Meselâ translate Spanish
312 parallel translation
Meselâ şu tabelanın üstündeki fazlalıklara bakalım.
Esas borlas encima de ese cartel, por ejemplo.
Meselâ bu.
Éste, por ejemplo.
Meselâ, şu döşemedeki delikler.
Bueno, los agujeros del casco, por ejemplo.
Meselâ, senle tanıştım, beğendim ve şimdi ayrılmak zorundayız. Belki bir daha hiç görüşemeyeceğiz.
Por ejemplo, te conocí, me gustaste, y ahora de pronto tenemos que separarnos y tal vez nunca más volvamos a vernos.
- Meselâ Rendleshire Alayındaki Yüzbaşı, Albayının rızasını almalıdır.
¿ Lo es? Por ejemplo, un capitán del cuerpo de fusileros de Wrentwood, antes de casarse tiene que conseguir el consentimiento de su Coronel.
Meselâ çay içmeye.
Para tomar el té, quizás.
Meselâ, bu adamda ne var?
Hay tantas cosas que ignoro...
Meselâ, mide kanseri olanları ele alırsak hücrelerin yeni huy kazanmaması bunun içindir.
La Teoría del Dr. Virchow, la de la estimulación, fue probada así por el Dr. Yamagiwa.
- Meselâ?
- ¿ Como qué?
Meselâ, hangi özelliğini beğendin?
¿ Por qué te gusta?
Kâğıttan gemiler yapıp küvette yüzdürebiliriz meselâ.
¿ Cómo? ¿ Hacemos unos barquitos de papel y hacemos una regata?
7. Blokta 12 kişi tek bir odada kalıyor meselâ.
En el bloque siete,... por ejemplo, hay una vivienda en la que duermen 16 en una habitación.
Meselâ bu mücevherlerin nerereden geldiğini sorun bana.
Pregúnteme de dónde vienen estas joyas, por ejemplo.
Çıplak ayakla oturuyorsun meselâ, bu gelir ve baş parmağını yalar.
Cuando estés sentado descalzo, vendrá y lamerá tus grandes pies.
Meselâ?
Dónde es eso?
Meselâ, yatağı kim düzeltecek diye takışmak gibi.
Quiero decir... ¿ Discutir sobre quién hará la cama?
Meselâ, ortalıkta olmayan merdivenlerden dört kat aşağı yürüdüm.
Entre otras cosas, bajé cuatro pisos por una escalera inexistente.
Meselâ, bir katil gibi mi?
¿ Como un asesino, por ejemplo?
Meselâ bir defasında kayalara gittik ve sonra seviştik.
Por ejemplo, una vez estábamos sobre una roca e hicimos el amor y... ¿ sabes qué le sucedió a Estelle?
4 adet buz olayı meselâ.
Querían cuatro cubitos de hielo.
Meselâ sana giyimin uygun değil saç modelin çok kötü, şişmansın mı desem?
¿ Te gustaría que te dijese que el vestido que llevas es vulgar que tu peinado te queda muy mal, que has engordado?
Meselâ râhibelerin kaçınması gerekenler, biz râhiplerden çok daha fazla.
Por no hablar de casos más clamorosos.
Birinin benzerini, birebir kopyasını yapmak isteseler meselâ benim diyelim bunları mı kullanırlar yoksa gerçek kişiyi mi?
Si alguien quisiera crear un doble, una perfecta semejanza... de mí, por ejemplo utilizarían estos dibujos o la persona física?
Bilmem anlatabildim mi? Meselâ 1969'da Celtic'li Bill Russell?
¿ Qué me dicen de Bill Rusell de los Celtics, 1969?
Tabii, başka şeyler de var. Meselâ sağ kalmak gibi.
Digo, hay otras cosas importantes como seguir vivo.
Tek bir mucize, meselâ benim için yanan bir kız denizlerin yarıIdığını ve Sasha amcaya bir çek verildiğini görseydim.
Si pudiese ver un arbusto en llamas, o abrirse las aguas, o... O a mi tío Sasha pagar la cuenta.
