Biliyorsundur translate Spanish
2,495 parallel translation
O zaman sen benim yapmam gereken şeyin ne olduğunu herkesten daha iyi biliyorsundur.
Así que sabes mejor que nadie lo que queda por hacer en esta oficina que no haya hecho ya, excepto...
Pek tabii ki bunu zaten biliyorsundur.
Pero por supuesto eso ya lo sabes.
Anladım, benim tarzım değildir ama bunu zaten biliyorsundur, değil mi?
Sí, no es mi estilo, pero ya lo sabes, ¿ no?
- Kim olduğumu biliyorsundur eminim.
Estoy seguro que sabes quién soy.
Ama yapanın kim olduğunu biliyorsundur.
Pero creo que sabes quién fue.
O zaman ne kadar yalnız olduğumu ve sana ne kadar ihtiyacım olduğunu da biliyorsundur.
Entonces tú sabes cuan sola me siento... y cuanta falta me haces
Bunun ne olduğunu biliyorsundur?
Sabes que es esto?
Onların bir ölüm mangası olduklarını biliyorsundur o zaman.
Sabes que son un escuadrón de la muerte.
O halde bizim gibiler için bunun ne kadar zor olduğunu biliyorsundur.
Entonces sabes cómo es de duro esto para gente como nosotros.
zaten sen bunu biliyorsundur.
Pero tú ya sabias eso.
Kurtların dolunayda neye dönüştüğünü biliyorsundur?
¿ Sabes, que cuando hay luna llena, me convierto en un lobo?
Biliyorsundur, şirket partisi olacak.
= Sabes que hay una fiesta de la empresa justo al lado? =
Eminim bu insanların kim olduğunu biliyorsundur.
Estoy seguro que sabes quienes son estos caballeros.
Umarım bizimle daima konuşabileceğini biliyorsundur... her konuda.
Sabes que siempre puedes hablar con nosotros, de lo que sea.
Biliyorsundur onu kullanabilecek tek kişi benim.
Y sabes muy bien que soy el único aquí que puede usarla.
O zaman görmenin perspektifle alakalı bir şey olduğunu biliyorsundur.
Entonces deberías saber que el ver se trata de una perspectiva.
O halde, ortam sıcaklığı, numuneleri nasıl etkiler, havaya ne yapar, biliyorsundur.
Entonces sabes que a la temperatura ambiente los Filiform empiezan a evaporarse.
Öyleyse balıklar hakkında çok şey biliyorsundur.
Entonces, debes saber mucho de pescado.
Sen biliyorsundur diye umuyorduk.
Esperábamos que nos dijeras eso.
Annem ve babam olmadan mükemmel bir Noel olmayacağını biliyorum ama umarım benim her zaman yanında olduğumu biliyorsundur.
Sé que sin mamá y papá por aquí, nunca podrán ser unas perfectas navidades, pero espero que sepas que siempre me tendrás a mí.
Eminim prosedürü biliyorsundur.
Estoy bastante seguro de que conoces como va esto.
Nasıl çalıştığını bilmiyorum fakat eminim sen biliyorsundur.
No tengo ni idea de cómo funciona, pero seguro que tú sí.
Thelo'nun öldüğünü biliyorsundur.
Sabes que Thelo ha muerto.
Ama bar kapandığından beri kimse ondan haber alamıyor, ben de nerede olabileceğini belki biliyorsundur dedim.
Pero desde que el bar cerró, nadie ha sabido algo de él Y estaba preguntándome si sabrás dónde está.
Umarım biliyorsundur, oğlunla arana girme gibi bir nedenim yoktu.
Y yo espero que sepas, que nunca tuve la intención de meterme entre usted y su hijo.
Umarım bunu biliyorsundur.
Espero que lo sepas.
Sen biliyorsundur. Ne de olsa Clay'in oğlusun.
Deberías saberlo, eres el hijo de Clay.
Umarım ne anlama geldiğini biliyorsundur.
Espero que sepas a qué se refiere.
Çorak bölgeyi biliyorsundur sanırım?
¿ Asumo que te suena una zona llamada Los Páramos?
O silahı Barlow'daki bir sokak arasına atıyorsan o civarları iyi biliyorsundur bence.
Te deshiciste de un arma en la Calle D con la Avenida Barlow, debes conocer muy bien ese vecindario.
Umarım biliyorsundur, asla yoluna engel çıkartmayı denemezdim.
Espero que sepas que nunca he intentado interponerme en tu camino.
Sen şimdi tüm memeleri de biliyorsundur.
Pero bien que sabes de memes.
Umarım hayatının kıymetini biliyorsundur ve o canlılıklardan yararlanıyorsundur.
Espero que aprecies tu vida y la fuente de la cual surge.
3 yıl New York'da yaşadıysan o halde birçok iyi restoran biliyorsundur.
Buen día. ¿ Cuánto tiempo viviste en New York?
O halde nasıl biri olduğunu biliyorsundur.
Oh! Entonces probablemente lo conoces bien, la clase de persona que es.
Bir askere teskere alacağı sırada bir hafta daha kal dediğinde sana ne yapabileceğini biliyorsundur!
Imagina a un soldado que le queda solo un mes en el servicio militar... y de pronto tiene una semana extra... ¡ ¿ no te volverías loca?
Onu eve parçalar halinde getireceğini biliyorsundur.
Sabes que va a regresar en pedazos, ¿ no?
Umarım ne yaptığını biliyorsundur
Espero que sepas lo que haces, Gannon.
İnsanlar hala yapıyor, biliyorsundur.
La gente todavía lo tiene, ya sabe.
Yani evlerimiz karşılıklı falan filan. Ve sonra, dört gün kadar sonra... Sen de biliyorsundur, mezuniyet balosu dört gün sonra.
Y vivimos enfrente el uno del otro y y yo sé que, en 4 días estoy seguro- -
Onun hakkında ne diyorlar biliyorsundur.
Sabes lo que dicen de ella.
Tuzun suda çözündüğünü biliyorsundur, sersem.
Entonces, sabrás que la sal se disuelve en el agua.
O halde, bunu onaylayamayacağımı da biliyorsundur.
Entonces sabes que no puedo autorizar que.
- Ama bunu zaten biliyorsundur sen.
Pero usted sabe, ¿ verdad?
Muhtemelen insanları bayıltmayı falan biliyorsundur. Benim nasıl yapılacağını bildiğim tek şey ise çanta sallamak.
Usted no sabe ningún truco, Muevo mi bolsa solamente.
Sanırım onun Keller'i öldürdüğünü biliyorsundur.
Sabes que mató a Keller.
Seni ne kadar sevdiğimi biliyorsundur umarım.
Espero que sepas cuánto te quiero.
Evet, umarım yüzme biliyorsundur.
Sí, espero que puedas nadar.
Umarım ne ile uğraştığını biliyorsundur. Bir kimya setiyle oynamıyorsundur!
¡ Confío en que sabes de lo que estás hablando, y no haces el tonto jugando al químico!
Eminim biliyorsundur.
- Sí, seguro que sí.
Firarın cezasını biliyorsundur.
¿ Conoce la pena por deserción?
biliyorum 15888
biliyorsun 4418
biliyormusun 262
biliyor musun 6673
biliyor 196
biliyorum tatlım 44
biliyorum ama 99
biliyorum canım 32
biliyorum hayatım 20
biliyor musunuz 1377
biliyorsun 4418
biliyormusun 262
biliyor musun 6673
biliyor 196
biliyorum tatlım 44
biliyorum ama 99
biliyorum canım 32
biliyorum hayatım 20
biliyor musunuz 1377