklar işte... Gelecek yıl 35,000 dolar kazanacağım.
He hablado con mi mujer de comprar una casa grande más hijos así que quiero llevarme 35.000 dólares.
Bakın, burada ozalitler var! Daha büyük bir ev mi inşa ediliyor?
Vaya, planos. ¿ Qué está haciendo, construyendo una casa más grande?
Çok büyük bir ev olduğunu söyleyemeyiz.
¡ Le felicito! Nuestros apartamentos no son muy grandes.
Oldukça büyük bir ev.
Vaya mansión... y muy hermosa, también.
Belki de senin içindir. Kim olduğumu bile bilmeden benim için büyük bir ev yaptırmanın harika olduğunu düşünüyorum.
Qué detalle que me construyas una gran casa... sin saber ni qué cara tengo.
Ve Mısır'da büyük bir yakarış oldu : Ölüsüz bir ev olmasın diye.
Y hubo un gran llanto en Egipto, pues no había una sola casa sin muerte.
Bir ev kadar büyük olmalı.
Debe ser gigante.
Hikayemizde daha çok Paris'de olacağız, büyük ve güzel bir ev olan Dük ve Düşes Praslin'in konutunda.
La mayor parte de la historia transcurre en París, en una casa grande y bonita que es la residencia del Duque y la Duquesa de Praslin.
Yeleğindeki küllerin ardında bir ev kadar büyük bir kalbin olduğunu biliyordum.
Sabía que tenías un corazón como una catedral.
Aslında, eski bir ev büyük odaları var, tavanı yüksek.
Bueno, es una casa vieja con grandes cuartos y techos altos.
Büyük, büyük. Bir ev kadar büyük.
Grande, grande, como una casa.
Ev çok büyük değil ama yine de bir çiftlikdi.
La casa no es gran cosa, pero son tierras con excelente ganado.
Etrafında leylak kokuları olan büyük, çirkin, sevimli bir ev.
A una casa grande y deslucida con olor a lilas.
Yeşilliklerin karşısında avlusu ve balkonu olan, bahçeli büyük ve gri, tahta bir ev vardı ve hemen yanında eski at arabalarının sıralandığı bir ahır vardı.
Frente al prado, había una gran casa de madera con un porche, persianas, un balcón, un pequeño jardín y al lado un establo con carruajes antiguos adentro.
Ev kadar büyük bir kalbi ve bezelye kadar küçük bir beyni vardı.
Tenía un corazón como una casa y el cerebro del tamaño de un guisante.
Şehir dışında büyük bir ev alırız.
- ¿ En esta pequeña casita?
Evin demirbaşlarından biri olabilirsin... fazla bir şeyimiz yok ama neyimiz varsa paylaşırız... burada kimse burnu büyük değildir herkesin payına bir şeyler düşer... yine de ev sahibi geldiği zaman tedbirli olmak iyidir... kendini bizden say bunun lafı bile olmaz... çünkü aramızda görüştükten sonra deriz ki kendini bizden say... kendini evinde say artık aileden biri sayılırsın...
"Considérate parte del mobiliario " No sobra gran cosa " ¿ Pero qué más da?
kendini evinde say artık aileden biri sayılırsın... sana kanımız kaynadı çok iyi anlaşacağımız ortada... başımızın üstünde yerin var evin demirbaşlarından biri olabilirsin... fazla bir şeyimiz yok ama neyimiz varsa paylaşırız... burada kimse burnu büyük değildir herkesin payına bir şeyler düşer... yine de ev sahibi geldiği zaman tedbirli olmak iyidir... kendini bizden say bunun lafı bile olmaz... çünkü aramızda görüştükten sonra deriz ki artık kendini... artık kendini bizden say!
"Considérate en casa Considérate uno de la familia " Nos has caído tan bien Que nos llevaremos a la perfección " Considérate aceptado Considérate parte del mobiliario
- Yeteri kadar büyük bir ev bulacağım.
- Buscaré el sitio.
Modern Britanya'da, büyük bir liderin önderliğinde Britanya ev kadınları harekete geçiyor.
En la primera fila del país, unidas por un gran dirigente... están las amas de casa británicas.
Gerçek büyük şöyle olunur, iyi bir ev, herşey, falan.
Debería estar casado en esa bonita casa grande.
- Her halükarda bu ev için büyük bir tasarruf olurdu.
- De todas maneras sería un gran ahorro para la casa.
Başçavuş Urdoch düşmana büyük miktarda para, iyi bir ev ve sürekli bir iş vererek onları sahte bir güven duygusu ile uyutacak.
El sargento Urdoch dará una falsa sensación de seguridad al enemigo... dándole mucho dinero, una casa y un trabajo fijo.
Bir başka ev hanımı daha büyük aşkı arıyor.
Sin sorpresas. Otra pequeñoburguesa buscando un gran amor.
büyük bir zevkle 63
büyük bir hata yaptın 18
büyük bir tane 34
büyük bir sorunumuz var 17
büyük bir hata 19
büyük bir iş 26
büyük bir şey 20
büyük bir hata yapıyorsunuz 31
büyük bir hata yapıyorsun 41
bir ev 51
büyük bir hata yaptın 18
büyük bir tane 34
büyük bir sorunumuz var 17
büyük bir hata 19
büyük bir iş 26
büyük bir şey 20
büyük bir hata yapıyorsunuz 31
büyük bir hata yapıyorsun 41
bir ev 51
evie 78
evli misin 229
evet doğru 355
evet canım 124
evin 27
evli 84
evdeyim 77
evladım 350
evet biliyorum 304
evet var 222
evli misin 229
evet doğru 355
evet canım 124
evin 27
evli 84
evdeyim 77
evladım 350
evet biliyorum 304
evet var 222
evde misin 63
evlatlarım 48
evet öyle 811
evet benim 134
evet sen 71
evet dedi 25
evet ya 191
evet dedim 36
evim 110
eve gidiyorum 210
evlatlarım 48
evet öyle 811
evet benim 134
evet sen 71
evet dedi 25
evet ya 191
evet dedim 36
evim 110
eve gidiyorum 210