Biliyorsunuz translate Spanish
15,963 parallel translation
Biliyorsunuz ki yakın zamanda oğlum müvekkilim oldu.
Creo que ya sabe que recientemente he aceptado a mi hijo como un cliente.
Bu benim hatam değildi, siz de biliyorsunuz, bu sizin arabanızın hatası.
- No voy a ser depuesto. No fue mi culpa, y tú lo sabes... que fue culpa de su coche.
- Bu imkansız, bunu siz de biliyorsunuz.
Traté de golpear el freno, traté de girar.
Ne olduğunu biliyorsunuz, süper kahraman.
Sabe lo que es, un superhéroe.
Çünkü hepiniz annenin bir numaralı kuralını biliyorsunuz.
Porque todos conocemos la regla número uno de mamá.
Benim 80 yaşında olduğumu biliyorsunuz değil mi?
Todos saben que soy 80, ¿ no?
Bakın, Syd'in popüleritesini biliyorsunuz.
Mira, sabes la puntuación con Syd.
- Her şeyi biliyorsunuz.
- Ya sabéis todo.
Ama ikiniz de hayır diyeceğimi biliyorsunuz.
Yo estaba, oye Mike, ¿ sabes? Y él estaba sentado justo ahí.
- Biliyorsunuz ancak...
Sabe eso y...
Biliyorsunuz ki, şu an dışarısı onun için çok soğuk.
Usted sabe, es realmente demasiado frío para él aquí.
- Yerimi biliyorsunuz.
- Ya saben dónde estaré.
Nereden biliyorsunuz?
¿ Cómo sabe lo sabe?
Nereden biliyorsunuz?
¿ Cómo lo sabe?
Ne yapmanız gerektiğini biliyorsunuz.
Chicos, ya sabéis qué hacer.
O zaman siyah ve beyaz kullanıcılar arasındaki eşitsizliği biliyorsunuz?
Por lo que sabía acerca de la disparidad entre los usuarios en blanco y negro?
Bunu nereden biliyorsunuz?
¿ Cómo lo sabes eso?
Çabucak hislendiğimi biliyorsunuz.
Ya sabes lo emotiva que soy.
Televizyonunuzu iyi biliyorsunuz.
Veo que saben de televisores.
Siz de benim kadar iyi biliyorsunuz ki, hanım efendi, bu tek taraflı bir konuşma.
Entiende que esta es una conversación ex parte.
Siz de yapmadığını biliyorsunuz. Yanındaydınız çünkü.
Y tú sabes que es cierto, porque estabas con él.
Geçitler ne peki? Biliyorsunuz ;
¿ Cuáles son las pasarelas?
Kan konusunda şimdi biraz daha endişeliyim. Biliyorsunuz, ilk bulduğumda çok heyecanlanıp mutlu olmuştum.
Lo de la sangre... me preocupa un poco más que cuando lo descubrí y me hizo muy feliz.
Peki öğleden sonra 2 : 30 sıraları olduğunu nereden biliyorsunuz?
¿ Cómo sabe que eran las 2.30 de la tarde?
Çünkü siz de biliyorsunuz ki, Toyota'nın bulunduğu haberi iki gün sonra, 5 Kasım'da geldi.
Porque ya sabe que la primera vez que ese Toyota fue encontrado fue dos días después del 5 de noviembre.
Bir insan başka bir insanı çok yakın mesafeden silahla vurduğu sırada silahın üzerine kan sıçrayabilir, biliyorsunuz değil mi?
¿ Usted sabe que si alguien le dispara a otro ser humano con un arma y está muy cerca de él, podría haber retroceso y salpicaduras de sangre en el arma?
Nereden biliyorsunuz peki?
- Sí. ¿ Y cómo lo sabe?
Ama 5 Kasım'da bir başkasının aradığını biliyorsunuz.
Pero sabe que alguien la registró el 5 de noviembre.
Orada olduğunu biliyorsunuz, çünkü size o anlattı, değil mi?
Usted sabe que él estaba porque él se lo dijo, ¿ verdad?
Ne söylediğini nasıl biliyorsunuz?
¿ Cómo supo lo que había dicho?
Birinci ve altıncı bölümlerin... ~ SAKIN VAZ GEÇME ~... mitolojik olduğunu, ortadakilerin ise bağımsız olduğunu biliyorsunuz.
Usted sabía el primero y el sexto eran episodios mitología, Y luego los de la media serían stand-alones.
Biliyorsunuz, Bic hala El Salvador'da.
Es que Bic todavía está en... El Salvador.
Hadi ama, bunu yapamayacağımı biliyorsunuz efendim.
Sabe que no puedo hacer eso, señor.
Cinayetin cezasını biliyorsunuz, değil mi Teğmen?
Sabe cuál es el castigo por... asesinato, ¿ verdad, Teniente?
Binbaşı, Bolivya hakkında ne biliyorsunuz?
Mayor, ¿ qué sabe sobre Bolivia?
Biliyorsunuz babanızı tanırdık.
Conocimos a su padre, ¿ sabe?
Evrenin sadece % 4'ünü anladığımızı biliyorsunuz sadece % 4'ünü.
Usted sabe que solo comprendemos el 4 %... del universo. ¡ El 4 %!
Neler biliyorsunuz?
Entonces, ¿ que saben?
Şimdi biliyorsunuz ki, yaptığı bütün hatalar makyaj için harcadığı bütün paralar boşa olduğunu farkeder! Topukluları da öyle!
Entonces ella se pone a pensar en todos sus errores, en todo el dinero que gastó en maquillaje, peinados y ¡ tacones!
Siz ölünce onlara hiçbir şey kalmayacağını iyi biliyorsunuz.
Sabe bien que no heredarán nada cuando usted muera.
Bunu nereden biliyorsunuz?
¿ Cómo puede saber eso?
Ne yapacağınızı biliyorsunuz.
Creo que sabe qué hacer, señor.
Bu kısmı biliyorsunuz.
Y ya sabemos cómo salió esto.
Biliyorsunuz, sorun çocuklar.
Son los niños, ya lo sabes.
- Biliyorsunuz, oğlumunki zaten başladı.
- ¿ Saben? Mi hijo ya está empezando.
İnsanlar öyle düşünürler ama diğerlerinden başka bir yaşam tarzı daha var, biliyorsunuz değil mi?
La gente cree eso, pero es más un estilo de vida que cualquier otra cosa, ¿ sabe?
Biliyorsunuz eskiden ben de kendimce muhabirlik yapmıştım.
Yo misma solía ser reportera.
Biliyorsunuz her gece yatmadan önce eski bir pikapımız vardı, açardık.
Sabe, cada noche antes de acostarnos... teníamos esta vieja Vitrola.
Evde görüşmeyi sevmediğimi biliyorsunuz.
Sabes que no me gustan las reuniones en casa.
Durumu biliyorsunuz.
Conoces la forma.
- Nereden biliyorsunuz?
¿ Cómo lo sabe?
biliyorsunuz ki 33
biliyorum 15888
biliyorsun 4418
biliyormusun 262
biliyor musun 6673
biliyor 196
biliyorum tatlım 44
biliyorum canım 32
biliyorum ama 99
biliyorum hayatım 20
biliyorum 15888
biliyorsun 4418
biliyormusun 262
biliyor musun 6673
biliyor 196
biliyorum tatlım 44
biliyorum canım 32
biliyorum ama 99
biliyorum hayatım 20