" Meselâ Brueghel'in Ikarus'unda, nasıl da her şey felaketten uzakta,... bir köylü su sesi duymuştu, vazgeçmiş bir ağlamaydı,
En Icaro de Brueghel, por ejemplo, se exalta esa realidad cotidiana que siempre fluye al margen de cualquier desastre
Astrologlar gezegenlerin hareketlerini izleyip, meselâ "Venüs Keçi Takımyıldızından yükseldiğinde geçen sefer ne olmuştu?" dediler.
Los astrólogos estudiaban el movimiento de los planetas y se preguntaban qué había pasado la última vez que Venus amaneció en Aries. Quizás volviera a ocurrir lo mismo.
Meselâ, yıldızlar her zaman doğudan doğup, tüm gece boyunca başımızın üzerinden batıya doğru akarak batıdan batarlar.
Por ejemplo, las estrellas salen por el este y se ocultan por el oeste. Les lleva una noche cruzar el cielo si lo hacen por lo alto.
Meselâ, aynı takımyıldız diyelim ki hep sonbaharın başında yükselir.
Por ejemplo, aparecen las mismas en el inicio del otoño.
Fakat meselâ Mars'ta gözlenen döngü içinde döngü olayı nasıl açıklanacaktı?
Pero, ¿ cómo explicar el movimiento rizado de planetas como Marte?
Meselâ şu Trilobitler 600 milyon yıl önce yokoldular.
Estos trilobites aparecieron hace 600 millones de años.
Daha büyük bir ölçü kullanmaliyiz, meselâ : isik yili.
Precisamos una medida mayor : El año luz.
Ne bileyim, gazeteyle meselâ.
Con cualquier cosa. Ese periódico servirá.
Sarhoşun biri meselâ. Ya da bir meczup.
Algún ebrio, digo, o un loco.
Meselâ The Times'da basılmasını isteyebilir.
Por ejemplo, puede hacer que se publique en The Times.
Aslında bence seanslarımızı biraz artırabiliriz. Haftada iki veya üç olabilir meselâ. Aynı saat ücretiyle elbette.
Creo que podríamos realizar más sesiones con las mismas tarifas, claro.
Yeniden hesapla, Gordon, biraz oynama yap vakıf fonundan çek meselâ.
Resuelve un precio. Coge algo del fondo comunitario.
Meselâ...
Como...
- Meselâ.
- Entre otras cosas.
- Meselâ kim?
- ¿ Como quién?
- Neresi değil? Meselâ diğer çocukların yapamadığı şeyler yaparsın.
Para empezar, podrás hacer cosas que otros no pueden.
Meselâ şuradaki gibi.
Como ése.
Bir iş bulun meselâ. Sıradan bir iş bile olur.
Búsquese un trabajo o algo así puede ser algo poco importante.
Meselâ bunun Ming Yi sembolü olduğunu biliyorum.
Por ejemplo, sé que este es el símbolo Ming Yi.
- Bütün yaptığı silahlı çatışmalara rağmen ben onun hiç hoş bir şeyler yaptığını görmedim ; bir yetimhaneyi ziyaret gibi meselâ. - Olmaması için bir neden görmüyorum.
Podría ser.
Meselâ Vito'yu al.
Ayer Vito tiró una bandeja en el café...
Meselâ, saygı.
- El respeto, por ejemplo, es muy importante.
Meselâ şu Trilobitler 600 milyon yıl önce yokoldular.
Juntos, los protones y neutrones forman el núcleo del átomo.
- Benim evim meselâ.
- En la mía.
Meselâ buna ne dersin?
¿ Qué te parece ésta?
mesela 852
mesela ben 35
mesele bu 28
mesele 64
mesele ne 68
mesele nedir 145
mesele yok 23
mesele bu değil 76
mesele de bu 30
mesele o değil 48
mesela ben 35
mesele bu 28
mesele 64
mesele ne 68
mesele nedir 145
mesele yok 23
mesele bu değil 76
mesele de bu 30
mesele o değil 48