Hemen yap translate Spanish
1,685 parallel translation
- Hemen yap. Yapamam.
- Hazla ahora.
Tamam. Hemen yap o zaman. Eğer şimdi toparlanabilirsem, o işgalcileri- -
Si, trataremos de sacar a los invasores...
Bazen hemen yapıverirler, bazen de aylarca takip ederim onları sırf hiç de ilginç olmayan şeyler yaptıklarını görmek için.
A veces lo hacen inmediatamente. A veces debo seguirlos durante meses sólo para descubrir que no hacen nada interesante.
Ne yapacaksan hemen yap.
Sea lo que sea que queráis hacer, ¡ hacedlo ya!
Birşey bul ve bunu hemen yap.
Encuentren algo y háganlo rápido
Hastanın iyiliği ve bizim güvenliğimiz için, bunun hemen yapılmasını öneriyorum.
Eso la matará instantáneamente. En interés del paciente y por nuestra propia seguridad recomiendo que se la administremos inmediatamente.
Miss Teeger için benim yanımda bir yer ayarla ve bunu hemen yap.
Ponga a la Srta. Teeger a la mesa. Póngala al lado mío. Y hágalo ahora.
Hemen yapılabilecek birşey değil.
No es algo que se pueda hacer inmediatamente.
Şu işi hemen yap yoksa bir sonraki sen olursun!
Lo harás ahora, sí, o serás el próximo.
- Evet, hemen yap.
- Sí, hazlo.
Hemen seçimini yap.
Decide ahora mismo.
- Ne yapıyorsun? Hemen içeri gir.
- No.
Gidip çay yap. Ben de hemen geliyorum.
Andá y poné a calentar agua para el mate que ya voy.
Hızlı davranmalıyız. Hemen hazırlığınızı yapıp buraya dönün.
Coloquen sus aparatos y reúnanse aquí.
- Pekâlâ, Jeff, yap şunu. Hemen!
- Bien, Jeff, hazlo. ¡ Ahora!
Buna bayıldım. Annen için hemen bir fondü yapıvereyim mi?
Me encanta. ¿ Preparo una fondue para mamá?
Alışverişinizi çabuk yapın, sonra hemen buradan ayrılın.
Comercia rápidamente, y vete cuanto antes.
Bunu Larry'e yapınca, hemen boing!
En general, cuando le hago esto a Larry, enseguida, ¡ boing!
- Hemen sağ yap. Hemen.
- Vuelta a la derecha.
Ne yapıyorsun? Hemen de sızmışsın?
Ya vas a dormir?
- Briony, sana söyleneni yap yoksa hemen odana dönersin.
- Briony, harás lo que se te pida o te irás a tu habitación.
Caddenin bir kenarında biraz vals yapıp hemen ekibime katılamazsın öyle.
No puedes llegar de la calle y exigir estar en mi equipo.
Transfer yapılmadan hemen önce girmemiz gerek.
Para proteger al informante, haremos el trabajo en el almacén.
Şehirde harika bir oyun yapılacak. İkinizi de davet ederdim ama hafta sonundan hemen sonra gitmem gerekiyor.
Los invitaría a los dos a jugar una partida... pero tengo que irme después del fin de semana.
Hemen dediğimi yap, lanet olası.
¡ Hazlo ya mismo, Joder!
Hemen her akşam ızgara yapıyoruz.
Hacemos la barbacoa casi todas las noches.
- Hemen. - Fişek gibi bir röportaj yapıyordum.
- Estoy haciendo una entrevista.
Kendine bir sandviç yap, bir de bira al. Hemen içeri git.
Hazte un sandwich, toma una cerveza y ve allá.
Hemen yapın bunu, yoksa öldürürüm sizi!
¡ Si no los mataré a todos!
Yap şunu hemen.
Hazlo ahora.
Hemen venogramı yapıyoruz.
Haremos la flebografía ahora.
Chloe, Ahmed Adoody hakkında hemen araştırma yap.
Chloe, busca todo lo que puedas acerca de Unrretra Sado.
Evet, böbrekleri iflas ediyor. Hemen ona moral verici konuşma yap.
Sí, sus riñones están fallando, dale unas palabras de ánimo, rápido.
