Ne kadar oldu translate Spanish
2,630 parallel translation
Ne kadar oldu, bir saat oldu mu?
¿ Cuánto tiempo pasó? ¿ Una hora?
Buradan gideli ne kadar oldu?
¿ Cuánto hace que no venías aquí?
Ne kadar oldu?
¿ Cuánto tiempo ha pasado?
Aman Tanrım. Görüşmeyeli ne kadar oldu öyle?
Dios mío, ¿ cuánto tiempo ha pasado?
Öleli ne kadar oldu? Üç yıl.
- ¿ Hace cuánto tiempo se fué?
Denemeye başlayalı ne kadar oldu?
¿ Cuanto tiempo lleváis intentándolo?
Ne kadar oldu?
¿ Cuánto pasó?
Ne kadar oldu, Yang?
¿ Qué tiempo tenemos, Dra. Yang?
Sen gideli ne kadar oldu?
- ¿ Cuánto tiempo has estado fuera?
Kaçtığından beri ne kadar oldu? 4 yıl, 5 yıl, 6 yıl?
¿ Han sido cuántos, cinco, seis años desde que te escapaste?
Ne kadar oldu ki şimdi?
¿ Cuánto tiempo ha pasado ya?
Seninle görüşmeyeli ne kadar oldu?
No te veía desde... ¿ hace cuánto?
- Ne kadar oldu?
¿ Por cuánto tiempo?
- Ne kadar oldu?
- ¿ Hace cuánto?
Ne kadar oldu?
¿ Cuánto?
Ne kadar oldu?
¿ Cómo va de momento?
Hanımefendi, kocanız bu ilginç sanata başlayalı ne kadar oldu demiştiniz?
¿ Señora, cuando dijo que su marido comenzó a hacer este horrible arte?
Anladım. Peki, onunla tanışalı ne kadar oldu?
Claro. ¿ Cuándo lo conoció?
Ne kadar oldu?
¿ Cuánto tiempo hace?
- Ne kadar oldu?
- ¿ Cuánto duró?
Ne kadar oldu?
¿ Cuánto ha pasado?
Mesleğe başlayalı ne kadar oldu?
¿ Cuánto tiempo has estado en este trabajo?
Büroya döneli ne kadar oldu?
¿ Y cuánto tiempo hace que volvió al FBI?
- Çıkalı ne kadar oldu?
- ¿ Cuánto hace? - Tres días.
Daha tanışalı ne kadar oldu da hemen sıkı fıkı oldunuz? Seni anlayamıyorum!
No puedo comprenderte, alguien que habla con personas a las que nunca había visto.
- Ne kadar oldu?
- ¿ Cuánto tiempo ha sido?
En son pratiğinden bu yana ne kadar oldu, 15 yıl mı?
¿ Cuánto hace que no practicas, 15 años?
O kadar uğraştan sonra ne utanç oldu.
Ha sido una pena después de tan duro trabajo.
Hastaneye gidene kadar sargı dursun. Quazy'e ne oldu? Şöförüme?
La Corona dice que no cumplirá tiempo en prisión.
Ama gerçekten bir kıvılcım varsa sen benim olana kadar peşinden koşacağım. Ne oldu?
Pero si hay algo como una chispa, estaré tras de ti hasta que seas mía. ¿ Qué pasó?
Haklarımızı savunması için senin gibi birine oy vermek ne kadar zor oldu senin haberin var mı?
¿ Se da usted cuenta de lo difícil que alguien como usted votara a favor de nuestros derechos?
Güvercinlerden birini uçurdu ve anam görmen lazım bir güzel oldu. Herkes bir şaşırdı! "Ah sürprizi de varmış. Ne kadar hoş!" falan dediler.
Se sentó, soltó los pájaros y todos dijeron : "Magia. ¿ Es real?".
Sen gittiğinde ne kadar kötü oldu bilmiyorsun
No tienes ni la menor idea de lo malo que fue cuando te fuiste.
Timsahın poposu ne kadar pürüzsüzse, bu da o kadar oldu. İyice saçmaladım.
