Şon translate Spanish
533,555 parallel translation
Bunun 528M32'nin son sonuçlarıyla bir alakası var mı?
¿ Tiene esto algo que ver con el último resultado de 528M32?
Bilmiyorum ama eğer rüşvet parasıysa... Adele'e göre... bu adam tarafından kontrol ediliyordur.
Bueno, no lo sé, pero si son fondos ilegales, según Adele, han de estar controlados por este hombre.
Geçmişindeki karanlık parçaların da olabilir, bilinç altında istediğin, iyi olmayan şeyler de olabilir.
O podría ser solo la parte oscura de uno, las... cosas, los deseos subconscientes que no son necesariamente buenos.
Eğer kötülerse, onların karanlıkta kalmasını istemez miyiz?
Bueno, si son malos, ¿ no deberíamos mantenerlos ocultos?
Gördüğüm son sayfa, Fare, hayır, Fil ayağını yere bastı, fare vınladı.
En la última página que vi, Ratón, no, Elefante aplastaba todo a su paso y Ratón salía zumbando. ¿ No es así?
Ve bu da son sayfa.
Y esta es la última página.
- Bu son mu? - Bilmiyorum.
- ¿ Ese es el final?
Bunun son olduğunu düşünmüyorum.
- No lo sé. No creo que sea el final.
Bence, oraya vardığında... buna bir son yazalım, ne dersin?
Creo que, cuando llegues aquí, escribiremos el final, ¿ vale?
Burada gördüğü son yüz ben olacağım.
Seré yo la última cara que vea aquí.
Elimizde şu ana kadar bu yüzler var.
Estos son los que tenemos hasta ahora.
En son Gracie'yi gördüğümüzde bizi kime sattı?
La última vez que vimos a Gracie, ¿ a quién nos había entregado?
İhtiyacımız olan son şey, eski sorumluluklar.
Lo que no necesitamos son los viejos lastres.
Kasılmalar güçlü ve düzenli.
Las contracciones son constantes.
Nelerin yanlış gidebileceğinin farkında mısınız?
¿ Son conscientes de cuántas cosas podrían salir mal?
Bunlar mucize bebekler.
Estos son bebés milagrosos.
Bu benim.. zevklerim, acılarım ve hüzünlerim, bu şekilde daha iyi bir yolda devam edebilirler.
Son mis alegrías y mi dolor y pesares para que sus vidas sean mejores.
- Bunlar senin için.
- Estas son para ti.
Geçmiş geçmişte kaldı.
Y ellos son mi pasado.
Eğer reklamları yapıldıysa, satın almalıyız.
Si son lo anunciado, deberíamos comprarlos.
Son kara listelimiz Natalie Luca'ya göre... - Tifolu Mary.
Según nuestro último miembro de la lista, Natalie Luca...
Her zaman ki şeyler.
- Sí. - Solo son cosas. - ¿ Cosas?
Kim olduklarını biliyor musun?
¿ Sabe quiénes son?
Son olarak, suç ortağı tarafından bıçaklanarak öldürülmüş.
Al final, murió apuñalado por otro convicto.
İşte onlar, % 100.
Son ellos, al 100 %.
- Öyle mi?
- Son tonterías. - ¿ Lo son?
O yüzden cuckoo saatleri mükemmeldir.
Por eso los relojes de cuco son perfectos.
Tatlım, bunlar polis raporları.
Cariño, eso son informes policiales.
Onunla değil, benimle ilgili.
Nada, son sobre mí.
Durun, siz arkadaş mı oldunuz?
Esperen, ¿ ahora son amigos?
Her yaşa uygundur, diyor. Biz de her yaştanız zaten.
¡ Dicen que son "para todas las edades" y al fin, tenemos todas!
Bazen ayıp olmayan şeyler daha iğrenç.
Las caricias inocentes son peores.
Çünkü son kural şu : Akıl oyunları yasak, sadece kutu oyunları oynayacağız.
Porque la última regla es cero juegos mentales, solo de mesa.
Bana bebek mısırların sese iyi geldiğini öğretti.
Y me enseñó que los maíces cambray son buenos para la voz.
Sifonu çekilmemiş tuvalet gibidirler.
Son agua de inodoro.
Durun. Son parça nerede?
¿ Y la última pieza?
Bunu en son ne zaman oynadın?
¿ Hace cuánto lo jugaste?
Anılar her zaman aslından daha iyidir.
Los recuerdos siempre son mejores que la realidad.
New York None'da, "None Hava Durumu" son durum.
Estas son las noticias actualizadas del clima.
O mısırlar bana mı canımın içi?
¿ Son mis maíces, cariño?
Son gösterimde zirveye ulaştım.
Mi último show fue el mejor.
Pardon, son bir şey daha.
Lo siento, una última cosa.
Target'tan aldım onları, Sahte Burunlu.
Son de Target, nariz falsa.
İlk üçü kurban olur, dördüncüsü seni tatile götürür, ve beş numara sana "Adam kim?" dedirtir.
Los tres primeros son un sacrificio, el cuarto te ayuda a superar las vacaciones y el número cinco te dejará en un estado de "¿ Adam quién?".
Hayır, arkadaşlarım erkek.
No, mis amigos son hombres.
- Tarihin son savunma hattı biziz.
Somos la última línea de defensa de la historia.
Gerçeklikteki değişiklikler ise kalıcıdır.
Los cambios en la realidad son permanentes.
Kader Mızrağı Legion'da, resmen tanrı gibi oldular.
¡ La Legión tiene la Lanza del Destino y ahora son como dioses!
Varlığımız son bulur.
Bueno, dejamos de existir.
Bunlar gerçek Bayan Lance ve Bay Jackson.
Son la verdadera Srta. Lance y el verdadero Sr. Jackson.
Son zamanlarda öldürme işi kişisel olmaktan çıktı.
Matar se ha vuelto jodidamente impersonal últimamente.
sonu 22
sonraki 111
sonra ne 44
sonra sen 24
sonra gel 22
sonradan 20
sonunda bitti 20
sonra ne olur 16
sonra konuşuruz 306
sonunda 771
sonraki 111
sonra ne 44
sonra sen 24
sonra gel 22
sonradan 20
sonunda bitti 20
sonra ne olur 16
sonra konuşuruz 306
sonunda 771