English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Spanish / [ I ] / Içeri al

Içeri al translate Spanish

4,941 parallel translation
Adamları içeri alın. Çabuk olmalarını söyleyin.
Envíalos ahora y diles que lo hagan rápido.
Köpeği içeri alın ama bebeğe dokundurtmayın.
¡ Coja al perro, pero que no toque al niño!
Rahip Blackburn her zaman gelir ama Burke içeri almak istemez.
Bien, al Padre Blakburn siempre se le esperaba, pero Burke no tenía intención de permitirle entrar.
Hayir, temizlikçi kadina ben bütün gün için para ödedim adami içeri alacakti ama hiç gelmedi.
No. Le pagué a mi mucama para quedarse aquí todo el día para dejar entrar al tipo y luego nunca llegó.
Sırayla içeri alıyorlar.
Entraremos de a uno.
Küvette çıplak olsaydınız ve birisi "Müsait misin?" diye sorsa yine de içeri alır mıydın?
Si estubieras desnuda en la bañera y alguien preguntara si estás decente, ¿ Lo dejarías entrar?
Hadi ama, açıkça " Beni içeri al.
Vamos, claramente acaba de decir, " Déjame entrar.
Şimdi beni içeri alın.
Ahora dejadme entrar.
İşte hepsi tamam. Şimdi beni içeri alın!
Está todo. ¡ Ahora, dejadme entrar!
Beni burada tutarak kötü karmayı içeri alıyorsun.
Estás llamando al mal karma reteniéndome aquí.
Ya beni içeri al ya onu dışarı çıkar.
Déjenme entrar o déjenla salir.
Tampa, Floridalı. Kenar mahallelerde yaşıyormuş. 6 kez tacizden içeri alınmış.
Es de Tampa, Florida, vivía en los márgenes, acumuló como media docena de arrestos por prostitución.
Bu köşk, müzenin başlıca merkezi ve insanların sakin güzelliği yakalamaları için sadece bir kaç kişiyi aynı anda içeri alıyorlar.
Es el punto fuerte de este museo, y solo dejan entrar a una poca gente cada vez para maximizar la belleza apacible.
Aston Martin'yi tehlikeli kullanmaktan içeri alınmış.
La detuvieron por conducir de un modo errático su Aston Martin.
- Bayan Peters'ı içeri alıyorum.
Enviaré a la señora Peters adentro.
Polisleri içeri al.
Ábreles la puerta.
Birini içeri alıyorsun, 10'u geliyor.
Dejas entrar a una, y entran diez.
Atlayacak adamı izlemek için herkesle dışarı çıkar sonra tekrar içeri girerdim.
Saldría con todos a ver al saltador, y luego volvería.
Muavin Connally'yi çevrede dolanırken ve pencerelerden içeri dikizlerken gördüm.
Vi al ayudante Connally conducir por el vecindario, asomándose por las ventanas.
İçeri gelsen iyi olur.
Entonces será mejor que pases al salón.
İçeri girip Tyler'ın elinden Duke'ün içki biletini alırım. Duke geri döner ben de bedava içki içerim.
Entro allí, le quito a Tyler el ticket de Duke Duke regresa, y yo me gano una bebida gratis.
Direkt şirketin CEO'sunu ararım ve onu önemli toplantısından alıp buraya getirir ve kendisine derim ki : ... bu şeker çocuğun okulun ilk günü için bir şeylere ihtiyacı var ama öyle cadaloz, çirkef ve zalim bir çalışanın var ki içeri girmemize izin vermiyor.
Llamaré al Presidente de Jeans Express, y lo voy a sacar arrastrado de sus importantes reuniones sobre jeans para hacerle saber que tiene una empleada tan malvada, tan mezquina, tan cruel que no dejaría a un lindo chico
- İçeri girmemiz gerekiyor.
Por favor, salga así podemos entrar al apartamento.
Motorsiklet kasklı adamdan mı bahsediyorsun,... hani şu kapıma gelen ve içeri girip bira içip seni beklemeyi kabul eden adamdan?
¿ Te refieres al hombre que llevaba casco de moto, el hombre que vino a mi puerta, que quería entrar y tomarse una cerveza mientras te esperaba?
Birkaç yıl önce babamın yardımıyla içeri tıktığınız bir adam.
Es un tipo al que mi padre ayudó a atrapar hace unos años.
