English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Spanish / [ O ] / Ona bir bakın

Ona bir bakın translate Spanish

437 parallel translation
Ona bir bakın.
Miradla.
Ona bir bakın!
" ¡ Miradle!
Ona bir bakın...
Mírenlo.
Ona bir bakın.
Fíjese en ella.
Ona bir bakın!
¡ Mírenlo!
Şimdi, ona bir bakın, beyler.
Miren eso, caballeros. Eso es nuevo.
Ona bir bakın.
- Aquí tenéis uno.
Ona bir bakın.
¡ Mírele bien!
- Şimdi bakın. Ona bir bakın.
Y mírate ahora.
Sadece görüntünüz bile kalp krizi geçirmesine yetiyor. Ona bir bakın.
Con sólo verle, sufrirá un ataque al corazón.
Ona bir bakın, sarkık göbeğiyle ve kürdan bacaklarıyla tam bir ihtiyar. Köpeğinki gibi bir sadakatle, daha dün kendi himayesinde olan taze bir aday getiriyor.
Mírelo, casi un viejo con su estómago flojo y piernas delgadas trae, cual perro fiel, un nuevo adepto que unas noches antes estaba bajo su protección.
Ona bir bakın.
Mírela a ella.
Buraya gelip ona bir bakın.
Vengan a mirarlo de cerca.
Ona bir bakın. Gerçekten!
Fijaos en él. ¡ Por favor!
Ona bir bakın, lütfen.
Echale un vistazo, por favor.
Ona bir bakın, beyler.
Míralo, caballeros.
Ona bir bakın, hayatında bir silahı bile ateşlediğine inanmazsınız.
Al mirarlo, no podrías creer que alguna vez disparó un arma en su vida.
Pekâlâ, ona şöyle iyice bir bakın.
Bueno, fíjense bien.
Ona bir kez bakın ve söyleyin, "Burada dürüst bir hırsız var".
Sólo con mirarlo, dices : "Diantre, un ladrón honesto".
Şu konuşana da bakın hele! Ona bir haller olmuş.
¿ Me oyes?
Sana bir daha öyle bakıp bakmayacağını garanti edemem. Ama seni seviyorsa ve ona düzgün davranırsan muhtemelen öyle bakmayacaktır.
No le puedo asegurar que nunca vuelva a mirarle de esa forma pero si ella le quiere y usted se comporta hay más oportunidades.
Ona iyi bak. Üstüne bir örtü al, ıslanmasın.
Le tiene que hacer un impermeable, para que no se moje.
"Kameda, ona Taeko Nasu'dan bahsetti. " Bir bakışı Akama'nın bastırılmış hislerini uyandırdı.
"Kameda le habló de Taeko Nasu".
Ona ne yaptığına bir bakın.
Mire cómo le afecta.
Belki inanmayacaksınız ama oraya çok insan gidiyor. Bir çoğu iskeletlerden birini seçiyor parçalarını birleştiriyor, sevgiyle bakımını üstleniyor ona taze çiçekler getiriyor, başucunda mum yakıyor.
Cada uno escoge a un muerto... lo recompone, lo coloca bien... le lleva flores y le enciende unas velas.
Şey, efendim, biliyorsunuz, majesteleri için herşeyi yaparım, ama bir kadın olsaydı, sizce ona daha iyi bakmaz mıydı... İşine bak!
Usted sabe que haría cualquier cosa por Su Majestad, pero ¿ No cree Ud. que quedaría mejor si una mujer...?
Bak, eğer bir yararın dokunsun istiyorsan, neden ona Yara'nın yerini sormuyorsun?
Si quieres hacer algo de provecho, ¿ por qué no le preguntas por Scar?
Alışılmışın dışında bir karaktere sahiptir. Şimdi ona bakmanı istiyorum ama yakından bak.
Es una chica con un carácter fuera de lo común... y me gustaría que le dieses una mirada, bien de cerca, y me digas que piensas.
Ama... aşkımız sanki senin, babasının, benim aşkımızmış gibi davrandı bir bakıma, onun için önemsizdi, ona hiçbir anlam ifade etmiyordu.
