Bu senin işin translate French
1,100 parallel translation
Bu senin işin!
C'est ton travail.
- Onu bul, bu senin işin, dostum!
- C'est votre boulot.
Bu senin işin olacak.
Ça sera ton boulot.
Bu senin işin. İkinizin de.
C'est votre boulot, à tous les deux.
Bu senin işin değil.
Ce n'est pas ton travail.
Bu senin işin.
Pas de discussion.
Bu senin işin değil.
Ce n'est pas vos oignons.
Sanırım bu senin işin MacGyver.
Votre travail, je suppose, MacGyver.
Yani, bu senin işin.
Je crois que c'est votre travail.
Bu senin işin değil.
Ça te regarde pas.
Bak, bu senin işin değil, Charlie. Nathan satmayacağını söyledi. Daha sonra da satmayacak.
Ça le regarde, Charlie, et si Nathan dit qu'il s'en sortira, c'est que c'est vrai.
Bu senin işin.
C'est ton boulot, les scoops...
Bu senin işin. Söylememe gerek var mı?
Ceci est votre boulot. je ne veux plus avoir à te le rappeler.
Bu senin işin değil!
Ne te mêle pas de ça!
Yani, bu senin işin. Çünkü, bu bir bar kavgası olsa ve bana ihtiyacı olsa ben birilerinin canına okurdum.
Il y a intérêt, s'il avait besoin de moi pour se battre dans un bar je n'hésiterais pas à les étriper.
Bu senin işin değil. Neden Mütevelli heyetinin ofisini aramıyorsun?
Ce n'est plus de votre ressort, mieux vaudrait avertir la commission des monuments historiques.
Ama bu senin işin.
Mais j'occupe votre place.
Bu senin işin.
C est ton boulot.
Bu senin işin.
C'est ce que tu fais.
- Hayır, bu senin işin.
- Non, c'est ton boulot!
Bu senin işin.
Non, ça te regarde.
Bu senin işin olacak.
Ce sera ton travail.
- Ve bu senin işin.
- Mais c'est ton truc.
Demek bu senin işin, Lursa.
Je reconnais vos manigances, Lursa.
Senin işin bu.
C'est ton affaire.
Duygular bu işin bir parçasıdır. Senin duygusal kelimelerin nedir?
Ou est-ce le mot "sentiment" qui ne fait pas partie de votre vocabulaire?
Bu senin işin.
C'est ton boulot.
Bu senin olağan işin değilmiş gibi geldi.
J'ai l'impression que ce travail n'est pas votre spécialité.
Bu, senin işin.
C'est ton boulot.
9-top mu yoksa normal mi oynayacaksın? Senin işin hazırlayayım. Bu masa sana 12 dolara mal olacak.
Tu joues à 9 ou à 16?
Bu iş bittiğinde, senin işin de bitecek, evlat.
Cette affaire te dépasse, mon gars.
Bu tam senin işin.
Ça, je m'y attendais.
Delbert, senin bu adamın dolabında ne işin vardı?
Delbert, que faisais-tu dans l'armoire?
Böylece sana suç ortağı olmakla da suçlanamaz. Eğer kaçabilirsem, senin bu işin içinde olup olmadığını araştırırlar.
Si vous échouez et que vous n'appelez pas, elle fait demi-tour et rentre à la maison pour qu'on ne puisse pas l'accuser de complicité.
Senin işin bu veriyi almak. Evet efendim.
- Votre mission, c'est de Ies trouver.
Senin işin bu boks takımını çalıştırmak.
Votre job est de diriger cette équipe de boxe.
İşin senin için önemli. Bu benim. Ben neysem O'yum.
J'avais négocié un traité pour Cerberus II il y a longtemps, et ils se sont sentis obligés de me laisser accéder à ce procédé.
Bu senin gerçek işin değil demek istiyorum.
Ça veut dire... que ça, c'est pas un boulot d'avenir.
İkisi de bu işin içindeler senin Kate ve Finney'in adamı.
Ils sont de mèche. Votre Kate et le gars de Finney.
Yoksa senin bu işin ya da herhangi bir işin sahibi olmadığını öğrenecekler.
Sinon tu perdras ton boulot, et tu seras grillée partout!
Bu mu senin işin?
C'est ça, ton travail?
Senin işin bu!
C'est ton boulot!
Senin işin bu.
Tu es doué pour ça.
Senin işin de bu.
C'est ton travail.
Tamam, ne kadar çıkarabileceğime bakacağım. Ama sen de yardımcı olmalısın. Bu, senin işin bitti demektir,
Je verrai combien je peux trouver, mais faut que tu te fasses soigner.
Stevie bu serserilerle ne işin var senin?
Stevie, que fais-tu avec ces crétins?
Biliyorum ama bu senin ilk büyük işin, canım.
Je sais, ma chérie. Mais c'est ta livraison la plus importante.
Nihayetinde bu işin yine senin omuzlarına yıkılacağına hiç şüphem yok Jean-Luc.
Il ne fait aucun doute que cela vous retombera sur les épaules, Jean-Luc.
Bu yangın işini soruşturmak senin işin.
Enquêter sur un incendie, c'est Ia tâche de Ia police.
Bu senin lanet işin değil!
Ça ne ta regarde pas.
Öyle ama Nathaniel, senin bu işin içine girmeye hiç niyetin yoktu ki! Doğru.
Nathaniel, tu n'as jamais voulu être ici.
bu senin işin değil 28
bu senin sorunun 70
bu senin mi 96
bu senin hayatın 30
bu seninle benim aramda 18
bu senin 195
bu senin için 282
bu senin düşüncen 27
bu senin hakkın 21
bu senin fikrin 31
bu senin sorunun 70
bu senin mi 96
bu senin hayatın 30
bu seninle benim aramda 18
bu senin 195
bu senin için 282
bu senin düşüncen 27
bu senin hakkın 21
bu senin fikrin 31