English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ A ] / Ama ben değil

Ama ben değil translate French

1,917 parallel translation
Sen öyle bir herif için bile kendini ezdirebilirsin, ama ben değil.
Je puis voir que tu es désespérée pour un type comme cela, mais ce n'est pas vrai
Hayır, bunu sen istiyorsun ama ben değil.
Vous aimez ce genre de chose, mais je ne vois pas le but.
Ama ben değil, ben değişmedim...
Mais je ne suis pas... Je n'ai pas changé...
Ama ben değil.
Mais pas moi.
Ben de saygısızlık etmek istemem Ed, ama ben buradayken değil.
Avec tout le respect que je te dois, Ed, pas si j'ai mon mot à dire.
Ben bilim adamı değilim. Ama suçlu olsaydım, bu renk değiştirirdi değil mi?
Maintenant là, je ne suis pas un scientifique, mais si j'étais coupable, cela aurait dû changer de couleur, n'est-ce pas?
Ben de deliyim, biliyorum. Ama bu o tür delilik değil.
Je sais que je suis taré, mais pas comme eux.
ben sana güvenebileceğimi biliyorum bana güvenebilirsiniz efendim siz kesinlikle haklısınız bu zor bir iş ama benim için imkansız degil
Je ne pense pas que vous ayez l'expérience pour faire face. J'achète complètement, monsieur. Vous avez absolument raison.
Yanlış anlama ama bu Montecito'nun işi değil. Ben İdari İşler Başkanıyım.
Avec tout le respect que je vous dois, ça ne concerne pas le Montecito, je suis le président des opérations...
Kardeşlerin çok arkadaşça ve çok sevimliler yani senin önemsediğin için değil, ama ben bunu iyi haber olarak değerlendirdim.
Tes frères sont amicaux et très mignons... pas que ça t'intéresse, mais j'ai pensé que c'était une bonne nouvelle.
Ama ben dedim ki : "Hayır işi bir dürtüdür, arkadaşça yapılan bir davranışın karşılığı değil."
Mais je dis : "La charité est un acte de bonté," "Pas une récompense pour un geste amical".
Bak, istediğiniz tam olarak bu değil biliyorum ama ben yemininizi daha özel bir yerde etmek istersiniz diye düşündüm.
Ecoutez, je sais que ce n'est pas ce que vous avez demandé, mais... mais je... j'ai l'impression que vous seriez plus heureuses en échangeant vos voeux... dans un endroit plus privé.
Yani o, gecelerin adamı ben ise genelde sabahları şevkliyimdir. ... ama problem bu değil.
Enfin, il est plutôt de la nuit et je suis plus enthousiaste le matin, mais ça n'est pas le problème.
Ben bundan kurtulmayı değil, ama buna dahil olmayı deniyorum.
Je ne veux pas l'éviter, je veux y participer.
Ve tedaviyi bıraktığımızda, ama ben istediğim için değil, doktor öyle dediği için.
Et quand on a arrêté le traitement, sur ordre du médecin, tout le monde, y compris lui, m'a réconfortée :
Ben bu az bir ihtimal derdim, ama tamamiyle değil.
- Elle le peut, mais c'est moins probable.
Ama buraya gelme sebebim bu değil.Ben...
Je ne suis pas venu pour ça. Je...
Ama eğlenceli değil.
Ben ce n'est pas drôle.
Ama ben yokken yemeksizken olmaz, değil mi?
Mais sans moi, elle ne mange pas.
Ama ben bir çocuk değilim, değil mi?
Mais je ne suis pas une enfant, n'est-ce pas?
Ama ben hapishaneye gitmeyi hakettim, değil mi?
Je mérite la prison pour ce que j'ai fait, non?
Ben de senin gibi bir hayvan severim. Ama o buraya ait değil. Ve ona yardım edemezsin..
Je m'inquiète pour cet animal, aussi, mais il n'appartient pas à ce monde et vous ne pouvez pas l'aider.
Ama sadece ben etkilendim, sen değil.
- Mais je suis la seule touchée.
Hayatım sıkıcı ben de ödlek olabilirim, ama hâlâ hayattayım. Mesele sadece işimin ne gerektirdiği değil.
Ma vie peut te sembler routinière et ennuyeuse, mais je suis en vie, et c'est plus que beaucoup de mes collègues.
Yani ben Buğday bitlerinin kralıyım, belki de Buğday biti peygamberi, ama nereden bakarsan bak, bu iyi bir şey değil.
Je suis le roi des Weevils. Peut-être même leur messie. Dans tous les cas, c'est pas une bonne nouvelle.
Ben sana inanıyorum, ama inanmak zorunda olduğum için değil.
