Güzellik translate Spanish
4,822 parallel translation
Ama Dre'ye yaptığın şey, için sana ufak bir güzellik sakladım.
Pero me ahorré un poco especial algo por lo que le hiciste a Dre.
Güle güle, güzellik.
Adiós, hermosa.
Yengemin de güzellik salonu var.
- Mi cuñada posee un saloon de belleza
Yengemin de, güzellik salonu!
- Mi cuñada posee un saloon de belleza
Abimin de bir, güzellik sal... salonu var.
- Mi hermano tiene un salón de belleza
Güzellik.
- Qué guapa.
Tam bir güzellik.
Es una preciosidad.
Güzellik uykusunda.
Se fue a dormir para estar guapo.
Güzellik uykumdan ettin beni.
Ya estás rompiendo mis horas de sueño.
Güzellik salonuna gidip saçım ve makyajımla ilgilenmeliyim.
Debería ir a algún lugar para que me arreglen el cabello y el maquillaje.
Ve o geceye kadar tüm bu güzellik sadece bir vaat olacak.
Y hasta que llegue esa noche toda esta belleza será solo una promesa.
Sonsuz güzellik mi?
¿ Una belleza atemporal?
Bu güzellik 20 milyon paskal üflüyor.
Esta belleza tiene 3.000 PSI.
Bu güzellik sana!
¡ Lo haré sólo por ti!
Barış, güzellik ve sevgi.
Paz, belleza y amor. Lindo.
Güzellik geçicidir ama inatçılık sonsuza kadar sürer.
"La belleza puede ser fugaz, pero la tenacidad es para siempre".
Jimmy beni 11.30'da yolun aşağısındaki güzellik salonuna bir düzine kırmızı ıslak kek teslimatı için gönderdi.
A las 11 : 30, Jimmy me mandó a entregar magdalenas a un salón de belleza.
- Kocam güzellik peşinde koşan bir tiptir.
- que mi marido cae preso de la belleza.
Yeni geçici elemanları arıyordum ama sanırım güzellik yarışmasına denk geldim.
Estaba buscando a las nuevas empleadas temporales pero creo que fui a parar a un concurso de belleza.
- Nadide bir güzellik. Nesillerce süren ırklararası balık çiftleşmelerinin sonucu.
El resultado de generaciones de copulación interracial entre peces.
Selam, güzellik.
Oye, linda.
Evet, öyle bir güzellik var.
Sí... así que tengo eso.
Küçük bir duyuru trajik bir yanlış anlaşılmadan dolayı en güzel domuz güzellik yarışması domuz pirzola barbekü yarışmasıyla değiştirildi.
Un pequeño anuncio : Debido a un trágico malentendido, el concurso de belleza del cerdo más guapo ha sido reemplazado por una competición de barbacoa de costillas de cerdo.
- Nadide bir güzellik.
- Una rara belleza.
- Saçma! - Güzellik!
¡ Tonterías!
Nedir bu? Kitap kulübü mü güzellik yarışması mı? Sıradaki kitabımızı seçiyoruz da.
¿ Que es esto, un club de lectura o el concurso de Miss América? Estamos buscando nuestro próximo libro.
- Küçük güzellik!
- ¡ Es precioso!
Ama o hattın dışında bir güzellik abidesi vardı. Ve bunu sakın unutmayın.
Pero aparte de eso... ha sido algo espectacular.
"Tüm salon, sahneden yansıyan güzellik karşısında büyülenmiş görünüyordu."
"Todo el teatro es seducido por la delicada gracia que emana desde el escenario."
Bir adam güzellik merkezine iki bin dolar harcayabilir mi gerçekten?
¿ Puede un tipo gastarse realmente dos mil dólares en un salón? Puede ser una tapadera.
Tamam, bir güzellik yap ve teknene ne olduğunu söyle.
Está bien, hazme un favor y explícame que le pasó a tu barco.
- Güzellik salonunda kamera mı varmış?
- ¿ Hay cámaras en un salón de belleza?
Hayır! Hayır! - Selam güzellik.
- Hola, preciosa.
Bu biraz fazlaydı ama bana St. Louis yerine güzellik denmesini tercih ederdim.
Eso fue un poco demasiado, pero prefiero que me llamen preciosa que St. Louis.
Bu güzellik bir aktarıcı görevi görüyor.
Bueno, este bebé es un relé de comunicaciones... Tráfico en tiempo real,
Popo çatalının bir gey güzellik yarışmasında hiç işi yok. - Ne?
Trasero roto no tiene sitio en un concurso de belleza gay.
Ne zaman benim için ışıkları kapatacak bir güzellik bulacağım?
¿ Cuándo encontraré una belleza para que apague las luces para mí?
Güzellik uykunu bölmek istemezdim, Tanrı biliyor ya ihtiyacın var ama Elastik Çocuk'un katili kendine kendine yakalanmayacak.
No quiero interrumpir tu sueño reparador, lo necesitas pero el asesino de Chico Elástico no se atrapará solo.
Hadi güzellik, gel sana bir-iki hareket öğreteyim.
Vamos, Bridge. Grabemos algo.
O da mı güzellik günlerine gelirmiş?
¿ También tiene un día de belleza?
Ama ben onun gibi bir güzellik uzmanı olmak istiyorum.
Pero quiero convertirme en una estilista como la subgerente.
Güzellik uzmanısın ama, ne modaya dikkat ediyorsun ne makyaj yapıyorsun.
Aunque eres una esteticista, no te importan el maquillaje o la moda.
Lili'nin Zhongshan'da güzellik salonu var.
Lili tiene una salón de belleza en Zhongshan...
Benden çaldıralım, güzellik.
Llamaré por ti, dulzura.
Bonnie'nin Güzellik Bel Çantası!
¡ Toc toc! ¡ Granero de la belleza de Bonnie!
Bonnie'nin Güzellik Bel Çantası.
El granero de la belleza de Bonnie.
Güzellik salonunda.
En el salón de belleza.
Bu güzellik de kim?
¿ Quién es esa belleza?
Bu ne güzellik?
- Hola.
Bir paravan olabilir. Güzellik merkezine iki bin dolar.
Dos mil dólares en un salón?
- Güzellik?
- ¿ Preciosa?
güzel 14869
guzel 19
güzelim 390
güzelsin 102
güzel kız 114
güzel bir gün 178
güzel kızım 24
güzelim benim 17
güzelmiş 286
güzel bir kadın 48
guzel 19
güzelim 390
güzelsin 102
güzel kız 114
güzel bir gün 178
güzel kızım 24
güzelim benim 17
güzelmiş 286
güzel bir kadın 48
güzeller 55
güzel bir kız 49
güzeldi 214
güzel görünüyorsun 72
güzeldir 52
güzel bayan 54
güzel olmuş 50
güzel bir gün olacak 16
güzel mi 269
güzel bir akşam 18
güzel bir kız 49
güzeldi 214
güzel görünüyorsun 72
güzeldir 52
güzel bayan 54
güzel olmuş 50
güzel bir gün olacak 16
güzel mi 269
güzel bir akşam 18
güzel bir sabah 27
güzel bir gece 42
güzel olur 48
güzel miyim 17
güzel kızlar 22
güzel görünüyor 117
güzel oldu 48
güzel değil mi 278
güzel yer 53
güzel miydi 66
güzel bir gece 42
güzel olur 48
güzel miyim 17
güzel kızlar 22
güzel görünüyor 117
güzel oldu 48
güzel değil mi 278
güzel yer 53
güzel miydi 66