Sí, eso ha sido tan blando como el culo de un caimán.
Hayatı ne kadar da güzel gidiyor gibiydi, yazık oldu çocuğa.
Es una pena lo que le pasó, justo cuando su vida parecía ir tan bien.
Yatağına kadar getirdiğimiz ziyafete ne oldu?
¿ Y qué me dices del banquete que te llevamos a la cama?
Üstat, belki de var olan hayatın ne kadar kısa ve önemsiz olduğunu bu kadar çok irdelediğimiz için Agarta, belki de bugün, bu kadar harap oldu.
Señor, quizás debido a que el mundo de Agartha ha aprendido demasiado sobre cuán corta y sin sentido es la vida en el presente... ¿ No es por eso que ha comenzado a desmoronarse?
Silah ne kadar büyüktü ve vurulan oldu mu?
¿ Cómo de grande era la pistola, y dispararon a alguien?
Tamam, Tina'yla konuştum. Ne kadar çok çalıştığını anlattım. Bu akşamki partiye gelmeye razı oldu.
Muy bien, hablé con Tina, le dije lo duro que has estado trabajando, y está de acuerdo en venir esta onche a la fiesta.
O kadar da hassas değil Lin. Ne oldu? Ne oldu?
No es así de frágil, Lin. ¿ Qué ha pasado?
Gelmen ne kadar güzel oldu.
¡ Qué bueno que vinieras!
Sanırım, Peter'a en zor gelen şey çocuklarını ne kadar incittiğini görmek oldu.
Y creo que lo más difícil para Peter ha sido ver el daño que les ha hecho.
- Peki, oldu. Ne kadar artış istiyorsun?
Sí, está bien.
Ne oldu? Niye onlara bu kadar iyi bakıp sonra da öldürüyorlar?
¿ Por qué los cuidarían tanto para después matarlos?
Şarkını, konuşur gibi söylediğinde kişilğini görme şansımız oldu ama diğerlerinden ne kadar özel olduğunu göstermek için bir şey yapmalısın.
Tu canción es Tal Como Eres, de Bruno Mars. - Toma.
Bir hafta oldu hâlâ elçilikte bekliyor. Ve ne yapacağıma karar verene kadar orada kalacak.
Ha pasado una semana y todavía está esperando en el consulado donde permanecerá, hasta que decida qué hacer.
Bir defa oldu ve bu olaydan ne kadar nefret ettik anlatamam.
Sólo fue una vez, y siempre nos odiamos por ello.
Değiştiğini söylüyorsun ama bugün, kelimelerinin ne kadar değersiz olduğuna mükemmel bir örnek oldu.
Dices que has cambiado, pero hoy has dado ejemplo perfecto de lo inútiles que son tus palabras.
Cy ile aranızda onu bu kadar kızdıracak ne oldu?
¿ Qué sucedió entre usted y Cy que lo enfureció tanto?
Buralara kadar gelişimizi anlatmak senin için ne kadar kolay oldu.
Que poco hay para decir, cuando finalmente se acaba todo.
Hiç ne yaparsak yapalım ya da hayatlarımızı ne kadar kontrol etmeye çalışırsak çalışalım karşı koymanın elimizde olmadığını düşündüğün oldu mu?
¿ Alguna vez has pensado que sin importar lo que hagamos o cómo intentemos controlar nuestras vidas, eso simplemente está fuera de nuestro alcance?
ne kadar güzelsin 38
ne kadar 1461
ne kadar güzel 390
ne kadar harika 35
ne kadar paran var 51
ne kadar tatlısın 25
ne kadar istiyorsun 126
ne kadar tatlı 35
ne kadar güzel bir gün 19
ne kadar iyi 34
ne kadar 1461
ne kadar güzel 390
ne kadar harika 35
ne kadar paran var 51
ne kadar tatlısın 25
ne kadar istiyorsun 126
ne kadar tatlı 35
ne kadar güzel bir gün 19
ne kadar iyi 34