Je crois en toi, et c'est pas parce que je le dois.
Bu başkaları için problem olabilir ama ben zamanla daha iyi giderim. Değil mi?
C'est peut-être un problème pour certains mecs, mais moi je m'améliore avec le temps.
- Ama buradayım, değil mi?
- Eh ben je suis là, non?
Evet ama ben en iyi kardeşinim, değil mi?
Ouais, mais je suis le meilleur des frères, hein?
Tamam, peki, ben yoruldum, ama konu bu değil, anne.
OK, très bien, j'étais fatigué, mais et alors Maman?
Ama o ben değilim, değil mi?
Mais, je ne le suis pas.
- Ağabeyini sevdiğimden değil ama o senin ağabeyin ve ben aranıza girmek istemiyorum.
Mais c'est ton frère. Et je ne vais pas m'immiscer entre vous.
Ama etrafımdakiler ölmeye devam ediyor herhalde yapan ben olmalıyım, değil mi?
Mais elles arrêtent pas de mourir autour de moi alors, alors, je dois être le coupable.
- Hiç fena değil ama ben olsam, jüriyi etkilemek için biraz gözyaşı da eklerdim çünkü bu performans..... hapse girmemene yardımcı olmaz.
Pas mal. Mais je tirerai quelques larmes au jury car cette performance ne vous tiendra pas à l'écart de la prison.
Hepimiz biliyoruz ki, Liz Lemon'nın birçok kusuru var, ama kimse mükemmel değil, demek istediğim, ben kesinlikle mükemmel değilim.
On sait tous qu'elle a ses torts, mais personne n'est parfait. Je ne suis pas parfait.
Ama neden ben de, sen değil?
Pourquoi moi et pas toi?
Ama ben ışıkların tamamiyle zamanlama ve şiddetine yoğunlaşmıştım renklerine değil.
- Oui. Mais je me suis concentré sur le rythme et l'intensité des lumières, pas sur les couleurs.
Ve doğal olarak, onu işe yaramaz görüp geri çevirdim ama sonra farkettim ki, bunu dizayn edende dahil bir değil tam iki tane ben bu şeyi çalıştırmayı başaramadı.
Et naturellement, je l'ai écarté, mais j'ai compris qu'avec le concepteur original, pas une, mais deux versions de moi ont échoué à le faire marcher.
Ben verdim ama Bay Howell'a değil.
Je l'ai livrée, mais... Pas à M. Howell.
Ama tamamen aynısı olmayacak. Mel Sarah değil ve ben de Chad değilim.
Ça sera pas exactement la même chose, Mel est pas Sarah et je suis pas Chad.
Ama geçmişte ben de aptal ve tehlikeli olduğum için konuşacak kişi ben değilim, değil mi?
Mais pour avoir été stupide et dangereuse par le passé, je... je suis mal placée pour en parler, n'est-ce pas?
Ben 12 yaşındayken de, duvarımda Shaun Cassidy posteri vardı, - Ama ben onunla takılmıyorum, değil mi?
J'avais un poster de Shaun Cassidy, mais je me balade pas avec lui.
O yüzden, ben de kızımla gözleme pişireceğim, ama ne yazık ki, kendisi burada değil çünkü o büyüdü ve benim bebeğimi çaldı.
Je vais donc faire des pancakes avec ma fille. Sauf qu'elle n'est pas là, vu qu'elle m'a volé mon bébé.
Ama bununla başa çıkamayan ben değil, sensin.
Je n'en sais rien.
Kavgalı olduğumuzdan değil ama senin aksine, ben özel hayatımı işimden ayırabiliyorum.
Pas parce que nous sommes en froid. Contrairement à toi, je peux séparer ma vie personnelle de mon boulot.
Aslında ben de böyle bir şey beklemiyordum, ama sorun değil.
C'est pas ce à quoi je pensais non plus, mais pas grave.
Evet ama ben de fantezilerde 16 yaşındayım. O zaman olur, değil mi?
Bien, j'ai 16 ans dans le fantasme, donc c'est bon, non?
Ben bakireyim ama Mouth değil bazı ihtiyaçları olduğuna eminim, ya bunları onunla tatmin ediyorsa?
Je suis vierge, Micro ne l'est pas. Il a sans doute des besoins qu'elle pourrait assouvir.
Ama sen ve ben arkadaş değiliz,... Peyton'da hiçbir şeyin değil.
Mais nous ne sommes pas amis. Peyton et toi n'êtes rien.
Ama ben arabayı sürüyorum, değil mi?
Ouais, bon, je suis le conducteur, non?
Ben mükemmeldim, ama, değil mi?
J'étais génial, moi, hein?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]