Bir balık translate French
2,867 parallel translation
Hayır, Liu Van Thiên'e yaklaşıyoruz, şimdiden büyük bir balık oldu.
Non, l'avoir de notre côté est une bonne chose.
Bu adam büyük bir balık ve bizim.
C'est un gros poisson, il est à nous.
Babanın teknesini alıp büyük bir balık mı yakaladın?
Tu as pris le bateau de papa, et tu as fait une grosse prise?
Akıntı içinde büyük kaya bloğunun dibinde yüksek dayançlı bir balık ağı bulmuşlar.
Ils ont trouvé un filet au pied d'un rocher dans les rapides.
Ama bir balıkçı olduğumu da unutmuyorum. Hala orada bir çok kılıçbalığı var.
Mais je reste un pêcheur, et les marlins m'attendent.
Fıçım ve bir balık gibi içmen dışında konuşsak?
Parler de mon cul et boire comme un trou?
Bir balık adam.
Un homme-poisson.
Kendimi akvaryumun içinde bir balık gibi hissediyordum.
Je me sentait comme... Un poisson dans un canon.
Adama bir balık ver ve o da o gün karnını doyursun.
Donnez un poisson à quelqu'un, il mangera un jour.
O sadece bir balık.
Elle n'en a pas, c'est un poisson!
Bir balık salatası alayım.
- Un ceviche. - Excellent choix.
Marmara denizinde yeni bir balık gibi.
Comme un nouveau qui arrive en prison.
Firar etmiş bir balık var da.
Un poisson s'est évadé.
Bir balık yakaladığını görünce bayram edersin, böbürlenirsin.
Voyons si tu arrives à attraper un poisson avec, avant que ça ne te monte à la tête.
Onun yerine gidip bir balık aldım. Bir düşüneyim, başka ne var?
Je suis sorti et j'ai pris un poisson à la place.
Küçük bir balık kavanozu muymuş yoksa cidden...?
C'était un bocal, ou vraiment...
Bir elbise giyip kötü bir balık yemek ve sonra eve, geri kalan üzgün, boş, yanlış yoldaki hayatın boyunca şöminenin üzerinde duracak çirkin bir kağıt ağırlığı götürmek için.
Pour mettre une robe, manger un mauvais plat et rapporter un presse-papier horrible qui va rester sur la cheminée le restant d'une vie vide, triste et fourvoyée?
Siz çocuklar ne yaptığınızı biliyorsunuz, değil mi? Basit bir balık su tankında yüzmek değil bu.
Vous savez ce que vous faites, c'est pas une baignade dans un aquarium.
En sevdiğim kitabı "Bir balık, iki balık ; kırmızı balık, mavi balık".
Mon préféré, c'est celui avec les poissons :
"Bir balık, iki balık, kırmızı balık, mavi balık."
Les poissons : un, deux, rouge, bleu.
Ruhun en başta bir mineral veya çakıl taşıdır daha sonra bitki olarak tekrar hayat gelir daha sonra balık, kuşlar, hayvanlar diye devam eder.
Ton âme a commencé à exister sous la forme d'un minéral ou d'un caillou. Et ensuite elle s'est réincarnée en plante, puis en poisson, en oiseau, en animal etc etc. Il faut en faire du chemin pour devenir un être humain.
Artık yerel üniversitede,... balıklara lisans seviyesinde hakim olmayan kimseye anlatmakta zorluk çektiği bir işte çalışıyor.
L'université locale l'a embauché pour un travail qu'il peine à expliquer aux non diplômés en faune marine.
Evet, balıklar çok güzel ; ama sen bir ördeksin, balık değil.
Les poissons sont chouettes, mais toi, tu es une oie.
Eminim kavanoza balık konulamaz diye bir şey vardır.
Je suis sûre qu'on n'a plus le droit de les mettre dans un bocal.
Hunter, bir tane daha balık ister misin?
Tu veux un biscuit?
Balık ; beyine yararlı bir besin.
Le poisson. C'est bon pour le cerveau.
Üç saat boyunca gerçek bir kılıç balığı ile savaşmaktan ellerim kanlı ve kabarcıklı oldu.
J'avais les mains sanglantes après trois heures de combat pour ramener ce marlin.
Bana inan, O'hara. Balık avlamak hakkında hiç bir şey bilmiyorsun.
Vous ignorez tout de la pêche.
Bir keresinde balık dolu bir ağ çekilirken, kendini ağın içine atmış.
Il s'est jeté dans un filet de pêche pendant qu'on le tirait.
"Bu, Santa Barbara Adli Balıkçılık İşletmeciliğine açık bir mektuptur."
Lettre ouverte à "la pêche industrielle criminelle de Santa Barbara."
Orada uzanabileceğim bir yatak ve balık gibi kokmayan yastığın var mı?
Est-ce qu'il y a un oreiller et un lit qui sentent pas le poisson?
