Ona soralım translate Spanish
159 parallel translation
Ona soralım.
Preguntémosle a ella.
Ona soralım. O bilir.
Preguntémosle, él lo sabrá.
Ona soralım.
Preguntémosle a él.
Gidip ona soralım.
Vamos a preguntárselo.
- Gidip ona soralım.
- Ve a preguntárselo.
Haydi gel, ona soralım tatlım.
Venga, preguntémosle, cariño.
- Tamam, işte Teğmen burada, ona soralım.
- Ahí está el teniente. - Pregúntale.
Avukat tanıdığım var. Ona soralım mı?
Pero me da miedo llevarlo al juzgado.
Ona soralım.
Será mejor preguntarle.
İşte! Gore Vidal, Amerika'lı yazar. Hadi ona soralım.
Mira, ese es Gore Vidal, un escritor americano.Preguntemosle a él.
Evet, ona soralım. Önemli bu.
Se lo preguntaremos, es importante.
Hadi ona soralım.
Le preguntaremos a él.
Gidip kapıyı nasıl açacağımızı ona soralım!
- ¡ Simplemente le preguntamos a ella, como abrir la puerta!
İyi fikir, hadi ona soralım.
Vamos a preguntarle algunas cosas.
Hadi, gidip ona soralım mı?
- ¿ Y si se lo preguntamos?
Ona soralım mı?
¿ Le preguntamos?
Ona soralım.
Déjeme preguntarle.
En iyisi rüyayı ilk kimin gördüğünü ona soralım.
Preguntémosle de quién es este sueño.
Baştan ona soralım. Sen kimsin?
Déjame preguntárselo a él primero.
Gidip ona soralım.
Vamos a hacérsela.
- Ona soralım. - Gerek görmüyorum.
- Quizá deberíamos preguntárselo a ella.
Ona soralım.
Preguntémosle.
- Evet, ona soralım.
- Sí, claro. Preguntarle.
- Haydi ona soralım. - Hayır!
- Preguntémosle.
Ona soralım.
Pregúntale a la Dra.
- Ona soralım hadi.
- Pregúntale a él.
Ona soralım.
Pues, preguntémosle.
Ona soralım.
Sólo pregúnteselo.
O zaman gidip ona soralım.
Pues se lo preguntaremos juntas.
Ona soralım. Hey.
- Ay, cariño.
Ona soralım, sonra gideriz.
Le hago una pregunta al señor y ya nos vamos Aver, ¿ señor?
Hadi ona soralım.
Preguntémoselo.
Ona soralım o zaman.
Bien, preguntémosle a ella.
Hadi gidip ona soralım.
Pregúntemosle.
Gidip ona soralım.
Vamos. Vamos a pedírselo.
Ona soralım. Herşey yoluna girecektir.
Consultemos con él, todo estará bien.
- Ona soralım.
Preguntémosle.
Gidip bu durumu ona soralım.
Vamos a preguntarle si es raro.
Bilmem, haydi gidip ona soralım.
No sé. Vayamos a preguntarle
Ona soralım.
Bueno, preguntémosle a ella.
Ona soralım.
Vayamos a preguntarle.
Ona şimdi soralım mı?
No.
Dur o zaman ona bir soralım.
Vamos a preguntárselo.
Ona başka bir soru soralım mı?
¿ Le hacemos otra pregunta?
Ona onları da soralım bari.
Puede preguntarle acerca de eso, también.
O zaman geri dönelim ve ona tekrar soralım.
Volvamos a preguntarle.
Ona soralım.
Le preguntaremos.
Ona haritayı soralım.
- Preguntémosle sobre el mapa - No.
Şimdi ne yapıyoruz? Ona soralım.
- ¿ Y ahora qué hacemos?
- Ona nereye sakladığını soralım mı? - Hayır.
- Preguntémosle dónde lo ha escondido.
Evet, haydi ona bir soru soralım : Bu konu hakkında ne söyleyeceksin?
Señor Perro del Intendente, ¿ qué nos puede decir usted?