English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ A ] / Ama ben sadece

Ama ben sadece translate French

1,694 parallel translation
Bu işten beni sorumlu tutuyorsun ama ben sadece elçiyim.
Tu me mets ça sur le dos, mais je ne suis que le messager.
Bunun Grace ve annem için önemli bir gün olduğunu biliyorum ama ben sadece...
Je sais que c'est un grand jour pour elle et pour Grace, mais c'est...
Penny'nin arkadaşlarını tanımak istiyorum. Ama ben sadece insanlarla nasıl konuşulacağını bilmiyorum.
Je veux connaître les amis de Penny, mais je sais pas comment leur parler.
Biliyorum, biliyorum ben de yorgunum, ama ben sadece bunun artık son bulmasını istiyorum.
Je sais. Moi aussi. Mais je voudrais que tout ça s'arrête.
Ama ben sadece işlerin kolayca hallolmasını istiyorum.
Mais j'aime aller au plus simple.
Keşke yapabilsem, ama ben sadece acenteyim.
J'aimerais pouvoir, mais je ne suis que l'agent.
Yanında kız arkadaşı vardı ama ben sadece adamı arıyorum.
C'est lui que je recherche.
Ama ben sadece ve sadece kendime hakim olamıyorum.
Mais je... je... Je ne peux pas... arrêter.
Ama ben sadece onları korkutmak istedim.
Je voulais juste leur faire peur.
Büyükannem olabilir, ayrıca harika bir insan, ama ben sadece...
C'est horrible. Je ne ressemble quand même pas à une Mildred.
Şimdilik, sadece ben ve bir ofisim var. Ama neticede, ücretsiz bir klinik açmayı, yardımlaşma grupları oluşturmayı ve bir kriz hattı kurmayı planlıyorum.
Pour l'instant, c'est un bureau, mais j'aimerais ouvrir une clinique, lancer des groupes de soutien et un centre d'appels de crise.
Ama ben bir arkadaşımla kalıyorum, sadece ikimiz.
Mais on s'est arrangées pour être deux.
Ben sadece başını okudum. Ama stilini anlamak için her şeyi okumaya gerek yoktu.
Il doit changer de mode de transport tous les jours.
Benimle sadece iki cümle konuştu ama ben onu asla unutmadım.
Elle m'a juste dit deux phrases, mais je ne l'ai jamais oubliée.
Peki, evet, ama... hayır, bu sadece- - ben hiç... aaa... sen.. sen hiç.. sen değil.... hayır. oldu..
Si, mais... Non, c'est juste que... Je n'ai jamais...
Ama sadece eğer ben yabanmersini sosunu konserveden çıkarırsam.
Mais uniquement si je peux ouvrir la sauce aux canneberges,
Yani, Lisbeth ve ben birbirimizin pek çok şeyi olduk.. erkek arkadaş ve kız arkadaş, koca ve eş, ama sadece dostluk mu?
Élisabeth et moi avons été de nombreuses choses, tous les deux, petit ami, mari et femme, amis avec des avantages, mais seulement amis?
Ama bilirsin, yani, sadece, sen benim arkamı kolla ben de seninkini.
Ce que je veux dire, c'est que... Enfin... Si tu me rends service, je te rendrai service.
"Gelecekteki ben" önünden arkandan "sana söylemiştim" diyecek,... ama "şimdiki ben" sadece geride durup seyredecek.
"Je te l'avais dit." Mais mon moi présent va se contenter d'observer.
Sadece bir an için elimi tutabilir misin? Ama hiçbir şey söyleme, ben de gözlerimi kapatacağım.
Vous pourriez tenir ma main, juste un moment, mais sans rien dire?
Budayıcı kiraladığınızda, ona bunları takıyorsunuz ve dışarıdan görenler sadece güneş gözlüğü taktığını sanıyor ama taktığınız zaman... yani şu anda araba kullandığım için ben takakam ama, hiç bir şey göremiyorsunuz.
Si les gens me regardent, ils penseront que ce sont des lunettes de soleil, mais quand vous les mettez... Je peux pas, je conduis, mais vous verrez.
Gerçeği bilmeli. Hadi ama. Ben de diğer çocuklar gibi cama burnumu dayadım ve siz bana onların sadece -
J'avais le nez collé à la vitrine comme les autres.
Ben sadece işimi yapmaya çalışıyorum. Ama siz engel oluyorsunuz.
J'essaie juste de faire mon boulot et vous ne me facilitez pas la tâche.
Ama bu meslekte, sadece tek şansınız, tek fırsatınız olur ve ben de bunu öylece riske atmasını istememiştim.
Mais dans ce business, on a seulement une seule présentation, une chance, et je ne voulais pas la gaspiller pour lui.
Bana yazılmış ama terk ettiği sadece ben değilim.