Lise, kış balosu ve ilk kez nasıl bir araya geldiğimiz hakkında konuştuk.
On a commencé à parler du lycée, du bal, et comment on a fini ensemble.
bir daha asla kokmuş balık yeme.
jamais de sushi ouvert 24hl24.
Balık tutmak öyle zor bir şey değil.
La pêche, c'est pas si dur.
Ona bundan al. - Tamam. Peki ya, o bana birşey almamışsa ve ben de elimde şili biberli yada lavantalı yada balık aroması enjekte edilmiş bir kutu çikolatayla orda kalakalırsam?
Mais s'il ne m'offre rien et que je me pointe avec des chocolats au piment rouge, à la lavande ou au saumon fumé?
Evet. Burada rahatça balık tutabileceğim güzel bir yer var mı?
Où me conseilles-tu de pêcher?
Burada bir ayakkabı var. Çürümüş balık gibi kokuyor.
Il y a une chaussure qui sent le poisson mort.
Şunu suya atıp da balıkları kısırlaştırmadan önce bir şey söyleyeceğim.
Avant de jeter ça à l'eau et de stériliser tous les poissons, j'ai... une chose à te dire.
Hukuki zırvalar. Bir kilo balık.
1 kg de poisson.
Burada balık yeminden başka bir şey yok.
Il n'y a que de la nourriture pour poissons.
Sevdiğim bir işim var eğitebileceğim harika bir öğrenci ve geyiklerin ortasında bir kır evim bir balığım ve ağdalı bir vücudum var.
J'ai un job que j'adore et une étudiante incroyable, et j'ai une... J'ai une maison avec un cerf et un poisson, et plusieurs parties du corps épilées.
Akşam yemeğinde balık yapacaktım bir de.
J'allais faire du poisson à dîner.
Küçük bir krallık tahtında ringa balığı yemek umuduyla günde üç porsiyon Polonya yemeği sindirmek ne büyük rezilliktir!
Alors, j'ingurgite chaque jour du polonais dans l'espoir de m'asseoir sur le trône d'un roitelet.
Bir saat önce balık yeseydin şimdi karnımız tok olacaktı.
Si tu mangeais du poisson, on aurait déjà mangé.
Kaplan köpekbalıkları, çekiç balıkları ve kırmızı snapper'lar en yakın nerede bir arada yaşarlar?
Où est le lieu le plus proche où un requin-tigre, un requin marteau... et un vivaneau peuvent coexister?
Bu da sanırım bir tür deniz kaplumbağa dışkısı, paslı kâğıt raptiyesi ve aslan balığının kırılmış bir omurgası.
Ça, je crois que c'est une sorte d'excrément de tortue marine... un trombone rouillé et l'arête cassée d'un poisson-lion.
Balık güvecine verilen süslü bir isim.
C'est un joli nom pour ragoût de poisson.
Atım, baloda ilk kez takdim edilen bir genç kız kadar gergin.
Mon cheval est aussi nerveux qu'une débutante à son premier bal.
Peki balık sosuna da bir şey koydun mu?
Et la sauce pour le poisson?
Babamın bir tanıdığı dinamitle balık avlardı.
Un ami de mon père pêchait à l'explosif.
Evet, Meksika Balık ve Kumar Komisyonu'na göre bu canavarı tatmin etmenin tek yolu güzel bir bakire kurban etmek. Tercihen 18-25 yaşları arasında.
Oui, la Commission Mexicaine de Poisson et Jeux m'assure que la seule manière d'apaiser cette bête est d'offrir une mangifique vierge, de préférence entre 18 et 25 ans.
balık 249
balıklar 40
balık mı 20
bir bira 56
bir bak 140
bir bilsen 22
bir bardak su 34
bir bardak su alabilir miyim 42
bir bakıma 183
bir bebek 44
balıklar 40
balık mı 20
bir bira 56
bir bak 140
bir bilsen 22
bir bardak su 34
bir bardak su alabilir miyim 42
bir bakıma 183
bir bebek 44
bir bardak 18
bir bakar mısın 19
bir baksana 40
bir bakabilir miyim 22
bir bu eksikti 116
bir beyefendi 18
bir baba 17
bir bakalım 968
bir bayan 21
bir bakacağım 28
bir bakar mısın 19
bir baksana 40
bir bakabilir miyim 22
bir bu eksikti 116
bir beyefendi 18
bir baba 17
bir bakalım 968
bir bayan 21
bir bakacağım 28
bir bak bakalım 22
bir bakıma evet 17
bir bira ister misin 16
bir bakıma öyle 27
bir bakın 70
bir bakarım 16
bir b 23
bir bakayım 536
bir bira daha 17
bir bomba 28
bir bakıma evet 17
bir bira ister misin 16
bir bakıma öyle 27
bir bakın 70
bir bakarım 16
bir b 23
bir bakayım 536
bir bira daha 17
bir bomba 28