Bu senin translate French
46,322 parallel translation
Bu senin için neden bu kadar önemli?
Pourquoi est-ce si important pour toi?
Bu senin için.
C'est pour toi.
Yapmak istediğin şeyi yap çünkü ben seni kaçırdım ve bu senin için çok kötü olmalı.
Fais comme tu veux puisque je t'ai enlevé. Ça a dû être terrible pour toi.
- Bu senin için en iyisi.
- C'est dans votre intérêt.
Bu senin görevindi ve sen... Bak.
C'était votre boulot et vous...
Bu senin tarzın sanıyordum.
Je croyais que c'était ton truc.
Dostum, bu senin sorunun.
Mec, c'est ton problème.
Bu arada bu senin için.
Au fait... c'est pour toi.
Regina, bu senin hatan değildi.
Regina, ce n'est pas ta faute.
Bak, Regina, bu senin için yeni olabilir ama ben daha önce Kötü Kraliçe'yi yendim. Bunu da asla kaçarak yapmadım.
Regina, c'est peut-être nouveau pour toi, mais j'ai déjà affronté la Méchante Reine, et je ne l'ai jamais fait en m'enfuyant.
- Hadi, bu senin işin.
- Allez, c'est ton travail.
Gitmem. - Bu senin mesleğin.
- C'est ton travail.
- Hadi, uslu dur, bu senin işin.
- Allez, sois sage, c'est ton travail.
- Bu senin işin değil.
- Ce n'est pas votre travail.
Bu senin gölgenin bir parçası.
C'est une partie de ton ombre!
Bu senin normal icra tarzın değil.
Ce n'est pas votre normal modus operanti.
Bu senin hayatın.
C'est ta vie.
Jane, biliyorum bu senin için kolay olmadı ama bu işi halledersen kazanacak çok şeyin var, halletmezsem de kaybedecek çok şeyim.
Jane, je comprends que cela puisse être difficile pour vous, mais vous avez tout à y gagner. Et tout à perdre sinon.
Bu senin de çocuğun olacak tamam mı?
Ce sera ton enfant aussi.
Ama bu senin için uygun değilse...
Mais si ça ne te va pas...
Bu senin orjinal ölüm zamanın değil.
C'est pas ton D.A.L.L. original.
Bu senin istediğin şeydi.
C'est ce que tu voulais.
Ama bu senin fikrindi.
Mais c'était ton idée.
Lütfen, bu senin için benden daha önemli.
S'il te plait. C'est important, même plus important pour toi que pour moi.
Rezil, bu yüzden yükleme yerine park ettiğimi senin söylemen gerekiyordu.
C'est ridicule, alors tu aurais du me dire que je me garais dans une aire de chargement.
Hey, bak, bu haftanın senin için ne kadar zor olduğunu biliyorum.
Je sais que cette semaine a été dure pour toi, alors si t'as besoin de quoi que ce soit,
Kızım, bu gece senin gecen.
Ce soir, c'est ton soir.
Yanlışlıkla bu tatsız light birayı kapımın önüne bırakmışlar, ben de senin olmalı diye düşündüm.
Donc, ils ont livré par erreur cette bière légère, et sans saveur sous mon porche, et j'ai deviné qu'elles devaient être à toi.
Bu şekilde bir senin listene bakarız bir benimkine.
De cette façon on pourra faire une des tiennes et ensuite une des miennes.
Bu benim olduğu kadar senin ve tüm ekibin. "
Ce sont les tiennes autant que les miennes et c'est toute l'équipe. "
Bu kabinler organic maddeleri kopyalamak için tasarlanmış, bu da senin nanitlerinin gidemeyeceği anlamına geliyor.
Ces pods sont conçus pour répliquer le matériel organique, ce qui signifie que tes nanites ne seront pas du voyage.
Senin durumunda bu hiç mantıklı değil.
Dans ton cas, ça n'a aucun sens.
Demek, bu bir testti. Ben de senin Regina'dan farklı olduğunu sanmıştım.
Et moi qui te croyais différente de Regina.
Bu travma senin bir parçan.
Ce traumatisme, oui, ça fait partie de vous.
Bu şeyi senin çatında tasarlayan mühendisim.
L'ingénieur qui a créé cette chose sur le toit.
Neler olduğunu bilmiyorum ama bu işin içinde senin olduğunu biliyorum.
Je ne sais pas ce qu'il se passe. Mais je sais que vous êtes au centre de tout ça.
Herşeyden öte, Jane... bu tim senin ailen sayılır.
Après tout, Jane cette équipe est ce qui se rapproche le plus d'une famille pour vous.
Bunun senin için itiraf etmesi ne kadar zor olduğunu biliyorum ve bu noktada biraz hoşuma gittiğini söyleyebilirim.
Je sais combien ça a dû être dur pour vous de l'avouer, et à ce niveau, je dois admettre que j'ai bien aimé ça.
Adam Superman. - Eğer senin için bu kadar önemliyse, anlaşabiliriz.
Si ça signifie tant pour toi, je ferai un effort.
Bu yazı senin uzaylı yanlısı düşüncelerinle dolu.
Ceci est saturé par des avis "pro-aliens".
Ve ben de senin gibi bu gezegende bir mülteciyim.
Et comme toi, je suis un réfugié sur cette planète.
Bu ev senin mi?
Est-ce votre maison?
Şu an buna inanmanın senin için çok zor olduğunu bliyorum. Ama inan bana bu günün sonunda, sen ve ben en iyi arkadaşlar gibi olacağız.
Je sais que c'est dur pour toi d'y croire, mais crois moi, à la fin de cette journée, toi et moi seront des meilleures amies.
Neden bana işkence yapmak senin için bu kadar önemli?
Pourquoi est-ce si important pour toi de me torturer?
Ve senin beni asıl istemem sebebin de bu.
C'est pourquoi tu m'as appelé.
İşte senin sorunun bu.
C'est exactement ça, ton problème :
Bu kutu senin mi?
C'est à toi?
Birlikte geçirdiğimiz onca yıldan sonra senin en iyi arkadaşın ben değilsem, peki bu evliliğin anlamı ne ki?
Après tout ce que j'ai supporté pendant toutes ces années, si je ne suis pas ta meilleure amie, quel est le but de ce mariage?
Bu bağlantıların nasıl çalıştığını bilmiyoruz sadece. Fakat senin yardımınla bunu öğrenebiliriz.
Ce qu'on ignore, c'est comment ces connections fonctionnent, mais avec votre aide, j'espérais avoir la réponse.
Senin on senedir görmediğin bu boktan yerlerde oynadım süper star.
J'ai galéré dans des taudis qu'on ne voit plus depuis 10 ans.
Zimmerman'ın sivilceli kıçını da Roger'ın kıllı kıçını da tokatlarım ve bu takımda olduğun sürece, senin o mükemmel derecede armut şeklindeki kıçını da tokatlayacağım.
J'ai fessé le cul boutonneux de Zimmerman, j'ai fessé le cul poilu de Roger, Et aussi longtemps que tu seras ici, je continuera à fesser ton parfait postérieur, en forme de pêche.
bu senin sorunun 70
bu senin mi 96
bu senin hayatın 30
bu seninle benim aramda 18
bu senin için 282
bu senin düşüncen 27
bu senin hakkın 21
bu senin fikrin 31
bu senin problemin 26
bu senin son şansın 40
bu senin mi 96
bu senin hayatın 30
bu seninle benim aramda 18
bu senin için 282
bu senin düşüncen 27
bu senin hakkın 21
bu senin fikrin 31
bu senin problemin 26
bu senin son şansın 40