Bir ses translate French
30,400 parallel translation
Ayrıca 120 desibel üstündeki sesler de sistemi aktif ediyor. Yani bir ses yakaladık.
Et des bruits dépassants 120 dB peuvent aussi activer le système, donc on a eu un enregistrement.
Bu yüzden yol boyu rehberlik etsin diye sana bir ses, kendi sesimi verdim.
Je t'ai donné ma voix pour te guider jusqu'au sommet.
Dougie Amsterdam Vaiz'in sana beklemediğin bir anda yumruk attığını ve tuhaf bir ses çıkarttırdığını söylüyor.
Douggie Amsterdam, il raconte partout que le pasteur t'a tabassé et que t'as fait un bruit bizarre.
Çok yüksek bir frekansta güçlü bir ses dalgası yayarak düşüşünü hafifletmiş ve çimentoyu un ufak etmiş.
Elle a émis une onde acoustique si puissante qu'elle a amorti sa chute et pulvérisé le ciment.
- Acı bir ses çıkarıyorlar.
- C'est plus un jappement.
Sadece dün gece bir ses duydum, ve bakmaya gittim, um... ama birşey yoktu yani merak etme.
Juste la nuit dernière j'ai entendu du bruit, donc je suis allée voir... mais il n'y avait rien dehors donc ne t'inquiète pas.
Bir ses duydun mu sen de?
- T'entends quelqu'un parler?
İşte, çantada keklik saymayacağım bir ses.
Maintenant, c'est un bruit que je ne considèrerai plus jamais comme normal.
Sonra bir ses duydum.
Mais après j'ai entendu un bruit.
Gardını indirmek, savunmasız olmak dehşet verici bir şey.
Laissez tomber ses barrières, être vulnérable, c'est terrifiant.
Solunum yollarında bir Pedro sıkışması var.
Il a un Pedro dans ses voies aériennes.
Yani Decker ve adamlarına koruma sağlayacak dronları gönderebilmek için bir yamayla uydu bağlantısını yeniden sağlamak için dâhilerinize ihtiyaç duydunuz.
Donc vous avez besoin de vos génies pour coder un patch qui reconnectera le satellite et vous pourrez envoyer des drones pour couvrir Decker et ses hommes.
- Walter, Decker ve ekibinin bir saati yok.
Walter, Decker et ses hommes n'ont pas une heure.
Başkan Rahal bu cevabı öngörmüştü ve çok acil olmasa böyle bir talepte bulunmayacağını belirtti.
Le président Rahal a anticipé ses réponses et il a déclaré qu'il ne demanderais pas ça à moins que ce soit urgent.
Rayna'nın kurbanlarıyla oynama gibi bir zevki var.
Rayna adore jouer avec ses victimes.
Müvekkiliniz neferlerini korumak için bir morgu havaya uçurmayabilir ama aile işi değiştirir.
Votre client n'exploserait pas une morgue pour ses subalternes, mais la famille, c'est différent.
Janet'e yazdığı bir mesajda onun adresini görmüştüm.
J'ai vu son adresse... dans un de ses mails à Janet.
Gücünü gizli bir hükümet teşkilatından alıyor.
Ses pouvoirs lui viennent de la CIA.
Bir defasında Gorman Kardeşlerin Las Cruces'te domuz eti işi vardı.
Les frères Gormann, qui avaient une société porcine, voulaient marcher sur ses platebandes.
Sonra Tanrı kentin üstüne yıldırım yolladı ve içindekilerle birlikte orayı yaktı ve o diyarı öylece alevler içinde yerle bir etti.
Dieu lança ses foudres sur la ville et la brûla avec ses habitants, anéantissant tout le pays dans un même embrasement.
Ve bana göre senin Tanrın, eğer gerçekten varsa kendi osuruğunu koklayan kendinden geçmiş bir veletten başka bir şey değil!
Je crois que ton Dieu, s'il existe, est rien d'autre qu'un petit merdeux bourré qui renifle Ses propres pets.
Draper'ın kurbanlarını nerede tuttuğuna dair bir ipucu olmalı. Yok.
Il doit y avoir des indices qui mènent où Draper emmène ses victimes.
Ardında iz bırakmamak için titreşimli değişken matris isminde bir şey tasarlamış.
OK, écoute, ce hacker... Elle a crée ce qu'on appelle matrice à variable oscillante pour couvrir ses empreintes de pas.
Benim dünyamda ses dalgalarını kullanan bir kötü adamla savaşmıştık...
Chez moi, on a combattu un méchant qui utilisait les ondes.
Kendi hüsranıyla vücut geliştirme yapan bir adam gibi görünüyorsunuz.
Vous ressemblez à un homme mettant au point ses frustrations.
Tatil günlerini geçirmek için pek iyi bir yol değil.
Pas vraiment la façon rêvée de passer ses journées entre deux semestres.
Evet, komisyon insanların yargılanmaktan korkmadan suçlarını itiraf edebileceği bir serbest kürsü olarak oluşturulmuştu.
La commission de vérité et d'union fut créée afin que le peuple puisse confesser ses crimes sans crainte ni persécution.
Annem bir avukatmış. Onun yolundan gitmek güzel olurdu.
Ma mère était avocate, ça pourrait être bien de suivre ses traces.
Altı yılda arazide bir şeyler ekip, hasat yaparsın.
En six ans nous sèmerons la terre et recueillerons ses produits.
Çocuklarını korumaya çalışan matemli bir kadın mı, yoksa yakışıklı bir işçi ile olmak için yüzüğünü atan bir kadın mı, hem de iki arkadaşının ölümünden sonra.
