English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Spanish / [ D ] / Değilmiş

Değilmiş translate Spanish

10,486 parallel translation
Bana mı öyle geliyor yoksa orada hiçbir şey yolunda değilmiş gibi mi görünüyor?
¿ Me parece a mí o algo no andaba bien?
Onun suçu değilmiş.
No fue su culpa.
Yani Dani'nin çarpması kaza değilmiş.
Así que el choque de Dani no fue un accidente.
Bebeği bıraktım... Bebeği unuttum ve sen bu önemli bir sorun değilmiş gibi davranıyorsun.
Dejé al bebé... olvidé al bebé y actúas como si no fuera preocupante.
- Marjorie Lin, namı diğer Lien Mah çalınan tek ceset değilmiş.
Marjorie Lin, alias Lien Mah no fue el único cadáver robado.
Uyuşturucu ya da patlayıcı değilmiş.
No eran drogas ni explosivos.
Gerçek değilmiş gibi.
Es... como si no fuera real.
Kısmet değilmiş.
Lo que no está destinado a ser...
Ama Devlet hastanesinde, işler öyle değilmiş.
Pero en el Condado, es una historia diferente.
Carrie, polisin karşısında Kyle suçlu değilmiş gibi mi davranayım?
Carrie, ¿ no esperarás que finja que Kyle no es un delincuente ante la policía?
- Francis onun suçluluğundan emin değilmiş.
- Sé que Francis no está convencido de su culpa.
Dur ya, köpekçi değilmiş burası.
Un momento... no es una veterinaria.
Gates düşündüğü kadar iyi bir yalancı değilmiş.
Gates no es tan buen mentiroso como cree.
- Aslında,... Her şeyi değilmiş.
- Bueno... no todo.
- Araba sürücüye ait değilmiş. Jennifer Vickers adına kayıtlı.
Está registrado a nombre de Jennifer Vickers.
Çok da güvenli değilmiş.
Después de todo no tan segura.
Teğmen Wilt arabada yalnız değilmiş.
La alférez Wilt no estaba sola en el coche.
Sıradan şarapnel parçaları istediği kadar ölümcül değilmiş anlaşılan.
Por lo visto para su gusto la metralla habitual no es lo suficientemente mortífera.
Kanı daha hala belirleyemedim ama şunu diyebilirim ki Balık Yemi değilmiş.
Aun no identifico la sangre, pero puedo decirte... que no era Baitfish.
- Charles değilmiş.
- No era Charles.
Mühim bir şey değilmiş.
La tempestad en una bolsa de té.
Ortaya çıktı ki silahlar AK değilmiş.
Resulta que no eran AKs.
Özbek bir sürü özür diledi. Silahtan anlar biri değilmiş.
Así que lo de Uzbek fueron todo disculpas.
Pek sevdiği biri değilmiş sanırım.
Supongo se trata de alguien del que no pensaba muy bien.
- Kız temiz değilmiş. - Bence yalan söylüyor.
No está limpia.
- Sistemlerinde değilmiş.
No estaba en su sistema.
Görünüşe göre istihbaratın pek doğru bir istihbarat değilmiş.
Parece que tu información no es tan informativa.
O kadar da korkunç değilmiş.
Esto no da tanto miedo.
Meğer bunlar Arapça değilmiş.
Resulta que no es árabe.
Bunların hiçbiri gerçek değilmiş, sen de korkmuyormuşsun gibi yap.
Nada de esto es real y tú no tienes miedo.
Tuhaf, burası düşündüğüm gibi değilmiş.
Es raro, no es como me lo hubiera imaginado.
Bilmiyorum, yani... her yerde her şeyi konuşabileceğimizi düşünürdüm. Ama anlaşılan doğru değilmiş.
No lo sé, quiero decir había pensado que podíamos hablar de lo que sea donde sea, pero evidentemente eso no es así.
Eski memurun Claire Church, tahminleri sandığın kadar güvenilir değilmiş.
Claire Church, su ex agente, no es tan creíble como a usted le gustaría.
İntihar değilmiş.
Esto no ha sido un suicidio.
Lütfen değilmiş gibi davranma.
Por favor, no finjas que no es así.
Belli ki, emirler için uygun bir tatil yeri değilmiş.
No es el destino preferido para las vacaciones de emires, parece.
Yani Kahin'in kehaneti senin lehine değilmiş.
Así que la profecía del Oráculo no te fue favorable.
Çünkü babam böyle şeylerde hep onda değilmiş numarası yapıyor. Mezun değilken komik geliyordu ama mezunken komik gelir mi bilmiyorum.
Porque papá siempre hace como que no las tiene, y es muy divertido cuando no soy yo la que se gradúa, pero no creo que pueda soportarlo si yo soy la que se gradúa.
Görünüşe göre gerçek bir spor değilmiş.
Parece que no es un verdadero deporte.
Şu velet fena değilmiş.
El muchacho es competente.
Hala cevap yok yani bunun kadar çirkin değilmiş belli ki.
todavía no me contestó así que no tan horrible como esto.
Kendi evi yeterli değilmiş.
Su propia casa no es suficientemente buena.
Ki hiç ciddi değilmiş görüldüğü üzere.
La cual no era seria, obviamente.
- Yakışıklı bir adam değilmiş.
Bueno, este no es un hombre guapo.
Kontrol çubuğunu çekirdeğe düşürmek değilmiş mesele.
Las barras de control del núcleo no están bajando.
- Adil değilmiş!
¡ No es justo!
Düzenli bir müşteri değilmiş... -... ama son birkaç gün içinde birkaç defa oraya gitmiş.
No era una cliente habitual, pero había ido varias veces los últimos días.
Evet ama ilişkileri güllük gülistanlık değilmiş. 4 yıl önce kendisini bıçakla tehdit ettikten sonra annesi onu akıl hastanesine yatırmak istemiş.
Sí, pero su relación estaba lejos de ser de color de rosa. Hace cuatro años, su madre lo internó en una institución mental estatal después de que la amenazara con un cuchillo.
- Görünen o ki değilmiş.
- Parece que no.
Önemli değilmiş gibi görünüyor olabilir ama hakikaten kötü.
Ya sé que esto no parece nada, pero en realidad está mal.
Yok efendim Beyaz Saray yeterli değilmiş.
La Casa Blanca no es suficientemente buena.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]