Yapıver hemen!
Sólo hazlo.
Yap hemen.
Hazlo.
Hemen bunu yapın.
Acabe con eso.
Bay Gaeta, hemen acil durum uyarısı yapın.
Señor Gaeta, llame a los puestos de combate inmediatamente.
Öyle yapınca ne kadar param artsa hemen almaya çalışıyorsun.
Porque intentarás quitarme todo el dinero que me queda.
Onun karısıyım ve hemen onu görmek istiyorum. Kusura bakmayın, şu anda laboratuarda anjiyosu yapılıyor.
Lo siento, le están haciendo un angiograma.
Sence Seth ve ben hata mı yapıyoruz? Depremden hemen sonra beraber yaşamak ve sonrasında gelecek sene için Province'da apartman tutmak.
¿ Crees que Seth y yo estamos cometiendo un error viviendo juntos justo después del terremoto, y luego consiguiendo un apartamento juntos el próximo año en Providence?
Hemen hastaneye kaldırılmış, acil sezaryen yapılmış.
La llevaron al hospital para una cesárea de emergencia.
Tadilatı yapıp hemen satmak zorundayım.
Tengo que renovarla y venderla rápidamente.
- Yap şunu hemen!
- ¡ Hazlo ahora!
Anne, seni arabaya servis yapılan bir yere götürmemize izin vermedin. Biz de l-85'in hemen üstündeki Winkie's'e geldik.
Bueno, no nos has dejado ir a un sitio para llevar, así que estamos en Winkie's, un restaurante de la I-85.
Hemen laktat testi yapılsın.
Usted, haga un test de lactato.
Chloe, yapman gereken neyse, yap ve buradan hemen çık.
Chloe, lo que tengas que hacer, sal ya.
Kendime koca bir çikolatalı dondurma yapıp hepsini yiyeceğim. Ondan sonra da keyfim yerine gelmezse okulu da bırakacağım. Parmağımı boğazıma soktuktan hemen sonra.
Me voy a preparar un enorme helado de chocolate y voy a comérmelo entero, y entonces si no me siento mejor, dejaré los estudios, después meteré el dedo en la garganta.
Hemen çişimi yapıp geleceğim, tamam mı?
Sólo iré a mear, rápido, ¿ de acuerdo?
Eğer tüm dünyanın, İngiltere Kralı'nın dönek ve... basit biri olduğunu, taşkınlık yapıp sözlerini tutamadığını düşünmesini istiyorsan hemen gidip söyleyeceğim.
Si quiere que el mundo piense que el Rey de Inglaterra es inconstante, superficial, desaforado, incapaz de mantener su palabra entonces por supuesto, iré y se los diré.
Burada ne yapıyorsunuz? Defolun, hemen!
¿ Qué hacen todos aquí?
- Biliyor musun... $ 1,500 indirim yap ve hemen el sıkışalım.
- ¿ Sabes qué? Le restas $ 1.500 del precio y te lo quito de las manos.
yapıyorsun 36
yaptı 88
yaptın 100
yapıyor 33
yaptım 350
yapamam 3103
yaparım 315
yapacağım 517
yapmayacağım 170
yaparsın 77
yaptı 88
yaptın 100
yapıyor 33
yaptım 350
yapamam 3103
yaparım 315
yapacağım 517
yapmayacağım 170
yaparsın 77
yapacağız 90
yapmalıyım 51
yapma 5445
yapamıyorum 389
yapmış 19
yapmalısın 91
yapalım 156
yapıyorum 103
yapmadım 132
yapıyoruz 20
yapmalıyım 51
yapma 5445
yapamıyorum 389
yapmış 19
yapmalısın 91
yapalım 156
yapıyorum 103
yapmadım 132
yapıyoruz 20
yapma ya 98
yapmak istiyorum 29
yaptılar 29
yapmadın 55
yapamaz 108
yapacak 54
yaptık 46
yapacak bir şey yok 96
yapar 46
yapmak istemiyorum 51
yapmak istiyorum 29
yaptılar 29
yapmadın 55
yapamaz 108
yapacak 54
yaptık 46
yapacak bir şey yok 96
yapar 46
yapmak istemiyorum 51