La veuve en deuil qui lutte pour protéger ses enfants, ou une femme qui a juste jeté son alliance pour qu'elle puisse coucher avec un beau et jeune terrassier, juste après la mort tragique de deux de ses amis?
Annesine, karısına ve çocuklarına bir melek gibi davranırdı.
Un ange pour sa mère, sa femme et ses enfants.
Bu ülkede kraliçelerin yönetimi altında çok güzel işler yapıldı. Siz de bir istisna olmamalısınız.
De grandes choses ont eu lieu pour ce pays sous le règne de ses reines et vous ne devriez pas faire exception.
Gerçekten de korkunç bir yer. Soğuk, itici. Ama doğru olan bu genç ailenin ve çocuklarının orada yaşaması.
C'est vraiment un endroit sinistre, froid et peu accueillant, mais il est normal que la jeune famille et ses enfants vivent là.
Londra gazeteleri bugün bir kez daha Buckingham Sarayı'nı arayıp Prenses Margaret ile Albay Townsend arasındaki ilişki dedikoduları hakkında bilgi almak istedi. Dünyanın her yerinden gazeteler fotoğrafçılarını gönderip
Alors que la presse londonienne a de nouveau demandé au palais d'éclaircir les rumeurs d'une idylle entre la princesse Margaret et le colonel Townsend, la presse internationale a envoyé ses photographes pour mitrailler le visage de Townsend, en quête d'un indice.
Onun boş günlerinde birlikte bir şeyler yapmak istemiştik.
On avait espéré avoir un peu de temps ensemble pendant ses jours libres.
Ben de burada yaşayan herkese devam eden bir refah ve başarı diliyorum.
Je souhaite une prospérité et un succès continus à tous ses habitants.
Ses banyosu sırasında bir şey hissettin mi?
Quelque chose s'est-il passé durant le bain de son?
Ve bütün aşk şiirlerini Laura adında güzel bir kıza yazdığını da okudum.
Et aussi qu'il a écrit tous ses poèmes d'amour pour une belle jeune fille nommée... Laura.
bir kadına aldıklarında yardım ediyor, ama kırmızı şapkalı bir çocuk yok.
Aidant une femme avec ses courses, mais il n'y à pas d'homme avec un chapeau rouge ici.
Kirschner'e bir kurşun sıkar tüm araştırmalarını yok ederiz herkes amacına ulaşır.
On bute Kirschner. On détruit ses recherches. On sort tous gagnants.
Neden Donanma Tesoro gibi eski bir korsana yardım etsin ki?
Encore moins pour un pirate comme Tesoro! Pourquoi est ce que la marine devrait aider ses ennemis?
Ve Saraswati Parthsaarthy aile saygınlığını senin gibi bir çocuk yüzünden bozdu.
Et une fille comme Saraswati a oublié toutes ses valeurs pour un garçon comme toi.
- Bir şeş gördüğümde sana haber veririm.
Je vous ferai savoir quand je reçois quelque chose.
Frank eli şortunun içinde televizyon izliyordu. Hiçbir şey olmamış gibi bir bira daha istedi.
Frank est juste assis devant la télé avec ses mains dans son short, criant pour une autre bière comme rien ne se passait.
BuzzFeed bizlere, aniden plan değişiyorsa adam bir halt karıştırıyordur diye öğretti.
BuzzFeed nous enseigne que quand un homme brusquement changer ses plans, cela signifie qu'il est à rien de bon.
Baracus'ün zombi olup olmadığını kontrol etmeye gittiğim gece beş yaşındaki bir çocuk geldi ve babasına sarıldı.
La nuit, je Baracus zombie-vérifié, son enfant accourut vers lui, ce cinq-year-old boy jetant ses bras autour de son père.
Phil palyaço kostümü giyip aynalı odada panik atak geçirdi. O yüzden de bunu telafi etmenin yollarını arıyor. Sakın bir şey isterse kabul etme.
Phil s'est habillé comme un clown et a fait une crise de panique dans le palais des glaces, donc il va chercher à surcompenser énormément donc s'il te plait ne l'encourage pas dans aucun de ses
Web sitene bir göz attik Sekou açikça Amerika'yi elestirip onun yeminli düsmanlarini desteklemissin.
On a jeté un oeil à ton site web Sekou, et tu critiques ouvertement l'Amérique et tu soutiens ses ennemis jurés
Evet. Oyuncaklarını ameliyat eden bir çizgi film karakteri.
C'est un personnage de dessin animé qui opère ses jouets.
Eğer bu seni rahatsız etmiyorsa, o zaman ne diye ses kesen kulaklık içeren bir aktivite seçtin?
Si ça ne vous dérange pas, pourquoi avoir choisi une activité impliquant un casque anti-bruit?
Ön testler kullandığı mantarların başka bir mantarın zehri ile doldurulduğunu gösteriyor.
Les premiers résultats suggèrent que ses champignons ont été intoxiqués par le poison d'un autre champignon.
bir ses duydum 43
sessiz 419
sessizlik 961
sessiz ol 1365
sesini 16
sesi 44
sesini kes 30
sessiz olun 889
sesini aç 27
sessizce 88
sessiz 419
sessizlik 961
sessiz ol 1365
sesini 16
sesi 44
sesini kes 30
sessiz olun 889
sesini aç 27
sessizce 88
sessiz olur musunuz 16
sesini duydum 25
sesin 22
ses ver 16
sessiz olun lütfen 35
sessiz gece 17
sessiz olur musun 37
seska 47
ses yok 33
sesini keser misin 21
sesini duydum 25
sesin 22
ses ver 16
sessiz olun lütfen 35
sessiz gece 17
sessiz olur musun 37
seska 47
ses yok 33
sesini keser misin 21