Işte o zaman translate Spanish
3,074 parallel translation
Her yolu deneyip baş ağrınızı geçiremediğiniz zaman ya da öksürüğünüz geçmeyip şişliğiniz inmediğinde işte o zaman bir bilene danışırsınız.
Cuando lo has intentado todo pero ese dolor de cabeza no se va, no puedes parar de toser, la inflamación no bajará, ahí es cuando recurres a un profesional.
Bilgisayarındaki Costa Rica sayfalarını görünce işte o zaman Allah'ın belası parayı aldığını anladım.
Pero cuando vi esa mierda de Costa Rica en tu computadora fue cuando me percaté de que tomaste el maldito dinero.
Ve işte o zaman mesafe kat etmiş olacağız.
ENTONCES AHÍ PODRÍAMOS TENER UNA VENTAJA.
Durmalarını söyledim ve işte o zaman sinirlendiler.
Les dije que se detuvieran y... perdieron el control.
Ne zaman birkaç milyar doların olur, J.R işte o zaman istediğin yerde istediğin şeyi yaparsın.
Bueno, cuando tienes varios billones de dolares, J.R., puedes hacer lo que quieras, donde quieras.
Bir magazin gazetesinin ilk sayfasında sergilenen bir fotoğrafını daha görürsem,... tabii fotoğrafta Nobel ya da yıIın gazetecisi ödülünü kaldırmıyorsan, işte o zaman kovulursun.
Si veo una foto tuya más a toda página en la portada de un periódico sensacionalista, a menos que sea por recibir el Premio Nobel o el periodista del año, entonces estás fuera.
... işte o zaman silahına davranırsın.
... en ese momento debes plantar el arma.
Yani eğlendiysen, işte o zaman asıl galip sen olursun.
Porque si lo hiciste, entonces sí, ganaste.
... işte o zaman bunca zamandır onlara ne denli bel bağladığımızın farkına varırız.
... nos damos cuenta de cuánto dependimos de ellos todo el tiempo.
Açlığın olayı da budur zaten. Beslenmek için kafalarını soktukları delikten dışarıya çıkaracaklar işte o zaman savunmasız oldukları an olacak.
Pero lo malo de estar hambriento, es que tendrán que jugarse el cuello por la comida... y ahí será vulnerables.
O zaman işte mi sorun çıktı?
Vale, ¿ mal día en el trabajo?
İşte o zaman güzel zamanlarımız sonsuza dek devam eder.
Entonces nuestros buenos tiempos duraran por siempre.
O zaman bu kadar işte, evet, köprünün altından çok sular geçti, başka tek kelime yok?
- Eso es todo, sí, agua pasada no mueve molino, ni una palabra más.
İşte o zaman iyi olduğunu fark edeceksin.
Sólo creo que ahí es cuando te das cuenta de que todo está bien.
Ha bir de kural mı var? İşte o zaman seninle ilgili şu ana kadar anlatmadığım her şeyi anlatmak zorunda kalırım. Evet.
¿ Hay reglas?
İşte o zaman Eva bana sevgilisinin çocuğunu taşıdığını söyledi.
Entonces Eva me dijo... que estaba embarazada de su novio.
O zaman ödülü sen almalısın. İşte, buyur, ödülünü al.
Tome, reciba el premio.. por la idea más estúpida.
İşte burada. Dosyalarım burada. Peki o zaman.
En Gee-Coo dan clases de claqué.
İşte koyulsak iyi olur o zaman.
Así que mejor, vayamos a ello.
- O zaman anlarlar işte.
- Ahí tendrán sus "planchadas".
- İşte işler o zaman kontrolden çıktı.
- Y las cosas se descontrolaron.
İşte o zaman her şey mahvoldu.
Entonces empeoró todo.
İşte o zaman dağın zirvesinde olursun.
Y te paras en la cima de la montaña.
İşte o zaman fark ettim.
Fue entonces cuando me di cuenta.
Hani futbol topunu Peyton Manning'e imzalatmak için küçük bir çocuğun önüne geçip onu ağlattığın zamanı hatırlıyor musun. İşte o adam ol.
¿ Recuerdas el partido de los Colts cuando te colaste delante de ese niño y le hiciste llorar para que Peyton Manning pudiese firmarte el balón?
İşte o zaman bana bir gün benimle evleneceğine söz vermişti.
