English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Spanish / [ O ] / Ona baktım

Ona baktım translate Spanish

781 parallel translation
Ona baktım ve ne olduğunu anlamaya çalıştım.
Bien, la miro y la evalúo.
En karanlık zamanlarda ona baktım. Hayatıma son verip vermeyeceğini merek ettim.
En las horas más oscuras la veía y preguntaba si esto pondria fin mi vida
Ona baktım, ama hiçbir şey söylemedi.
¡ Le miré, pero no dijo nada!
Ona baktım, o ışıldayan gözlerine baktım.
Lo miraba en lo profundo de sus claros ojos.
Çardağın merdivenlerine çıkıp ona baktım.
Salí y me paré en la escalera de la glorieta.
Ona baktım ama hastaneye götürmüşler.
Me acerqué, pero le habían llevado al hospital.
Ben zaten ona baktım.
- Ya lo he visto.
Yemekte, Dolokov kadeh kaldırınca, ona baktım, bana gülümsüyordu, karımın suçlu olduğuna inandım.
En el banquete, cuando Dólojov hizo el brindis, no dejaba de mirarme y me sonreía. Sabía que mi mujer era culpable.
Ben sadece çok uzun bir süre ona baktım.
Le estuve observando detenidamente.
Otelden ayrıldığımızda, paltosunu çıkarıp omuzlarıma koydu sonra ona baktım.
Al dejar el hotel, se quitó su saco y lo puso en mis hombros y entonces lo miré.
Bir sigara yakmak için kibriti çaktı ona baktım ve neden durduğunu anladım.
Sólo tomó un fósforo para encender un cigarrillo lo miré, y supe para qué era.
- Ön camından ona baktım.
- Lo vi a través del parabrisas.
Durdum ve ona baktım. Sonra Françoise'ya dedim ki : "Bu o."
Me paré en seco, lo miré y me dije : "Es él."
# Ona baktım Davetkârdı gözleri #
Cruzo su mirada, y ésta me desafía
Ona baktım...
Miré a Catrine, que sonreía en su sueño, y luego salí.
Yanına oturdum ve 1 saat ona baktım.
Me quede observándola durante una hora.
Hiç yanından ayrılmadım, hep ona baktım.
y yo siempre cerca, siempre hasta curarlo.
Ona baktığım zaman, kendime bakıyor gibi hissediyorum.
Cuando lo miro, siento como si me mirara a mí misma.
İşte görüyorsun Vitus ona nasıl şefkatli ve iyi baktım.
Ya lo ves, Vitus... la he cuidado con gran ternura.
Ona baktınız mı?
¿ Se fijó bien en él?
Ona baktığımızı gördü.
Se dio cuenta que lo miramos.
Ancak ona ne olduğunu öğrendiğimde... ve bir kez daha ızdırap çeken yüzüne baktığımda... kararımı verebilirdim.
Solo cuando supiera lo que había pasado con él, solo luego de mirar una vez más ese rostro torturado, podría tomar una decisión.
Ama, ona baktığınızı söylediniz sandım.
Pero pensé que había dicho que la había mirado.
Ben de "evet, sanırım" dedim. Sonra o küçük kafayı çekmeye başladı ve sonunda dışarı çıktı. Ben de ona doğru baktım ve dedim ki :
Yo dije : "Supongo", así que comenzó a tirar y la cabeza salió y me miró y le dije :
Son gününe kadar ona ben baktım.
Cuidé de ella hasta el último momento.
Bende ona ters ters baktım ve bağırdım.
Pobre chico. Entonces ese hombre dijo que los cogió él. Quizá fui demasiado dura con el chico.
- Ona baktınız mı?
- ¿ Qué tal ésa?
Ona hiç baktınız mı?
¿ Ha hablado con él? ¿ Lo ha mirado alguna vez?
Asansörden inerken ona bir süre baktım. Tedirginleşti.
Estaba en el pasillo fingiendo ser un inquilino que busca la llave.
Bende ona baktığım an tüm bedenimin alev alev yandığını hisettim.
En cuanto la vi, me encendí.
Hayatı boyunca ben baktım ona.
He sabido manejarle toda la vida.
Ona her baktığımda keşke benim de onun gibi tatlı bir kızım olsaydı diyorum.
Cada vez que la miro, ¡ me hace desear que fuera hija mía!
İyi de baktım ona.
Le cuidé bien, además.
Korkarım ona çok iyi baktığım söylenemez.
Pero me temo que nunca fui un buen proveedor para ella.
Ben ona, senin bana baktığın gibi baktıracağım.
Haré que me mire como lo haces tú.
Camlar sıkıştığında, ona baktın mı?
Si se atranca una ventana, ¿ le importa?
Şöyle yandan bir baktım ona, çünkü Brewer aslında Borsayı demiryollarının lokomotif deposundan bile ayırt edemez.
Bueno, por su puesto que lo miré con desconfianza porque el bestia no podría reconocer un buen negocio en la bolsa de ninguna manera!
Ona son zamanlarda hiç baktın mı?
¿ Te has fijado en ella últimamente?
Ona göre sol tarafı mıydı... yoksa siz ona baktığınızda sol tarafı mı?
¿ Era el izquierdo, de frente a usted... o mirando según como usted estaba?
Benim ona baktığımı tahmin edemeyebilirsiniz, ama o benim annem.
Nadie lo diría al verla, pero es mi madre.
Bir ilan panosunda birdenbire, karınızın size doğru baktığını görseydiniz durup ona bakmaz mıydınız?
- Muy bonito. ¿ No se pararía a mirar si de repente viera a su mujer mirándole desde un cartel?
- Yemek yedirdim, baktım ona.
- Lo alimenté, lo atendí...
Siz ona baktığınızda.... Gözlüklerinizi çıkartır mısınız?
Quería decirle por ejemplo... perdone, ¿ puede quitarse las gafas?
Ona baktığımı hissetti. Sabahlığını çıkardı.
Notó que la miraba y se quitó la bata.
Ona her baktığım zaman onun istediği anlamda hayatımı tekrardan...
Cada vez que la veo... vuelvo a dedicar mi vida a la memoria de ese hombre...
- Hiç ona alıcı gözle baktın mı?
Pero usted ni le habrá mirado...
Ona baktım.
Miré a Catrine... 29 minutos.
Onu ben yetiştirdim, gözüm gibi baktım ona, kıymetlimdir o benim.
Yo la crié y la quiero.
Bu nedenle hastanedeyken ona da baktırdım!
Así que en el hospital, aproveché para curarme.!
Ağlamaya başladı ve baktım mendili yok, mendilimi uzattım ona.
Ella seguía llorando, buscando un pañuelo, y yo le di el mío.
Ona, "Seni seviyorum." dedim ve yüzüne baktım.
Le dije : "Te amo".

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]