Pero se comportaba como si nuestro afecto, el mío, el tuyo, el de su padre, en cierto sentido, no le bastase, no significase nada para ella.
ona bir bak, bir adam, bir alacağı kadını, bir de yerleşeceği yeri düşünür.
Ves a una como ella y te pones a pensar en buscarte una esposa y sentar la cabeza.
Fakat sen ona yardım edemezsin. İki saniye bir bak, çünkü kadın uygun değil.
Sólo porque ninguna mujer decente te mire por dos segundos...
Ona karşı pek de temiz bir bakış açıları olamazdı. Bu sınıfta sessizlik istiyorum.
¡ Ya es suficiente, quiero silencio en esta clase!
Fakat Bayan Jane in yaşayacağı bir yer bulmak konusunda kararınızı vermeniz gerekiyor... Ona doğru dürüst bakılabileceği bir yer.
Pero tiene que buscarle un sitio a la Srta. Jane... donde la cuiden debidamente.
Bir bakın ona.
Mírale.
Ona iyice bir bakın.
Échenle una buena ojeada.
Ona ve bana bir bak, işte sana cevabın.
Mírela a ella y a mi, aquí está su respuesta
Ona bir bakın Madam Guérin.
Mírelo, madame Guérin.
Ona neler yaptığınıza bir bakın.
¡ Miren lo que le han hecho!
Diğer azizler Gregory Rasputin adındaki bu adama derin bir bakış fırlattılar ona dokundular biraz dua ettiler ve simit bacaklı, odanın içinde atlayıp zıplamaya başladı.
Entonces, el starets se Ilama Grigori Rasputín le dirigió una profunda mirada Io tocó dijo una oración y el lisiado se puso de pie y saltó alegremente en la sala.
Ortalığın kasıp kavrulması için ona bir bakışım yetiyor.
Sólo tengo que mirarla, y todo arde.
Bir bakıma ona yardım etmiş sayılırsın.
Entonces supongo que, de cierta forma, usted le ayudó.
Yüzündeki çizgilerin kombinasyonuna bakın, ona gülümsüyor görüntüsü veriyor. Yaklaşın, bu gülüşün maskesi düşer. Acılı bir buruşukluk ve yavanlık olur.
En su rostro una determinada combinación de arrugas... da a su cara la apariencia de que sonríe con una mueca de amargura y prosaica vulgaridad.
Farkına varmadığı bir anda, bir bakın ona, gözlerinden okunuyor her şey.
Mírale cuando no se dé cuenta, y podrás verlo en sus ojos.
Ona bir bakın.
Mírenlo.
Ona buranın bir komünist günlük bakım merkezi olmadığını söyle!
¡ Dile que esto no es una guardería Comunista!
Ona bir bakın.
Fíjense en él.
- Bak, biliyorum aranızdaki şey bitti. ama o bir efsane, ona bunu anlatmanın yolunu bulacağız.
Sé que todo terminó entre Uds., pero él es una leyenda tan grande, que tenemos que ser gentiles.
Birden bire bu güzelliği gördüğün zaman ona bakıyorsun ve kasıklarının tarafında çok farklı bir şey hissediyorsun.
De pronto, estás frente a esta bella mujer. Se ven uno a otro, fascinados. Haces un llamado sexual con la pelvis.
Tam bir akıl küpü! Ona iyi bakın.
Qué inteligencia, ¿ han visto?
Kocasına bir şey lazım mı, diye sordum. Ona yakından bakınca, dul olduğunu anladım. Karalar giyinmişti anlayacağın.
Le pregunté si necesitaba algo para su marido, y cuando miré bien, vi que era viuda, vestida de negro, ya sabes.
Bizimle kaldığının ilk haftasında çocuklar gözünün içine bakıyorlardı. Birkaç hafta sonra, Chiquita'yla dışarı çıktıysak ve Marina gripse veya ateşi yüksekse içeriye girip ona bir selam bile vermiyordu.
La primera semana los chicos estaban asombrados, pero más tarde, si salíamos y volvíamos... y Marina a lo mejor tenía fiebre, Kozan ni la saludaba.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]