English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ B ] / Bir işim var

Bir işim var translate French

2,701 parallel translation
Paul ile bir işim var, tamam mı?
J'ai dit à Paul que j'irais le voir, d'accord? Bon sang!
Biliyorsun New York'ta harika bir işim var ve bebek yapmak için bir erkeğe ihtiyacım yok.
J'ai un super job à la télé et je n'ai pas besoin d'un homme pour avoir un bébé.
Baltimore'da bir işim var.
J'ai à faire à Baltimore.
Nefret ettiğim bir işim var.
Je déteste mon boulot.
Senden sıkılınca, bana koşacak, çünkü ben bir yetişkinim ve gerçek bir işim var.
Quand elle aura fait joujou avec toi, elle me choisira, moi l'adulte. J'ai un vrai boulot.
İlgilenmem gereken küçük bir işim var.
J'ai un truc à faire.
Ama daha önce bir işim var onunla.
Mais pour l'instant je vais en avoir une utilisation plus immédiate.
Benim bir işim var yalnız.
J'ai un boulot, moi.
Birincisi, iğrenç birisin. İkincisi, yapmam gereken bir işim var.
Je peux pas te saquer et j'ai à faire.
Lahitler üzerinde çalıştığım bir işim var.
J'ai trouvé un travail bien payé sur le sarcophage.
Yarın önemli bir işim var.
Je peux pas, grosse journée demain.
Burada önemli bir işim var. - Haklı.
Je fais du travail important ici.
Bugün nükleer santralde, masa başında senaryo okumaktan daha önemli bir işim var.
Il y a un problème à la centrale nucléaire c'est un peu plus important que votre comité de lecture.
Üzgünüm, Bay Vronsky, daha önemli bir işim var.
Je suis désolée M. Vronsky, j'ai déjà un engagement.
Chicago'da bir işim var.
J'ai un boulot à Chicago dans une...
Bir işim var. Gerçek bir işim. Büyük bir şirkette mali danışman olarak çalışacağım.
J'ai un boulot, un vrai boulot, en tant que conseiller financier dans une grosse compagnie.
Tekstil bölgesinde iki günlük bir işim var.
Souviens-toi, je travaille cette nuit. J'ai deux jours au quartier du vêtement.
Yemek ısmarlayacak kadar da iyi bir işim var.
J'ai assez d'argent pour vous inviter à dîner.
Davetin için teşekkürler ; ancak gitmem lazım. Bir işim var.
Merci pour l'invitation, mais je dois aller faire quelque chose.
Benim bir işim var.
Bon, je dois aller au travail.
Öncelikli bir işim var.
J'ai un truc à faire.
Majesteleri, bir işim var şu an.
Votre Majesté. Je suis occupée.
- Normal bir işim var.
Un métier normal.
Benim bir işim var.
J'ai un travail!
Benim bir işim var zaten!
J'ai déjà un emploi.
Yapacak bir sürü işim var, ve aceleye getirmek istemem.
J'ai plein de trucs à faire, et j'ai pas envie de courir.
Çok işim var benim. Umarım bunun iyi bir sebebi vardır.
J'ai un planning chargé, ça a intérêt à être bien.
Şimdiyse iyi bir evim ve işim var.
Maintenant, j'ai un toit et un travail, libre et honnête.
Anayasa mahkemesinin kararına göre ölmüş üvey babanızın izni olmadan sizin için yapabileceğim bir şey yok. Yapacak bir sürü işim var.
Je vous suggère de faire le test, parce que comme décrété par la Cour suprême, il n'y a rien que je puisse faire sans la permission de votre beau-père mort.
Louisiana'da bir işim var.
Mon business est en Louisiane.
Onun için bir isim var.
Ne prends pas tes fantasmes pour une réalité.
Harika bir işim var.
J'ai un super taf.
Yapmam gereken bir işim var.
Et ils n'ont pas envie de ça.
Bir de isim var...
Votre nom...
- Bir isim var.
- J'ai un nom.
- Zack'i başka bir adamla görmüş. - İsim var mı?
- On a un nom?
Şimdi güzel bir işim var... Her şey yolunda.
- J'ai un bon boulot pour l'instant.
Şimdi bi'işim var, süper bi'karım var, eh, müzik grubum da kötü gitmiyor. Bir de onu yiyecek misin?
Là, j'ai un travail, et une femme qui déchire, et mon groupe est génial, et tu vas manger ce carré aux noix de pécan?
Çünkü senin için daha iyi bir işim var.
- Parce que tu fais...
Baton Rouge'da birkaç dakikalık işim var. Dönüp burada birkaç çorap dolduracağım. Sonra da otel odamda en sevdiğim kişiyle güzel, sakin bir tatil günü geçireceğim.
Je vais faire un saut à Bâton Rouge, puis je reviens ici remplir quelques souliers avant de passer les congés dans ma chambre d'hôtel avec ma tendre et chère.
Daha çok gencim, yapacak daha bir sürü işim var. Lütfen!
Je suis jeune, je dois baiser.
Daha yapacak bir sürü işim var.
J'ai une pile de papiers sur mon bureau.
Benim bir işim var.
J'ai un truc à faire.
Yeni işimin de daha başındayım ona gelene kadar daha bir sürü işim var.
et je suis pas douée dans ce domaine.
O evle ilgili bir isim var mı bakın.
Voyez s'il y a un nom pour la maison.
İstediğiniz özel bir isim var mı?
Des préférences pour vos nouveaux noms?
Hiç değilse benim hâlâ bir işim var!
J'ai toujours un travail.
Bir isim var.
J'ai trouvé un emploi.
Göze çarpan bir isim var.
Un nom a surgi :
Ayrıca, bir işim ve bir de çocuğum var.
En plus, j'ai un boulot et un enfant à élever.
Finans direktörüm Londra'da bir işe girdi listemde de onun yerine tek bir isim var :
Mon directeur financier a pris un poste à Londres, et j'ai un nom en tête pour le remplacer.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]