English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Spanish / [ K ] / Kendisine

Kendisine translate Spanish

7,940 parallel translation
Lance, burada kendisine kemik iliği bağışlayan kişiyle buluşuyor.
Aquí está Lance con su donador de médula.
Scrooge'a bütün gerçekler gösterildi ve ne yapacağı kendisine bırakıldı.
A Scrooge se le muestran todos los hechos... y lo que haga después con ello depende de él.
Görüyor musun, o kadar stresli ki kendisine yemek yemeyi hatırlatması gerekiyor.
¿ No ves? Ella está tan estresada que debe hacerse acordar del almuerzo.
Lacey kendisine dikkat etmiyor.
Lacey no tiene un buen concepto de sí misma.
Kendisine ait bir oda olacak.
Tiene su propia habitación.
- Eğer hayatını yoluna koyarsan o da kendisine bakmak zorunda kalacak.
- Organizas tu vida. Y luego ella estará forzada a ver la suya.
Burada, inşa ettiği galakside kendisine ziyafet çekecek. Ölü yıldızlardan arta kalanları ve gezegenleri yiyecek.
aquí, se deja a la fiesta en la galaxia construyó, comer los restos muertos de estrellas y planetas.
Kendisine ödenen miktara bakılırsa ne teslim edeceğinin farkında değil bence.
Ya que solo le están pagando eso al portador... no creo que sea consciente de lo que está entregando.
Akıl hastanesinde kendisine bir seçim kazandırabilmek için hayli çaba harcadım.
Habría sido difícil comprarle una elección en un manicomio.
Fakat, riskin çok fazla olduğu gerçekliğinin doğasının kendisine karşı.
Pero es uno en con las mayores apuestas, La naturaleza de la misma realidad.
Borçlu olduğum hizmet ve sadakât, gerçekleşirken öder kendisine.
El servicio y la lealtad debida tienen en sí mismo su pago.
Ona olan sevgimiz çok büyük ve devam edecek kendisine bahşedeceklerimiz.
Le amamos entrañablemente y continuaremos dispensándole nuestros favores.
Son yıllarında kendisine "Mon Prof" deme mutluluğuna eriştim.
En sus últimos años, tuve la oportunidad de llamarle "Maestro".
- Kız kendisine biraz zorbalık etmiş -
- La chica era un poco molesto...
Rivera'ya hiçbir politikacının kendisine yapılmasını istemediği bir şey yapacağız.
Vamos a hacerle a Rivera algo que ningún político quiere que le hagan.
Bu akşam bakıcınız o olacak, kendisine hatırlat.
Recuérdale que los cuidará esta noche.
Katilin bize ve kendisine gerçekte kim olduğunu ve nerede olduğunu sorması, bir kişilik bozukluğunun belirtisi mi?
Una indicación de trastorno de doble personalidad donde el que hace el acertijo se pregunta a sí mismo y a nosotros quién realmente es. Pero no, eso no es consistente con el crimen.
Kendisine erkek diyen bizler ise kalıp şehrimizi korumalıyız.
Los hombres deberíamos quedarnos a proteger nuestro pueblo.
Prescott'ın müdürü Hardman'ın eğitimle ilgili kendisine has fikirleri vardı.
Hardman, la cabeza de Prescott, tenía algunas... ideas únicas acerca de la educación.
Kendisine söyleyeceğim.
Se lo diré a ella.
Şu an kendisine çok kızgınım.
Estoy muy enfadado con él ahora.
Pekâlâ, kendisine iletirim.
Bien, se lo informaré.
Kendisine ulaşmaya çalışayım.
Lo ubicaré.
Bunu kendisi için yaptığını mı düşünüyorsun, kendisine mi aldı?
¿ Crees que él mismo hubiera tomado esa decisión? Sí.
Bu şey kendi kendisine mi yazılıyor sence?
¿ Crees que esto se escribe por sí mismo?
Ayrıca kendisine aniden dokunulmasından da hoşlanmıyor.
Tampoco le gusta que la toquen inesperadamente.
Hunt'ın yaşayıp yaşamaması tamamiyle kendisine bağlı artık.
El que Hunt viva o muera solo depende de él.
Ultron'un kendisine ne dersin?
¿ Qué hay del propio Ultrón?
