Görmelisin translate Spanish
2,211 parallel translation
Bu şeyi görmelisin.
Tienes que ver esto. Es imponente.
Bunu gerçekten görmelisin.
Tienes que verlo.
Sadece beklemeli ve benim ne kadar cömert olduğumu görmelisin.
Sólo tienes que esperar para ver cuán generoso me siento.
Onu Paris'te görmelisin o zaman, burada değil.
Deberías verla en París entonces, no aquí.
- Jenny, bunu görmelisin.
- ¡ Jenny, tienes que ver esto!
Seni gerçekten hırpalamışlar. Diğer adamları görmelisin.
No, deberías ver a los otros, estoy perfectamente.
Bugün şu polis memurunu görmelisin.
Deberías ver a ese oficial de policía.
Sen asıl arabamı görmelisin.
Tendrías que haber visto el auto.
Bence bunu görmelisin.
Y creo que debe ver esto.
Yaşadığım yeri görmelisin.
Debería ver dónde vivo yo.
Bir de heykellerimi görmelisin.
Deberías ver el adorno.
Luke'u görmelisin.
Deberías haber visto a Lucas.
- Bunu görmelisin.
- Tienes que ver esto.
Şu bizim suç mahallini bir görmelisin.
Tienes que ver esta escena del crimen en la que estamos Gomie y yo.
Büyükbaba, onu görmelisin.
Abuelo, deberías verla...
- Mutlaka görmelisin.
- Deberías verlo.
Bunu görmelisin.
Tienes que verlo.
Şunu görmelisin.
Tienes que ver esto.
Eli ile bulduğumuzu görmelisin.
Tienes que ver lo que Eli y yo encontramos...
Bunu bir yaşam tarzı olarak görmelisin.
Debes verlo como un estilo de vida.
Ne bulduğumu görmelisin, bunlar harika.
Debes ver lo que encontré, son increíbles.
- Onu ( dişil ) görmelisin, Alan.
- No. - Debes verla, Alan.
Neyin ne olduğunu görmelisin.
Tienes que saber que está pasando y ver lo que sucede
Bunu görmelisin.
Tienes que ver esto
Orda Roger'ın etrafında nasıl döndüğünü görmelisin.
Bueno, deberías haberlo visto, halagando a Roger.
Biraz zoru görmelisin. Kira ödemelerini düşünmelisin, bırak hayat biraz seni zorlasın.
Di, necesitas tener un objetivo, mirar algunos contratos de alquiles, dejar que la vida apeste aunque sea un poco.
Masamda birikmiş işleri bir görmelisin.
Deberías ver todo el trabajo que tengo apilado en mi escritorio.
Susan, bunu görmelisin.
- Tienes que ver esto.
- Onu anlaşma yaparken görmelisin.
- Deberías verla haciendo negocios. - Apuesto a que sí.
Örneğin süt, Kesinlikle ve kesinlikle yerel olarak üretilmeli. o hayvanlara nasıl davranıldığını görmelisin.
En la leche, sólo tiene que ser - que sólo tiene que ser local... y tienes que ir a ver el tratamiento de los animales.
Aman tanrım, Annie. Bu resimleri görmelisin.
Debes ver estas fotos.
Bunu kaderin bir cilvesi olarak görmelisin.
Bueno tienes que verlo como el destino.
Yukarı gelip, annemin bana aldığı yeni formayı görmelisin.
Tienes que venir arriba para ver la nueva camiseta que me compró mamá.
Baltar çok zeki bir adam, evet, ama bir de beni görmelisin.
Baltar es brillante, cierto, pero debiste verme en acción.
Senin için zor olabilir ama bunu görmelisin.
Será difícil para ti. Pero debes ver esto.
Onları görmelisin, tamam mı?
Debes verlas.
Frank, çabuk gel. Bunu görmelisin.
- Frank, tienes que ver esto.
Sadece gözlerinin gördüğünden ötesini görmelisin.
Solo tienes que ver más allá de lo que puedes ver.
Eve gitmelisin. Çocuklarını görmelisin.
Deberías ir a casa... a ver a tus hijos.
Onları görmelisin.
Espera a que los escuches.
Aslında Aisha denizi yağmur yağdığı zaman görmelisin.
En realidad, Aisha, deberías ver el mar cuando llueve.
Bazen sadece yaşayıp görmelisin neler olacağını. İncinsen bile.
A veces, sólo tienes que vivir y ver qué pasa aunque salgas lastimado.
Dışarıyı görmelisin...
Deberías ver afuera.
Onu birazdan görmelisin.
Pronto deberías verlo.
- O geceden sonra yazdıklarımı mutlaka görmelisin.
Deberías ver la mierda que he estado escribiendo desde esa noche.
Bunu görmelisin!
¡ Debes ver esto!
o zaman onları muayenehanende görmelisin.
Bueno, deberías verlos en tu consulta.
Bugün hamileliğin için Addison'a veya Naomi'yi görmelisin.
Lo sabes bien. Ve a Addison o Naomi por el embarazo.
Bunu görmelisin. Sheffield gemisi batıyor.
El Sheffield se está hundiendo.
Yapabildiklerini görmelisin.
- Deberías de ver qué más puede...
Diğer adamları görmelisin
Estoy perfectamente bien.