Ona bak translate Spanish
7,066 parallel translation
Şu an ona bakıyorum.
Lo estoy viendo ahora mismo.
En beter günler diyebileceğim o zamanlarda bile elimden sadece ona bakıp şükretmek geliyordu. Var olan, var olmuş ve olacak tüm tanrılara tüm kainata ve aklıma gelebilen herkese şükrettim.
Incluso entonces, en lo que sólo podrían llamarse los peores momentos, todo lo que podía hacer era verla y agradecer a Dios, agradecer a cada dios que existiera, o existió, o existirá, y a todo el universo,
En beter günler diyebileceğim o zamanlarda bile elimden sadece ona bakıp şükretmek geliyordu. Var olan, var olmuş ve olacak tüm tanrılara tüm kainata ve aklıma gelebilen herkese şükrettim.
Incluso entonces, en lo que solo puede llamarse el peor de los momentos, lo único que podía hacer era mirarla y agradecer a dios, agradecer a todos los dioses que existen, existieron o existirán, y a todo el universo,
Ona bak. Ne gördüğünü söyle.
Mira.
- Şu an ona bakıyorsun.
Lo estas viendo.
İnsanlar ona bakınca, en iyi dostları olduğunu düşünürlerdi.
La gente lo miraba e imaginaba que era su mejor amigo.
Hareket ettiğinde burada durmuş ona bakıyordum.
Yo estaba aquí parado y lo estaba viendo cuando se movió.
Sen ona bakıyorsun.
La está viendo.
Ona bak.
Velo.
- Şu an ona bakıyoruz.
- Lo tenemos justo frente a nosotros.
Niye ona bakıyorsun?
¿ Por qué la miras a ella?
Yoğun bakım ünitesindeki bebeklerden birini çıkardık, ona bakmak için annesiyle kaldım.
Le habíamos retirado los cuidados a uno de los bebés en la unidad así que me quedé con la madre para acompañarla.
Ona bak, senin kaderin o.
Mírala. Es tu destino.
Aslında şu an ona bakıyorum.
De hecho, ahora lo estoy mirando.
O tarih ve saatteki kameralara veya her ne haltsa ona bakın.
Se pudo cambiar la hora y la fecha de la cámara y poner lo que se quiera.
Neden ona bakıyorsun?
¿ Por qué lo estás mirando?
Onun yüzünden, herkesi uzak tutan sürdürmekte şu çok çabaladığın duvarın arkasından gizlice ona bakıyordun.
La pared que te esfuerzas tanto por mantener en alto, la que mantiene a todos alejados, estabas... Estabas espiando desde atrás por ella, por Lexi.
Onun aldığı yeri bulabilir miyim ona bakıyorum.
Quiero ver si puedo rastrear uno, averiguar dónde lo consiguió.
Şimdi ona bakıyorum.
Estoy mirándolo ahora mismo.
Ona bakınca ne kadar müthiş görünüyor.
Él se está haciendo más perfecto cada día.
- Bak ne yapıyorsun ona.
No empecéis. Mira lo que le estás haciendo.
- Ona en iyi tıbbi bakımı veriyor olmayayım?
¿ Darle el mejor tratamiento médico?
Sokağın karşısında yaşıyordu. Ona bakıcılık yapardım.
Yo vivía al otro lado de la calle, y solía cuidarle todo el tiempo.
Bak... sen ondan büyüksün ona dikkat et.
Mira... tú eres mayor que él Cuida de él...
Benim yerime ona iyi bak.
Cuídala por mí.
Bak, ona gelebileceğini ben söyledim.
Mira, le dije que viniera.
Ona iyi bak.
Cuídala.
Bence sadece ona söylemelisin ve sonrasında o bakıp bakmayacağına karar verir, tamam mı?
Creo que deberías decírselo y que decida él si quiere verlas o no más tarde, ¿ de acuerdo?
Bak ona.
Mírela.
Peki ona kim bakıyor?
¿ Y quién lo está cuidando?
Ona şey diyeceğiz "rakip". Tamam, bak ne diyeceğim?
Muy bien, ¿ sabes qué?
Ona iyi bak.
Cuida de el.
Dr Murphy bana yardımcı oluyor Ona ne kadar bağımlı bakın.
El Dr. Murphy me está ayudando a ver lo dependiente que soy de ella.
Ve bak ona neye mal oldu.
Y mira a donde la llevó.
Ona iyi bak.
Aférrate a ella.
Beni insana dönüştürdüğünüz için de. Böylece her gün babama bakıp dolunayda, annemi ve kardeşimi yemeye çalışarak ölmelerine neden olduğumu ona nasıl açıklayacağımı düşünebiliyorum.
Por volver a convertirme en humana para que pudiera mirar a mi padre todos los días e intentar averiguar cómo explicarle que la razón de que mi hermana y mi madre estén muertas es porque casi me las como en una noche de luna llena.
Bak ona, Sean.
Mírale, Sean.
Seni dinleyince bak kendimizi nerede bulduk. Geri kalanınızı kurtarmak için nasıl isterse öyle hizmet edeceğimi söyleyin ona.
Mira dónde nos ha traído escucharte.
- Ona neden bakıyordun?
- ¿ Por qué estabas mirando eso?
Artı, benim çocuk bakıcısına, kuyruğa ya da bu çocuk her ne boksa ona ihtiyacım yok.
Además, no necesito niñera, o custodia, o lo que demonios sea ese chico.
Bakın efendim, onu öylece bırakıp, ona hiçbir savunma hakkı bırakmamak olmaz.
No puede dejarlo sin ninguna forma de defenderse a sí mismo, señor.
- Ona sen mi bakıyorsun yani?
¿ Así que tú cuidas de él? Sí. Sí, no.
Ona bak.
Mírala.
Bu yüzden benim için ona iyi bak.
Cuídalo bien por mí.
Lütfen ona iyi bak.
- Claro.
Ona şu an ben bakıyorum.
Ahora, yo me ocupo de él.
Ona iyi bak.
- Cuídala.
Bak, keşke hayatta olsaydı böylece ona üzgün olduğumu söyleyebilirdim.
Mira, ojalá estuviera viva, y pudiera... y pudiera decirle que lo siento.
Babanın gözlerine bak ve ona gerçeği söyle sadece.
Solo mira a tu padre a los ojos y dile la verdad.
Ona bakın.
¡ Mírale!
Bak ben başarılı bir avukat tanıyorum. Ona bir soralım.
Mira..
ona baksana 29
ona bakma 38
ona baktım 27
ona bakın 48
bakın 5588
bakin 38
baker 135
bakalım 1238
bakersfield 28
bakar mısınız 174
ona bakma 38
ona baktım 27
ona bakın 48
bakın 5588
bakin 38
baker 135
bakalım 1238
bakersfield 28
bakar mısınız 174
bakıyorum 163
bakire 33
bakarım 81
bakma 203
baktım 85
bakire misin 19
bak sen 266
baksana 1623
bakarız 131
bakacağım 88
bakire 33
bakarım 81
bakma 203
baktım 85
bakire misin 19
bak sen 266
baksana 1623
bakarız 131
bakacağım 88
bakan 73
bak ne diyeceğim 537
bakar mısın 103
bakmadım 27
bakalım neler olacak 16
bakın kim gelmiş 88
bak ne buldum 97
bakalım ne olacak 31
bakayım 533
bak baba 73
bak ne diyeceğim 537
bakar mısın 103
bakmadım 27
bakalım neler olacak 16
bakın kim gelmiş 88
bak ne buldum 97
bakalım ne olacak 31
bakayım 533
bak baba 73