Ne kadar korkunç translate Spanish
687 parallel translation
Ne kadar korkunç bir rol biçilmiş bana?
Realmente está en una posición difícil.
Ne kadar korkunç!
¡ Es terrible!
Ne kadar korkunç bir şey!
¡ Oh, qué sorprendente!
Seni böyle bir yerde bulmak ne kadar korkunç.
Es terrible encontrarte en un Iugar así.
Ne kadar korkunç.
¡ Qué horror!
Sizin için ne kadar korkunç.
Es algo horrible.
- Bu insanların ne kadar korkunç olduklarını söyle.
- Dile que son capaces de todo.
"Ne kadar korkunç, değil mi Madam?" - Karına acıyorum. - Ne?
No es por hacerte un cumplido, pero compadezco a tu mujer.
Zavallı adam. Ne kadar korkunç bir son.
Pobre hombre que final más horrible...
Ne kadar korkunç.
¡ Qué terrible!
Ama sen de bir adamı sevmenin ne kadar korkunç olduğunu anlamalısın.
Y debes saber Io terrible que es amar a un hombre que...
Ne kadar korkunç.
Ha sido horrible.
Ne kadar korkunç.
Habrá sido terrible.
Adamlar ne kadar korkunç ve çılgınlar.
Como los locos, poseído por el miedo.
100.000 yıl boyunca etrafta uzun donla gezseydim ne kadar korkunç olurdu düşünsene.
Imagina lo duro que sería para mí ir siempre en calzoncillos largos durante cien mil años.
Herkes türümüzün ne kadar korkunç olduğunu görmek için bu resimleri görmeli.
Todo el mundo debería ver estas imágenes, para ver lo terrible que es nuestra especie.
Ne kadar korkunç bir ölüm.
Qué muerte tan horrible.
- Ne kadar korkunç bir kaza.
- Ha sido un accidente terrible.
Onun için ne kadar korkunç bir şey gözlerinin önünde bir adamın öldürülmesi.
Ha sido terrible para él presenciar un asesinato.
Ne kadar korkunç bir hata.
Qué error tan grave.
Şimdi herşeyi mahvettim Ne kadar korkunç değil mi?
Ahora lo he arruinado. Por eso es tan terrible.
- Ne kadar korkunç!
¡ Qué horror!
Ne kadar korkunç.
Es tremendo.
- Oh, Anita. Ne kadar korkunç bir şey.
Que cosa mas horrible.
Ne kadar korkunç olduğunu görmeliyim.
Yo tengo que ver tu fealdad
- Ne kadar korkunç bir şey!
- ¡ Qué horror!
Ne kadar korkunç bir hata yaptığımı görüyor musun Jonas?
¿ Entiendes qué terrible error?
Ne kadar korkunç.
Qué horrible.
Eski binaları yakıp yıkmadan yenisini yapmaya başlayamayız bu, halkın vicdanıyla oynayarak yan gelip yatanların kulağına ne kadar korkunç gelirse gelsin.
No podemos empezar a construir hasta que no hayamos quemado los viejos edificios no importa lo mal que eso pueda sonar a los que plácidamente reposan jugando con sus escrúpulos.
Ne kadar korkunç.
¡ Ooh! Qué penoso.
Ne kadar korkunç. Ne korkunç şeyler olacak merak ediyorum.
Me pregunto qué horribles cosas sucederán.
Evliliğe hazırlanan bir çok sevgili olmasına rağmen, ölmek ne kadar korkunç.
Qué horrible es perder tantos seres queridos en la flor de la vida.
Ama evinden uzaklarda ölmek ne kadar korkunç.
¡ Pero, qué horrible es morir en eI extranjero!
Ne kadar korkunç.
¡ Es terrorífico!
Ne kadar korkunç!
¡ Que horror!
Sadece ne kadar korkunç olduklarını unutmak için.
Sólo para olvidar cuán horrible fue.
Ne kadar korkunç.
- Qué gran honor para ella.
Ne kadar korkunç!
¡ Qué horror!
"Sizi ne kadar çok özlediğimi ve bu korkunç savaş bitince tekrar evime size dönebilmekten ne kadar mutlu olacağımı anlatamam."
"No puedo ni empezar a deciros lo mucho que os echo de menos... " y lo feliz que seré cuando acabe esta terrible guerra... "y pueda volver a casa con vosotros."
Hayatının son günlerini bu korkunç savaşta geçirmesi ne kadar üzücü.
Que terribles debieron ser sus últimos días durante esta horrible guerra.
Yüzüm bu kadar korkunç olduktan sonra çok iyi şarkı söylesem ne olur?
¿ Qué importa cómo canto si mi cara es tan horrible?
Sevgili Susanne, ne kadar berbat bir akşamdı. Karımın patavatsızlığı ve benim bu konudaki acizliğim senin üzerinde korkunç bir baskı oluşturmuş olmalı. Fakat Oslo'ya gitmek konusundaki önerim hala geçerli.
Queridísima Suzanne, la intervención de mi mujer, mi falta de reacción, te habrán dejado una mala impresión, que trataremos de borrar en Oslo...
Ne kadar hızlı olsam da onları bu korkunç ıstıraptan kurtaramıyorum.
Por muy rápido que sea, no logro ahorrarles esa terrible agonía.
Perşembeyi bu kadar korkunç yapan ne?
Bueno, ah... ¿ qué tienen de espantoso los jueves?
- Boyunun bu kadar uzaması ne korkunç!
- ¡ Eres altísimo!
Ne kadar berbat, korkunç, rezil şey varsa hepsi başıma geldi.
Y después, ese inútil asqueroso me engañó.
O, bu kadar korkunç olan ne yaptı?
¿ Tan terrible es lo que ha hecho?
Bu adamın ruhunun derinliklerine baktım ve içinde kocaman bir boşluk gördüm. Korkunç gerçeği ortaya çıkartacak ne bir ruh ne de insani bir kıvılcım var onda. Ne de fani insan için çok önemli olan erdemden zerre kadar bile yok bu canavarda.
He mirado en las profundidades del alma de este hombre y he visto un gran vacío, que revela la horrible verdad, que no tiene alma, ninguna chispa humana, ni siquiera el más mínimo ápice de moral, tan querido por los humanos, posee este monstruo.
Ve suçlu olan ise antik çağın cezasına çarptırılacak, her ne kadar barbarca ve korkunç olsa bile.
Sea quien sea el culpable se enfrentará a las penas antiguas, aunque sean brutales y horribles.
Eve gidecek ve her şeyin ne kadar kabaca olduğunu ve hepimizin korkunç davrandığını ve bu olaylar başladığı anda nasıl hemen eve döndüğünü anlatacak.
Irá a casa y dirá que todo ha sido muy vulgar, terrible, y que nosotras nos hemos portado mal, y que se ha ido a tiempo.
Bu şekilde ölmek ne kadar da korkunç.
Qué horrible morir así.
ne kadar güzelsin 38
ne kadar 1461
ne kadar güzel 390
ne kadar harika 35
ne kadar paran var 51
ne kadar tatlısın 25
ne kadar istiyorsun 126
ne kadar tatlı 35
ne kadar güzel bir gün 19
ne kadar iyi 34
ne kadar 1461
ne kadar güzel 390
ne kadar harika 35
ne kadar paran var 51
ne kadar tatlısın 25
ne kadar istiyorsun 126
ne kadar tatlı 35
ne kadar güzel bir gün 19
ne kadar iyi 34