- Kadınla sadece telefonla konuşuyor. - Hayır, içeri girdi!
- Está al teléfono con esa mujer.
Gördüğüm en küçük kamera bir kol saatinin üstündeydi ve o bile içeri girerken sürtünecektir.
La cámara más pequeña que yo he visto estaba en un reloj, y aún así seguiría raspando al entrar.
Onu ilk içeri yolladığımızda, bizi neyin bekleyeceğini bilmiyorduk.
Cuando le mandé al principio, no sabíamos qué esperar.
Terney, dolandırıcı adamı içeri götürecek... Topun gerçek olduğunu onaylayacak.
Terney, llévate al estafador adentro contigo, comprueba que la pelota es auténtica.
İçeri girebilsem söylerim, Bayan Audrey ölçü alıyor!
Si tan sólo pudiera cruzar esa puerta, señor, le diría. ¡ La Srta. Audrey está haciendo accesorios!
İçeri girip onu öylece alıp götürmene nasıl izin veriyorlar?
¿ Puedes simplemente entrar ahí y cogerla así?
Aynı anda hem içeri, hem dışarı doğru patlıyor gibiyim.
Y es una implosión y una explosión al mismo tiempo.
Güvenlik kamerasını döngüye sokacağım ama içeri girince sizi göremeyeceğim.
Pondré al sistema de vigilancia en un ciclo contínuo, pero una vez que estén dentro, no podré verlos.
İçeri al.
Déjalas entrar.
İçeri alın.
Envíela dentro.
İçeri alın.
¡ Que venga!
Aslında, pastayı içeri girip alabilir misin ben yolun karşısına geçip tebrik kartı alırken?
En realidad, ¿ podrías ir y recogerlo... mientras voy enfrente y compro una tarjeta?
Çoçukken, hatırlarım da yolda yürürdüm, evlerin yanından geçerdim insanları, aileleri gördüğümü penceren içeri baktığımda masa başında oturmuşlar, gülüşüyorlar hindilerini oyarlardı.
Cuando era niña, recuerdo... caminar por la calle, pasar por las casas de mi barrio, mirar por las ventanas, ver a la gente, las familias, sentadas al rededor de la mesa, riendo, trinchando el pavo.
Daha sonra büyük patron Al Delucci giriyor içeri, Al Capone gibi davranıyor. Purosunu yakıyor ve ev havaya uçuyor!
Y por la puerta entra en plan Al Capone el pez gordo Al Pelucci fumando un puro inmenso, ¡ y toda la puta casa voló por los aires!
İçeri gizlice girildiğinden haberi olmayabilir.
Puede no haber estado al tanto del intruso. ¿ Has registrado ya?
İçeri al.
Que pase.
Planım bu keklere su serpip içeri götürüp taze diye yutturmak.
Mi plan es rociar un poco de agua sobre estas magdalenas, llevarlas al cuarto de al lado y hacerlas pasar por frescas
İçeri alıyorum.
Voy a dejarla entrar.
Ve İsa'nın doğumu dekorunu içeri taşıdılar.
Y trasladaron el nacimiento al interior.
- Sandy'yi alıp içeri girmemden hemen sonra işareti verebilirsin.
Ugga. Cuando destrabe a Sandy vuelvo adentro y das la señal.
Bu çocuğun cinayetten içeri girmesi senin yüzünden Başkan Han.
Al fin de cuentas, es tu culpa que él cometiera asesinato.
- İçeri alın beni! - Connie!
¡ Déjenme entrar!
- İçeri alın beni! - Connie! İçeri alın beni!
¡ Déjenme entrar!
Adamlarım sizi içeri sokacak, siz de doktora yardım edecek izleri takip edeceksiniz ve adamlarım sizi dışarı çıkaracak.
Mis hombres lo meten, Ud. le ayuda al doctor mis hombres lo sacan.
9-17 iş dünyasından mı sıkıldın? Saate bak, içeri gir, dışarı çık.
¿ Le aburre su vida de nueve a cinco mirando el reloj, fichando al entrar y al salir?
İçeri girmen ve tecavüzcülerin, katillerin, çocuk istirmacıların dışarda geziyor olmasını bilmek... ve artık elinden gelen hiçbir şey gelmez.
Estar aquí, sabiendo que hay violadores, asesinos y pedófilos Infectando las calles. Y no hay nada que puedas hacer al respecto.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]