Elle m'est adressée, mais je ne suis pas le seul qu'il ait abandonné.
Ama ben-ben sadece...
Mais je suis, je suis...
Peki o sadece kulağını ısırmış olabilir ama ben çeneni kıracağım.
Il vous a touché l'oreille, moi je vous briserai la machoire.
Hadi ama, sadece iki saniyeni alır ve ben de yoluma devam ederim.
Ca vous prendra 2 secondes et je partirai gentiment!
Ben 30 dakikaya kurmuştum, ama sadece 4 saniye sürdü.
J'ai régglé le détonateur sur 30 minutes, mais il s'est déclenché en 4 secondes.
Ben sadece bir köylüyüm, ama sözlerim doğru.
Je ne suis qu'une paysanne mais je dis vrai.
Yanlış anlamayın ama ben buraya sadece Ben'i mutlu etmek adına geldim diyelim.
Ne le prenez pas mal, mais c'est toujours le même cirque. Je suis là pour Ben.
"Sen, hayatımın tamamı oldun, Holly ama ben seninkinde sadece bir bölümüm."
Tu étais toute ma vie, mais je ne suis qu'un chapitre dans la tienne.
Ben bir ajanım, ama sen sadece bir garsonsun.
C'est moi, l'agent.
Ben onun sadece bir efsane olduğunu sanıyordum, ama kokaçlar asla yalan söylemez.
Je croyais que ce n'était qu'une légende, mais le spronjeur ne ment jamais.
Yardım ettiğin sadece ben değilim, ama tek para veren benim.
Je ne suis pas le seul que vous avez aidé, mais je suis le seul qui paie.
Belki sadece ben merak ediyorum ama neden "peynir" diyoruz?
Pourquoi doit-on dire "cheese"?
Doğru yoldasınız, sadece küçük bir sapma var, ama ben yardımcı olabilirim.
C'est la bonne direction. Pas exactement le chemin, mais je peux nous y conduire.
Hayır ben sadece tek kırıyorsun diye düşündüm ama iki kıracaksan da bu da yürümeyi bayağı zorlaştırır yani.
Je pensais plutôt à une, parce que si tu casses les deux, il peut plus trop marcher.
Haydi ama Ben. Sadece bir egzersiz.
Ben, c'est un exercice.
Şehirde ben sadece bir devlet görevlisiyim ; ama şehir dışında ben Tanrı'yım.
En ville, je ne suis qu'un fonctionnaire, mais dans la brousse, je suis Dieu.
Ama belki ben artık hayatta sadece "ben, ben, ben" demiyorumdur. Belki de, kendimden başka önemsediğim bir şey keşfetmişimdir.
Mais peut-être que je considère ma vie plus que juste moi, moi, moi peut-être que j'ai découvert quelque chose d'autre que moi dont je me souciais.
Ben sadece... Duydun mu bilmiyorum ama Kathryn teyzen erkeklerin girmesine izin verilmeyen bir yere gitti.
Je ne sais pas si tu es au courant, mais tante Kathryn est partie là où aucun homme ne peut aller.
Teşekkür ederim, efendim. Ama Emillien övgüyü haketti. Ben sadece taksiyi kullanıyordum.
Merci, Monsieur mais vous savez c'est Emilien qui a tout fait, moi j'ai fait que conduire le taxi!
Ama sadece ben, yani...
Mais seul...
Hayır, ben sadece burada durabileceğimi düşünmüştüm ama...
Non, c'est que... je pensais tenir le coup, mais...
Hayır, ben sadece orası aptalca bir yer demiştim ama...
J'ai dit que l'endroit était un trou á rats...
Hayır, ben sadece... Gitmek zorunda değiliz, ama arkadaşlarımı görmeyi çok istiyorum.
On n'est pas obligés mais j'aimerais voir mes amis.
Ben sadece siz izleyicilerin bu duruma bağışıklığı olduğunu sanırdım, ama öyle değil.
Je pensais que ça n'arrivait qu'à vous, les spectateurs. Mais non.
Ben sadece tadına baktım, ama ona diğer boz et diyorum.
Je l'ai seulement goûté, mais je l'appelle l'autre viande grise.
Ben de sadece yuvarlak örtü yapıyorum. Ama örgüye geçmek istiyorum.
Tout que je fais, ce sont des napperons, mais ma prochaine étape le tricot.
Annen endişelendi, doktorlar endişelendi, ama ben endişelenmedim,... çünkü ben senin hasta olmadığını biliyordum... sen acı hissetmiyordun, sadece çok cesurdun.
les docteurs s'inquiétaient, mais pas moi. Et ta... mère s'inquiétait, et... Parce que je savais que tu n'étais pas malade, que tu n'avais pas mal, mais que tu étais courageux.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]