Kendisine binilmeyi reddeden şu meşhur at?
¿ El famoso caballo que se negó a ser montado?
Efendim, General Lee'nin yanıldığını söylememi mi istiyorsunuz kendisine?
Señor, ¿ me está pidiendo decirle al Comandante que el General Lee está equivocado?
Kendisine Bağıran Kartal eşlik edecek. Diyordum ki belki siz de bana eşlik edersiniz.
Águila de Trueno la llevará al altar, y yo esperaba que pudieras acompañarme.
Eski kendisine dair tüm bağlılıklarını terk etti.
Ha abandonado todo apego a su antiguo yo.
Kendisine iki bilet teklif edildiğini öğrenince, doğal olarak birinci mevki yıkılmakta olan harabeleri görme fırsatını kaçırmak istemedim.
Y cuando me dijo que le ofrecieron dos vuelos de regreso... en primera clase, no pude resistir la oportunidad de venir... a visitar las viejas ruinas.
Kendisine can düşmanları yaratmadan veya iğrenç ve utanç verici bir şekilde saklanmadan hayatta kalmalı.
Sobrevivir sin hacer enemigos a muerte ni algo que te avergüence para siempre.
Tekrar kendisine gelene dek.
Hasta que se recupere.
Yani kendisine güç vermek için.
Para ser amplificado.
Kendisine evi gezdirtmeye çalışıyor.
Está visitando la casa.
Borçlu olduğum hizmet ve sadakât gerçekleşirken öder kendisine.
Demostraros mi lealtad y mi servicio me recompensa.
Ona olan sevgimiz çok büyük ve devam edecek kendisine bahşedeceklerimiz.
Llevadme con mi anfitrión le quiero bien y he de seguir favoreciéndole.
Onlardan birinin kendisine para ödeyen bir adamla en son ne zaman aynı yatakta yan yana uyuduklarını hatırlamıyorum.
No recuerdo la última vez que alguna de ellas... durmió en la misma cama que los hombres que les pagan.
Kendisine anlayış göstermeyen bir dünyada kaybolmuş bir kız.
Una chica perdida en un mundo que no la comprende.
Herkes kendisine karşı aynı sevgiyi beslemeyen birine âşık olmakla başa çıkmak zorundadır.
Todos los chicos tienen que superar estar enamorados de alguien que no les corresponde.
Ejder Prens, sadakatle kendisine hizmet eden herkesi ödüllendirecek.
El Príncipe Drakan premiará a todos los que le sirvan lealmente.
Aklıma üstü kapalı bir anı geliyor aslında gönülsüzce tabii ki korkutucu güçte ve ses tınısında osurduğunu hatırlıyorum ve kendisine bu korkunç zararı verdiği için korkmuştum.
Apenas. Tengo un vago recuerdo de ella, en cierta ocasión que involuntariamente, quiero suponer se tiró un pedo tan aterradoramente poderoso y sonoro que temí que se hubiera hecho un daño terrible.
Oraya vardığında, adayı satın almaya karar verir ve kendisine Kont der.
Y cuando llega a all ´ decide comprar la isla Y se hace llamar El Conde.
Pascal'ın kendisine çeki düzen vermesi gerekiyor bir an önce.
Pascal se merece una buena paliza.
Ya da kendisine artık ne diyorsa.
O como se haga llamar ahora.
Kendisine yeni pasaport yapıp, hard diski almış.
Se hizo un pasaporte nuevo y destruyó el disco rígido.
Bu adam kendisine "Hayır" denmesini sevmiyordu.
Es un sujeto al que no le gusta que le digan que no.
1992'de, Eugene Landy, California eyaletinde psikoloji üzerinde çalışmaktan vazgeçtikten sonra, Brian Wilson ve Wilson ailesinin kendisine tahsis ettiği yerleşim biriminden mahkeme tarafından uzaklaştırılmıştır.
EN 1992, DESPUÉS DE ENTREGAR SU LICENCIA PARA PRACTICAR PSICOLOGÍA EN EL ESTADO DE CALIFORNIA, A EUGENE LANDY SE LE PROHIBIÓ TODO CONTACTO CON BRIAN WILSON
Şu kendisine olan güvenine bir bak.
Mira cuánta seguridad.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]