Şanslıymışsın translate Spanish
290 parallel translation
Şanslıymışsın.
Tuvo suerte.
- Şanslıymışsın ki silahın varmış.
- Por suerte tenía un revolver.
Şanslıymışsın.
Si esa bala llega a ir un poco más a la izquierda...
- Çok şanslıymışsınız.
Podría haber testificado.
Şanslıymışsın.
Tienes suerte.
Şanslıymışsın.
- Es un hombre con suerte.
Şanslıymışsınız.
Ha tenido suerte.
- Şanslıymışsın.
- Fuiste afortunado.
Şanslıymışsın.
Bien por tí.
- Sen şanslıymışsın.
- Tuvo suerte.
Şanslıymışsın.
Tuviste suerte.
Şanslıymışsın.
Tiene Ud. suerte.
- Çok şanslıymışsınız, değil mi?
Fue Ud. increíblemente aguda, ¿ verdad?
Ortaya çıkışın gösterişliydi, çocukça bir cesaret. Şanslıymışsınız.
Ha empezado con mucho estilo y un atrevimiento casi infantil.
- Şanslıymışsın.
- ¡ Qué suerte!
Çok şanslıymışsın.
¿ No ha tenido mucha suerte, eh?
Sen şanslıymışsın.
Tuviste suerte al tener una boda social.
- Çok şanslıymışsın.
- Tuviste suerte.
Çatısında kocaman delikler vardı. Ev? Evde yaşadığınız için şanslıymışsınız.
Solíamos vivir en una pequeña casucha medio derruída con grandes agujeros en el techo.
Şanslıymışsınız.
- Una caja de cartón? - Aye!
Şanslıymışsın.
Entonces, has tenido suerte.
Şanslıymışsın, çıktı.
Hey, tienes suerte de que haya salido.
Şanslıymışsın.
¡ Qué feliz eres!
Şanslıymışsın.
Eres una chica con suerte.
Şanslıymışsın.
Tiene suerte.
Bütün söyleyebileceğim, çok şanslıymışsınız yahu.
Bueno, todo lo que puedo decir es que ha sido condenada suerte.
Ya, şanslıymışsın.
¿ Sí? Tuviste suerte.
Yine de çok şanslıymışsın. - Seni bir geceliğine alıkoyacağız.
- Te mantendremos aquí esta noche.
- Şanslıymışsın. Lastiklerin de iyiymiş.
- Ha tenido suerte y buenos neumáticos.
- Şanslıymışsın!
- Qué suerte.
Şanslıymışsın. 22'lik miydi?
Tuviste suerte. ¿ Una 22?
Şanslıymışsın, Marcie beni tüm gece uyutmadı.
Que suerte, Marcy tuvo despierta una parte de mi toda la noche.
Öyleyse çoğu değişkenden daha şanslıymışsın.
Entonces has sido más afortunado que muchos mutantes.
Sana bir şey söyleyim mi? Çok şanslıymışsın.
Tuvo suerte.
Küçük diyorsan şanslıymışsın ki sana sadece onu vermiş.
Bueno, si lo llamaste "amiguito", tienes suerte de que sólo te haya dado eso.
Görünüşe göre çok şanslıymışsın.
Parece que has tenido suerte.
Canlı olarak kaçabildiğin için çok şanslıymışsın.
Tienes suerte de haber escapado vivo.
- Şanslıymışsın. - Ne demek bu?
- Lo perdiste todo - ¿ Qué quieres decir?
Diyor ki, şanslıymışsın ama şans kapıyı iki kere çalmazmış.
Dice que ha tenido mucha suerte, pero que rara vez la suerte llama dos veces a la misma puerta.
Şanslıymışsın Beth.
Hoy es su día de suerte, Beth.
- Şanslıymışsın.
- Tiene suerte.
Gerçekten çok şanslıymışsın Helen.
- Tuviste mucha suerte.
- Çok şanslıymışsın.
- Tuviste suerte, nene. - Peter.
Şanslıymışsın.
Qué suerte tienes.
Şanslıymışım ki buralardaymışsınız.
Tuve suerte de que Ud. estuviera aquí.
Şanslıymışsın.
Has tenido suerte.
Şanslıymışsın!
- ¡ Vaya suerte!
Odanız olduğu için şanslıymışsınız. Biz koridorda yaşardık.
Tuvisteis suerte de tener una habitación!
Gölünüz olduğu için şanslıymışsınız.
Tuvimos que ir a vivir a un lago!
Oldukça şanslıymışsın.
Estamos con suerte.
Şanslıymışsın.
Qué suerte. ¿ Y si su nombre fuese Mancha Grande y Fea?
şanslı 131
şanslısın 256
şanslıyım 72
şanslısınız 85
şanslıyız 73
şanslı adam 21
şanslı mı 26
şanslıydım 39
şanslı günümdeyim 16
şanslıydık 25
şanslısın 256
şanslıyım 72
şanslısınız 85
şanslıyız 73
şanslı adam 21
şanslı mı 26
şanslıydım 39
şanslı günümdeyim 16
şanslıydık 25