English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Spanish / [ U ] / Uyandırın onu

Uyandırın onu translate Spanish

105 parallel translation
Aynı bölükten geliyoruz. Uyandırın onu.
Somos de la misma compañía.
Uyandırın onu, çocuklar, yoksa yakalanacağız!
Hay que despertarlo.
Uyandırın onu.
Despertadlo.
Bayım, yardım edin. Uyandırın onu! uyandırın!
Señor, ayúdeme. ¡ Despiértelo!
- Lütfen, uyandırın onu!
- ¡ Por favor, despiértelo!
Uyandırın onu.
Despiértalo.
- Uyandırın onu!
¡ Entonces saquenlo de ahí! ¡ despiértenlo!
Uyandırın onu önce.
Despiertenla primero.
Uyandırın onu.
Levántalo.
Uyandırın onu.
Despiértelo.
Uyandırın onu, yoksa ikinizi de vururum.
Despiértelo o le disparo a ambos.
Rosita eğer onu erken uyandırırsak doğum günü şarkısını bozmuş oluruz.
No la despiertes o estropearás la canción de cumpleaños.
Yoksa düşman üniformasını görmemek bize bunu unutturuyor ya da onu tanıma isteği mi uyandırıyordu?
¿ Era para evitarnos verlo con el uniforme o para que lo olvidáramos... y nos fuéramos acostumbrando a su persona?
Burada kimse kalmadı, hepsi gitti. Sadece onu uyandırırsın, ben de onu yeniden uyuturum.
Conseguirás despertarle y tendré que volver a dormirle.
O da. Uyandır onu, beyaz adamın kaltağı!
Ése también. ¡ Despiértalo, ramera!
Onu benden daha uzun süredir tanıdığın için onu uyandırırken dikkatli olman gerektiğini biliyorsundur çünkü sarhoşluğu gerçekten çok pis.
Como sé que lo conoces desde hace más tiempo que yo, ya sabes que tienes que tener cuidado en cómo despertarlo, porque se vuelve una fiera cuando bebe.
Hayır, onu uyandırmayacaksın.
No, no lo despertarás.
Hayır! Davanızı ve tüm o diğer şeyleri biliyorum. Ama onu uyandırmayacaksın!
Sé lo que es la causa y todo eso. ¡ Pero no lo despertarás!
Roma adaletinin göstergesi olarak kırbaçlansın, bu onu uyandırır.
Azótenlo como símbolo de justicia Romana, eso debería despertarlo.
Eudora Fletcher toplantıya Zelig de katılır diye umut eder.Eğer onu görürse... kendisine beslediği duyguların Zelig'i uyandıracağını düşünür.
Eudora Fletcher cuenta con la esperanza de que Zelig esté y que si llega a enfrentarlo el fuerte sentimiento que siempre sintió hacia ella pueda resurgir.
Pekâlâ Judy, biz gidince onu uyandırıp belaya karşı hazırlıklı olmasını söyle.
Bien, Judy, despiértalo cuando nos vayamos y dile que se apronte por si hay algún problema. Vamos.
Onun adı ne? Uyandırın onu!
¿ Cómo se llama?
- Onu uyandırın.
- Despiértele.
Riski ne olursa olsun, onu uyandırın. Şimdi!
A pesar del riesgo, ¡ despiértele ahora!
Kamyonla gelip onu uyandırırsın.
Te llevaré a tu casa y regresarás a despertarla.
Dikkatini verirsen, belki onu uyandırırsın.
Concéntrese, lo más probable es que se despierte.
Uyandırın onu!
¡ Empieza!
Yattı. Onu uyandırıp da, üzmeyeceksin, anladın mı?
Está en la cama, y no permitiré que lo despiertes.
Sanırım yorgun olduğu için uyuyordur... sen onu uyandırırsın di mi?
Supongo que irá cansado y estará dormido. ¿ Podrías entrar a despertarle?
Güçlü, sert biri hayır cevabını asla kabul etmiyor. Ama hepimizde onu memnun etme isteği uyandırıyor.
Es fuerte, duro, y no acepta un no por respuesta.
Onu uyandırın.
Despiértela.
Onu uyandırın.
Despiértalo.
Hayır, onu uyandırmamalısın.
- Dile que no la despierte. - Kiffer...
Onu uyandırın.
Despiértele.
Eğer onu uyandırırsan hayatın bitecek.
¡ shhhh! ¡ shhhh! Si le despiertas acabo contigo.
- Uyandırın onu.
- ¡ Despiértenlo! - Toby.
Uyandırın onu
- Despiértalo.
Isırığın onu uyandırıp uyandırmayacağından herhangi bir derecede emin olamazsınız, değil mi?
Me parece que tenemos mucho en común.
Bir de, televizyonu bozuk, o yüzden, birbirinizi yemeye başladığınızda onu da uyandırın ki seyredebilsin.
Oh, y su TV está mala, así que cuando ustedes dos empiecen a tocarse, lo menos que pueden hacer es despertarlo y dejarlo que mire.
Karım uyuyor olmasına rağmen, onu uyandırır, gözlerinin içine bakar, ve böylece ona pasif bir işkence yapardım. Ta ki çantasını alıp, haftayı annesinde geçirene dek.
y entonces la torturaría pasiva-agresivamente hasta que empacara su maleta y se fuera donde su mamá toda la semana.
Onu uyandırın. Hemen.
Despiértenla. ¡ Ahora!
Onu uyandırın.
Despiértenla.
- Uyandırın onu. bana odasını gösterin.
- Muéstrame dónde está su cuarto.
Beni uyandırın! Yakaladım! Onu yakaladım!
¡ Despiértenme, lo tengo, lo tengo!
Onu uyandırıyorum ve "selam hayatım" diyorum, ve o sırtını dönüyor.
Se alejó? Al despertar y decir "Hey, cariño..." y ella se apartó.
Uyandır onu. Hayatını tekrar tehlikeye atmam.
¡ No quiero arriesgar su vida de nuevo!
Eğer onu uyandırırsan, yeniden ısınır.
Si la despiertas, se recalentará.
Herkesin indiğini gördüğün zaman onu uyandırırsın.
Cuando veas que todos bajan, Io despiertas.
Uyandırın onu!
Despiértala.
O halde onu uyandırın.
Entonces despiértenlo.
Bir süre sonra da sopanın topa vurmasının gevrek sesi gelir ve o kadar gevrektir ki ahşabın yanık konusu gelir, aniden uyandırır ve heyecanlı, karmaşık ve muhtemelen anlamlı bir şey görmek için gözlerini açarsın ama başta çok sıkıldığını için onu da kaçırırsın.
Y luego, despues de un tiempo, cuando ese bate de mierda le da a la bola, donde casi puedes oler la madera quemandose, te despiertas y abres tus ojos para ver algo tan excitante e intrincado y posiblemente muy, muy significativo que acaba de ocurrir pero te lo perdiste porque estabas malditamente aburrido en primer lugar.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]