Bir isim translate French
11,580 parallel translation
Ben de biraz araştırma yaptım ve tanıdık bir isim buldum.
Alors j'ai creusé un peu... et j'ai trouvé un nom familier.
Teşekkürler bebeğim. Durun, eski hastane kayıtlarında sürekli beliren bir isim var.
Un nom revient dans les dossiers de l'hôpital.
O bir isim ortağı.
Il est associé principal.
- Sanırım şimdi de dedektiflik ajansımıza bir isim gerekiyor.
Ce dont a besoin notre agence, c'est d'un nom.
Anlamlı olacak sadece bir isim var.
Je ne vois qu'un seul nom.
Biraz uygunsuz gibi ama tatlı bir isim sanki.
C'est un petit peu désagréable mais genre d'une manière mignonne, tu sais?
Şapkadan bir isim seçeceksiniz ve 7 dakika boyunca dolapta kalacaksınız.
Vous piochez un nom, puis vous allez dans le placard pendant sept minutes.
Bir isim çekeceğim ve dolapta 7 dakika geçireceğim kişi Kyle!
Je vais piocher un nom, et la personne qui va aller avec moi dans le placard est Kyle!
Bana bir isim ver.
Ce n'est pas à vous de décider.
- Spesifik bir isim var mı?
Un en particulier?
Bir isim düşündüm.
J'ai pensé à un prénom pour lui.
- Tamam, o gerçek bir isim bile değil.
- Ce n'est même pas un vrai nom.
Brownsville sadece bir isim seni dangalak.
Brownsville est juste le nom, couillon.
Kitap için harika bir isim buldum.
Hé, j'ai trouvé un super nom pour le livre.
Carolyn Decker'ın telefonunda bulduğumuz mesaja bakarsak tek bir isim için aratsak yeterli olabilir.
Selon les textos qu'on a trouvé sur le téléphone de Carolyn Decker, on a peut être à la comparer qu'à un seul nom.
Bu kadar sorunlu bir zihin için bu çok sevimli bir isim değil mi?
Un nom fort poétique pour un esprit si troublé.
- Affedersin, öyle bir isim bilmiyorum.
Désolé. Je ne connais pas ce nom.
Beş günümüzün ikisini harcadık ve hala bir isim bulamadık bu yüzden artık düşünmemiz gerekenin- - Ne?
Nous avons passé 2 de nos 5 jours dessus, et on n'a toujours pas de nom, donc on pense qu'il est temps de considérer...
Sadece bir isim, tarih ya da telefon numarası giriyoruz ve gerekli bütün bilgiler karşında.
On tape un nom, une date, un numéro de téléphone... Toutes les infos.
Anal yapıyorsan bağırsaklarına güzel bir isim bulmalısın.
Tu es si maniaque que les colons ont le mauvais rôle.
Bir isim verdi.
Elle m'a donné un nom, un certain gars.
14 yaşında disiplin suçu işledin ve şimdiye kadar tek bir isim bile yazmamışsın.
14 années de retenues, et aucun élève n'avait jamais inscrit de nom.
Postalarda bir isim var.
J'ai un mail indésirable.
Seni ilgilendirmediğinden beri, çünkü ben isim ortağıyım, bu da demek oluyor ki ben bir şey istediğimde cevabın ya "ne kadar yükseğe?"
Depuis que ça n'a pas d'importance, parce que j'ai été nommé associé principal ce qui veut dire que, quand je dis que j'ai besoin de quelque chose, ta réponse devrait être, soit
İlgilenilmesi gereken bir sürü işim var.
J'avais beaucoup de travail dont je devais m'occuper.
Bir takıma bu isim verilebiliyor mu?
Ils peuvent appeler une équipe comme ça?
Rose'la işim bitti, tam bir manyaks o.
J'en ai fini avec Rose. Elle est folle.
Normal bir isim değildi.
Je l'ai!
Aslında düşündüm de... Alaric adında birinin bir başka insana isim koymasına izin verilmemeli bence.
En fait, j'y pensais, et quelqu'un qui s'appelle Alaric, ne devrait pas être autorisé à choisir le prénom d'un autre être humain.
Abraham bir takma isim.
Abraham est un alias.
Gerçek bir işim var benim.
J'ai un vrai travail.
Bayan Wykoff, bugün sizinle bir işim var.
Mme Wykoff. J'ai des affaires à régler avec vous.
Kusura bakmayın beyler ama bence değişik bir isim olmalı değil mi?
Désolé de le dire, mais ça doit être collet monté.
Yarınki toplantı öncesi bir sürü işim var.
J'ai des choses à faire avant la réunion de ce soir.
Bir de dinle, Hastings orada birkaç tane isim saydıracak...
Ecoute Hastings Il donnera une quantité de noms là-bas
Yanımda olmasından baya hoşlandım ama, birbirimizi daha yeni tanıyorduk, ve eğer o bir hainse, işim olmaz.
Je veux dire, j'apprécie sa compagnie, mais nous apprenons tout juste à nous connaitre, et si il est un traître, alors je ne veux rien avoir à faire avec lui.
Bunu kaybetsek bile benim devam edebileceğim bir işim var en azından.
Au moins j'ai de quoi gagner ma croûte si ça capote.
Schmidt harika bir isim buldu.
Schmidt lui a trouvé un nom.
- Pek sayılmaz. Mücevher işim pek iyi bir açılış yapamadı.
Et bien, mon commerce de bijoux n'a pas vraiment encore décollé.
Kayınbiraderimle birlikte başka bir güvenlik işim var da.
Je ne peux pas ce soir. J'ai un autre job de sécurité avec mon beau-frère.
Teşekkürler, ama benim zaten bir işim var.
Merci. Mais j'ai déjà un boulot.
Bu isim bana bir şey çağrıştırmadı.
J'ai bien peur que ce nom ne me dise rien.
- Daha bir işim bile yok.
- J'ai pas de boulot.
Herkes sana Moritz diyecek. Bu isim senin bir parçan olacak.
Ce nom va faire partie de toi.
Yapacak bir yığın işim var şu an.
J'en ai gros sur la patate.
Ama bu sadece bir kılıf BND'de ki gerçek işim için.
Mais c'est une couverture pour mon vrai travail d'espion.
- Aptalca bir isim, değil m?
Un nom débile.
- Yeni bir işim var, yurt dışına çıkıyorum.
J'ai une nouvelle mission. Je pars pour un moment.
Efsane bir isim.
Super nom.
Sen ilmekteyken bir ölünün hafızasında gezerken seni güvende tutmak benim işim.
Quand tu es dans la piqûre, et que tu navigues dans la mémoire de personnes mortes, c'est mon job de te garder en sécurité.
Zaten bir sürü işim var Frankie.
J'ai déjà plusieurs boulots, Frankie.
bir işim çıktı 20
bir işim var 34
isim 189
işim 71
isim yok 36
işim yok 17
işimi 37
işim var 162
işim bitti 87
isimsiz 20
bir işim var 34
isim 189
işim 71
isim yok 36
işim yok 17
işimi 37
işim var 162
işim bitti 87
isimsiz 20