English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ B ] / Biliyorsun işte

Biliyorsun işte translate French

738 parallel translation
Artık önemi yok, Hildy ile ben... Biliyorsun işte biz...
Ça ne compte plus, depuis que Hildy et moi... nous avons... enfin...
! Biliyorsun işte. Yalnızca nerede yaşadığını öğren ve onu evine götüreceğimizi söyle.
Trouve où il habite et dis-lui qu'on le ramène chez lui.
Artık biliyorsun işte.
Te voilà fixé.
Biliyorsun işte...
Vous savez que vous êtes...
- Biliyorsun işte.
Je ne sais pas très bien.
Biliyorsun işte, beni öptüğün.
- Quand vous m'avez embrassée.
- Biliyorsun işte.
- Tu sais bien!
Biliyorsun işte, konferanslar, toplantılar.
Conférences, réunions...
O genç bayanın adını hatırlamıyorum, biliyorsun işte, O.
- Je ne me souviens pas du nom de la jeune femme.
Dilsiz adam onu öldürmeye çalıştı hayatımı kurtardı, biliyorsun işte evet, biliyom ama ne önemi var ki onun
Le Muet a failli le tuer devant la Maison Wudi. Tu sais très bien qu'il m'a sauvé la vie. En effet, je le sais bien.
Biliyorsun işte, bu doğru değil.
Vous voyez? Mais ça n'est pas le cas.
- Biliyorsun işte.
Tu sais.
Biliyorsun işte, her yıl ilk karşılaşmamız biraz tuhaf oluyor.
C'est toujours un peu délicat lorsqu'on se revoit à chaque année.
Biliyorsun işte, Jekyll ve Hyde gibi.
Un peu comme Jekyll and Hyde.
- Biliyorsun işte.
- Vous savez.
Biliyorsun işte, yukarıda.
Tu le sais bien, lá-haut.
Biliyorsun işte.
Tu le sais.
Baskının neden olduğunu düşünüyor ve... biliyorsun işte
Il croit que c'est le surmenage, tu sais, tout ça.
Biliyorsun işte!
- Non! Toi!
Babam kabul etti ama annemi biliyorsun işte.
Papa était d'accord, mais tu connais ma mère.
Biliyorsun işte, biz...
Ben, on...
Çünkü biliyorsun işte kalanından zevk al.
Parce que je... Enfin, profite bien du reste de tes...
Şimdi biliyorsun işte.
Comme ça, t'es au parfum.
- Hey Gianna, Nasılsın? - biliyorsun işte kötüyüm..
Mal, tu le sais bien
Biliyorsun işte. Bu nasıl bir soru ki, ha?
Mais enfin, quelle question!
- 8.30'da işte olmam gerektiğini biliyorsun.
Tu sais que je travaille tôt demain.
Marcus Brutus'un bu işte iyi olduğunu biliyorsun. Bunu dinle :
Chabrillaine, ce Marcus Brutus a du style.
- Ne anahtarı olduğunu bal gibi biliyorsun. Evimin anahtarını işte.
- Celle de mon appartement.
Kovmak istemediğimi biliyorsun. Ama işte şu baş ağrısı... Partiden bu yüzden erken ayrıldım.
C'est cette migraine qui m'a forcée à abréger la soirée.
Geldim işte. Biliyorsun söz verdim.
Je vous l'avais promis.
Heyecanlandığında ve sinirlendiğinde ne olduğunu biliyorsun. İşte.
Tu sais ce qui arrive quand tu t'énerves.
İşte Kyle Hadley'in gizemli öyküsünü ve elektrikli kişiliğini biliyorsun.
Et vous avez la secrète histoire de Kyle Hadley... et sa personnalité électrique.
İşte artık tüm hikayeyi biliyorsun, Sir Wilfrid.
Maintenant, vous savez tout.
- Ne sandigimi nereden biliyorsun? Biliyorum iste. - Ne düsündügümü bilmiyorsun.
- Tu ne sais pas ce que je crois, ni à quoi je pense.
İşte, artık biliyorsun.
Tu sais maintenant.
Onun işte, biliyorsun.
C'est la sienne.
Biliyorsun işte, yaşlı kadınınla birlikte.
Tu feras comme "ça" avec la petite!
Biliyorsun, Britanya denizlere hükmediyor... ama göklere hükmedemiyor gibisinden şeyler işte.
Que les Britanniques ont la maît rise des mers, mais pas des airs.
Artik biliyorsun iste.
Maintenant tu le sais.
Herkesin dışında planı kimlerin bildiğini ve kimin bu işte yeterince iyi olduğunu, bir tek sen biliyorsun. Ben değil.
De nous tous, toi seul sais qui était au courant et qui a pu faire le coup.
Uzun bir süre, biliyorsun, sana baktığı şekilde işte.
Pendant un long moment, Tu sais la façon qu'il a... de te regarder
Şimdi iyi dinle, işte asıl soru geliyor, duyusal cihazlarının doğru duyumsadığını nereden biliyorsun?
Maintenant, écoute bien. Voici une question décisive : comment peux-tu être certaine que tes données sensorielles sont conformes à la réalité?
Biliyorsun işte.
Enfin, tu sais.
- Biliyorsun, Millie Lammoreaux işte. - Mmmm.
Millie Lammoreaux.
- Nereden biliyorsun? - Biliyorum işte.
Je sais.
- Değiller işte. - Nereden biliyorsun?
- Elles ne viennent pas de l'espace.
Bu işte hoşlanmayacağını biliyordum. Karımı ve bütün her şeyi biliyorsun.
Je savais que tu serais vexé, que tu tiquerais à cause de ma femme.
- Biliyorsun, heyecanlandıran şeyler işte... - Azcık bile gergin değilim
Ce qu'il y a d'épatant, c'est que je n'angoisse pas.
Bu işte çok iyi olduğumuzu biliyorsun. Başlangıç için, alınması gereken bazı şeyler ve kapatmam gereken borçlarım var.
J'ai juste besoin de m'equiper et j'ai des dettes à regler.
- Evet, biliyorsun işte...
Quoi?
- İşte bunu sen biliyorsun.
- Vous êtes donc au courant.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]