Y entonces fue cuando me prometió... que, un día, se casaría conmigo.
İşte o zaman vaktinde geleceğimize söz veremem. Eminim az önce, kızımla çıktığında tam bir beyefendi gibi davranacağını söylemişsindir.
Voy a confiar en que dijiste que ibas a ser un perfecto caballero cuando salieras con mi hija.
- iste o zaman hatalar yapilmaya baslandi.
- No lo robé. - Ahí es cuando se cometen errores.
İşte o zaman bir ampul yandı.
Y es entonces cuando se me ocurrió.
İşte o zaman otluğun arkasındaki cesedi, Tyler'ı gördüm. Peki bu süreç içerisinde Daniel neredeydi?
¿ Y dónde estuvo Daniel durante todo ese tiempo?
İşte o zaman, işini eksiksiz yaparsın.
Así que re muestras muy sólido, habiendo hecho tu trabajo.
İşte o zaman Yvonne ile tanıştım.
Ahí es cuando conocí a Yvonne.
İşte o zaman tavizsiz biri olmuyorsun, üzgün biri oluyorsun.
Y entonces no estás "no comprometida" ; estás solo triste.
Elit de o zaman devreye giriyor işte.
Para eso está la Élite.
Sadece, işte sıcak biraz burası. Pervaneyi çalıştır o zaman, mal.
Bueno, pues enciende el ventilador, tontita.
- İşte o zaman fark ettim.
Ahí fue cuando lo noté.
İşte o zaman, onun benim Odette'im olmadığını anladım.
En ese momento, supe que ella no era mi Odette.
O zaman tanıklık yaparsın işte.
Joder, entonces eres un puto testigo.
İşte o zaman baltayı taşa fena vuracaksın.
Eso va a condenarte.
İşte o zaman siz ne yapacaksınız?
¿ Y entonces dónde estará usted?
O zaman biftek iste.
Pues pide un filete.
Otobüsten indim ve State Sokağı'na doğru yürüdüm. İşte o zaman duydum.
Acababa de bajarme e iba caminando por State Street, y en ese momento escuché...
İşte o zaman kutsal ruhun 7 hazinesini ele geçirmek istediğimi anladı.
Y entonces descubrió mi secreto de conseguir los 7 tesoros para convertirme en inmortal.
İşte o zaman ben...
Estaba allí...
Ben de fenerimi aldım ve aşağı kata indim. İşte o zaman babamı elinde bıçakla gördüm.
Así que agarré mi linterna y bajé las escaleras y ahí es cuando vi a mi papi con el cuchillo.
İşte o zaman babamı bıçağı annemden çıkarırken gördüm.
Y fue ahí que vi a papá quitando el cuchillo de mamá.
15 yaşındayken, çiftlikte atları yarıştırmıştık ve sen kazanmıştın, seni ilk kez o zaman öpmüştüm işte o an, seni sevdiğimi düşündüğüm andı.
Cuando teníamos 15 años, hicimos una carrera a caballo, por todo el rancho... y tu ganaste, y te besé por primera vez... ese fue el momento en que supe que te amaba.
İşte uyluk kemiği, küresel eklem o zaman bu pelvis olmalı.
Ahí está el fémur, la rótula. Así que esto debe de ser la pelvis.
- Baddock Havacılık o zaman geliyor işte.
Ahí es cuando Braddock Aeronautics vendrá.
İşte o zaman saldıracaklar.
Ahí es cuando y dónde van a atacar estos tíos.
İşte o zaman ancak geçinebilirim.
Así yo puedo llegar a fin de mes.
işte orada 1649
iste orada 22
işte o kadar 74
işte öyle 69
işte o 399
işte oradalar 267
işte oldu 947
işte oradasın 41
işte oluyor 47
işte orda 110
iste orada 22
işte o kadar 74
işte öyle 69
işte o 399
işte oradalar 267
işte oldu 947
işte oradasın 41
işte oluyor 47
işte orda 110
işte onlar 41
işte ordalar 22
işte orası 73
işte olan bu 31
o zaman 2152
o zaman sen 17
o zaman görüşürüz 43
o zaman ben 17
o zaman git 34
o zaman bile 16
işte ordalar 22
işte orası 73
işte olan bu 31
o zaman 2152
o zaman sen 17
o zaman görüşürüz 43
o zaman ben 17
o zaman git 34
o zaman bile 16