Sen ki translate Spanish
14,797 parallel translation
Sen burada ne yapıyorsun ki zaten?
¿ Qué estás haciendo aquí de todas formas?
Ne biliyorsun ki sen?
¿ Cómo mierda sabes?
Düşündüm ki, Belki de sen onunla konuşup, - Onu döğru yola sokabilirsin.
- y hacerlo recapacitar.
Sadece diyorum ki nöbetini kaldırıp burada oturup binayı izlemek zorunda olan tek kişi sen değilsin.
No fuiste tú quien tuvo que cambiar de turno con otra persona solo para venir a observar un edificio.
Aslında ben de anneni inceledim anlaşılan o ki, sen evde babacığınla otururken anneciğin dışarılarda başkalarıyla - Hey, Harv. Nasıl gidiyor?
De hecho he investigado a tu madre, y resulta que todo el tiempo que tú estabas en casa con papá, mamá se estaba tirando... Hola, Harv. ¿ Cómo te va? ¿ Estás completamente seguro de que el hombre
Son 20 saattir onu gören olmamış ki sen de o kadar süredir yoktun.
Nadie le ha visto en las últimas 20 horas, que es lo que has estado fuera.
Çok az belli ki. Sadece sen ve o mu?
Aparentemente, muy pequeño. ¿ Solo tú y él?
Ama sen de biliyorsun ki bu konuya endişelenmeme gerek yok.
Pero, ya sabes, no tengo que preocuparme por nada de esto.
Sen geri zekâlı değilsin ki Chris.
Chris, no tienes retraso.
- Ne dedin sen? Dirilmemiş ki Laurel.
Desde el- - esto no está de vuelta, Laurel.
Sadece bazen istiyorum ki sen de benimkini biraz olsun umursa.
Ojalá que alguna vez te importe un poco la mía.
Ben de düşünüyordum ki, eğer sana yardım edersem sen de bana yardım edebilirsin belki.
Bueno, estaba pensado que quizás si le ayudo un poco más, que quizás podría ayudarme.
Yani diyorum ki, sen benim gibi değilsin.
Lo que quiero decir es que... no eres yo.
Ama sanıyordum ki sen...
Pero pensaba que tú...
Sen son 120 yılın her saniyesinde omzuma tünemişken nasıl ilgi isteyebilirim ki?
¿ Cómo querría tener atención cuando has estado enganchada a mi hombro durante los últimos 120 años? ¡ Oh!
Caroline, Valerie'nin tek var olma sebebinin ilişkimizi sabote etmek olduğunu düşünüyor. Ama kafamın içindekileri bir görebilse benimle kız arkadaşımın arasında duran tek şeyin o lanet büyü olduğunu görebilir. Ki sen de kaldırabilirsin.
Caroline piensa que la mera existencia de Valerie está saboteando nuestra relación de alguna manera, pero si pudiera entrar en mi cabeza, vería que lo único que está entre mi novia y yo es ese maldito hechizo... que tú puedes deshacer.
Oscar'ın ayılıp sözde katilinin sen olduğunu söylemesi an meselesi ki belli ki bu konuda berbatsın.
Solo es cuestión de tiempo que Oscar despierte y te señale como su asesina, en lo cual eres claramente horrible.
Tabii ki, o zamanlar sadece bir çocuktun Ve şimdi sen, iyi, konum.
Claro, tú eras solo un chico por aquel entonces, y ahora eres, bueno, tú.
Ne yazık ki sen yakalamayı umduğum sinek değilsin.
Desafortunadamente, no eres la mosca que esperaba cazar.
Çünkü yani Stefan ve ben sandık ki süper çılgınca bir planın var ama sen telefonunu kaybedip herkesin gecesinin içine eden küçük sarhoş kıza dönüşmüşsün.
¿ No te sientes estúpido? Porque, mira, Stefan y yo pensamos que tenías un plan realmente grande y maníaco, pero resulta que solo eres una chica de hermandad borracha que arruina la noche de todos perdiendo el teléfono.
Ve en son ne zaman hayır işi yaptın ki sen?
¿ Cuándo fue la última vez que hiciste algo altruista?
Eminim ki, mekanına girip onu almamızı sorun etmez. Sen git.
Estoy seguro de que no le importará que entremos y lo cojamos prestado.
- Sen bunu nasıl kaydettin ki Peter?
Un minuto, ¿ Como diablos tienes esa grabación, Peter?
- Sen bunu nasıl kaydettin ki Peter?
Espera un minuto, ¿ cómo demonios obtuviste esa grabación, Peter?
yaptığım en neşeli soruşturma değildi ama düşündüm ki teknikleri uygundu. Sen?
No es el interrogatorio más duro que he experimentado, pero pienso que su técnica fue adecuada. ¿ Y tú?
- Sen ne bilirsin ki?
- ¿ Y tú qué sabes?
Şimdi sen diyorsun ki Wemlinger'la Betty yatıyor muydu? Bir dakika.
Espera un minuto.
Ben oğlumu kaybettim, kocam beni terk etti,... ve sen de kaybettin ve dedin ki...
Perdí a mi hijo, mi esposo me dejó, y usted perdió... dijo...
Ta ki sen Lorenzo'yle çıkana kadar.
Hasta que te fuiste con Lorenzo.
O sen değilsin ki.
Ese no eres tú.
Ama sen nereden bileceksin ki? Sen bilinmeyen kurguları okuyorsun kızsa dışarıda bir yerde.
Estás aquí, leyendo fantasía oscura, y ella está ahí fuera.
Sen ve Daniel'in onları yendiğini ve mahvolduklarını düşünmüşlerdi. sonra dediler ki, "Lan?"
Pensaban que Daniel y tú los estabais fastidiando y pensaron "¿ Qué más da?".
fark ettim ki, senle benim aramda her ne olduysa... Sen benim sahip olduğum aileye en yakın kişisin.
cuando me di cuenta de que pasase lo que pasase entre tú y yo... eres lo más parecido que tengo a una familia.
Kralı korumak için burada, ki ne sen ne de ben bunu yapabiliriz.
Él está aquí para proteger al rey, algo que no podríamos hacer ni tú ni yo.
- Gitarın onda kalmasına sen mi izin verdin, çünkü sen öncesinde demiştin ki..
- Le dijiste que podía quedarse con la guitarra porque, sabes, pensé que dijiste que...
Tanrım, o kadar tatlıydı ki. Sen...
Dios, era tan lindo. ¿ Recuerdas...?
Sen erkek bulmadan ne anlarsın ki?
Como si supieras algo sobre conseguir una cita.
Sen dedin ki...
Dijiste que...
İkimizde biliyoruz ki sen tek önemsediğin düşmanca devralma burada olan.
Ambos sabemos que la única adquisición hostil que te importa es la de aquí.
Çünkü gerçek şu ki öksüzler yalnızdır ve sen yalnız değilsin.
Porque la verdad es, que los huérfanos están solos, y tú no lo estás.
Sen ona isim ortaklığı önerdikten sonra neden böyle bir şey yapıyor ki?
¿ Por qué demonios haría eso después de que le ofreciste ser socio principal?
Harvey, bir keresinde Jessica sağlam kadınmış diye bir yorumda bulunmuştum ve sen demiştin ki "Ne alakası var?"
Harvey, una vez comenté que Jessica parece tremenda mujer, y dijiste, "¿ Qué importa?".
Ne yazik ki, FBI'in seni ziyaret etmesi an meselesi, ve buna izin veremeyiz. Çünkü sen, yaygin olarak bilinen yarim is denen seyin ta kendisisin.
Por desgracia, solo es cuestión de tiempo antes de que el FBI le haga una visita, y no lo podemos permitir, porque usted es lo que solemos llamar un cabo suelto.
Sen ne yapacaksın ki?
¿ Qué vas a hacer?
- İyi ki elimde sen varsın o halde.
Bueno, pues entonces es bueno que te tenga.
Tanrı aşkına, sen ünlü Meksika korku filminde ki hatunla aynı isme sahipsin.
Por Dios. Te llamas igual que la chica de esa famosa película de terror mexicana.
Sen Japon değilsin ki.
No es japonés.
Ama bunu okuduktan sonra anladık ki sen yangın çıkarınca, insanlar ölmüyor ortadan kayboluyorlar. Kaçıyorlar.
Pero después de leer esto, nos dimos cuenta de que cuando usted incendia algo, la gente no muere... desaparecen, escapan.
- Sen kurtarıldıktan sonra ki kesinlikle kurtarılacaksın ; bu listeyi Toby'e verin.
Después de que te rescaten... y serás rescatado...
- Sen Scorpion üyesi değilsin ki.
Ustedes no son parte de Escorpión.
Ama sonra aklıma sen geldin, düşündüm ki madem ailede bir dedektifimiz var...
Pero entonces pensé en vosotros, y me imaginé que ya que tenemos un detective en la familia...
sen kimsin 1268
sen kimsin ki 21
sen kim oluyorsun 19
sen kimin tarafındasın 24
sen kim olduğunu sanıyorsun 77
sen kiminle konuştuğunu sanıyorsun 22
kirk 419
kırk 72
kira 164
king 176
sen kimsin ki 21
sen kim oluyorsun 19
sen kimin tarafındasın 24
sen kim olduğunu sanıyorsun 77
sen kiminle konuştuğunu sanıyorsun 22
kirk 419
kırk 72
kira 164
king 176